
Esas No: 1990/3026
Karar No: 1992/870
Karar Tarihi: 03.03.1992
Danıştay 6. Daire 1990/3026 Esas 1992/870 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Gölbaşı'nın Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak ilan edilmesine ilişkin 1990 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı hukuka uygun bulunmuştur. Anayasanın 56. maddesine göre herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir ve 2872 sayılı Çevre Kanunu ile Bakanlar Kurulu, ekolojik önemi olan bölgeleri özel çevre koruma bölgesi olarak tespit etmeye ve burada koruma ve kullanma esaslarını belirlemeye yetkilendirilmiştir. Başbakanlık Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı Kurulmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ise, bölgedeki plan ve projelerin tamamen veya kısmen plan değişiklikleri dahil yapılmaları veya değiştirilmeleri konularında yetkiler belirlemektedir. Bu nedenle, davada yasal dayanaktan yoksunluk bulunmamaktadır ve dava reddedilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- Anayasanın 56. maddesi
- 2872 sayılı Çevre Kanunu
- Başbakanlık Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı Kurulmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname'nin 6. ve 19. maddeleri
Daire : ALTINCI DAİRE
Karar Yılı : 1992
Karar No : 870
Esas Yılı : 1990
Esas No : 3026
Karar Tarihi : 03/03/992
BAKANLAR KURULUNUN 22.10.1990 GÜNLÜ, 90/1117 SAYILI KARARININ GÖLBAŞININ ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGESİ OLARAK TESBİT VE İLANINA İLİŞKİN KISMINDA MEVZUATA AYKIRILIK BULUNMADIĞI HK.
Dava, 22.10.1990 günlü, 90/1117 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan ve bazı alanların "Özel Çevre Koruma Bölgesi" olarak tesbit ve ilanı ve bu alanlarda uygulanacak esaslara ilişkin kararın "Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi"nin tesbit ve ilanı ile ilgili kısmının iptali istemiyle açılmıştır.
Anayasanın 56.maddesi, herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip bulunduğunu belirterek, çevreyi geliştirmenin, çevre sağlığını korumanın ve çevre kirlenmesini önlemenin Devletin ve vatandaşların ödevi olduğunu hüküm altına almıştır.
Bütün vatandaşların ortak varlığı olan çevrenin korunması, iyileştirilmesi, kırsal ve kentsel alanda arazinin ve doğal kaynakların en uygun şekilde kullanılması ve korunması, su, toprak ve hava kirlenmesinin önlenmesi, ülkenin bitki ve hayvan varlığı ile doğal ve tarihsel zenginlikleri korunarak, bugünkü ve gelecek kuşakların sağlık, uygarlık ve yaşam düzeyinin geliştirilmesi ve güvence altına alınması amacıyla çıkarılan 2872 sayılı Çevre Kanununun 9.maddesi ile Bakanlar Kurulu "ülke ve dünya ölçeğinde ekolojik önemi olan çevre kirlenmeleri ve bozulmalarına duyarlı alanları, tabii güzelliklerin ileriki nesillere ulaşmasını emniyet altına almak üzere gerekli düzenlemelerin yapılabilmesi amacıyla "Özel Çevre Koruma Bölgesi" olarak tespit ve ilan etmeye, bu alanlarda uygulanacak koruma ve kullanma esasları ile plan ve projelerin hangi Bakanlıkca hazırlanıp yürütüleceğini belirlemeye" yetkili kılınmıştır.
383 sayılı Başbakanlık Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı kurulmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname'nin 6.maddesinde ise, Özel Çevre Koruma Kurulunun, Özel çevre koruma bölgesindeki varsa, çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planları ile revizyonlarının tamamen veya kısmen plan değişiklikleri de dahil ada ve parsel bazına kadar yaptırılması veya değiştirilmesi, yoksa, gerekli görülen her ölçekteki yeni plan ve projelerin kurumca yaptırılması veya yapılmasına dair temel ilkeleri belirleyeceği hükmü yer almış, aynı Kanun Hükmünde Kararnamenin 19.maddesinde de bölgede yapılacak her türlü yapı ve tesisin kurulca belirlenecek esaslar çerçevesinde Başkanlığın iznine ve denetimine tabi olduğu hükme bağlanmıştır.
Bakılan davada, Çevre Kanunundan kaynaklanan yetkisini kullanan Bakanlar Kurulunun Anayasanın, Kanunların, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşme ve katıldğı protokollerin, çevre korunması konusunda devlete ve vatandaşlara yüklediği ödevlerin gereği gibi yerine getirilmesini sağlamak amacıyla Gölbaşının Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak tesbit ve ilanına karar verdiği sınır koordinatlarının, kirlenmeye maruz kaldığı saptanan göllerin beslendiği havzanın koruma altına alınmasına yönelik olarak belirlendiği anlaşılmış olup, bu haliyle dava konusu Bakanlar Kurulu kararında hukuka ve yasal düzenlemelere aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, yasal dayanaktan yoksun davanın reddine karar verildi.