13. Hukuk Dairesi 2015/42003 E. , 2016/2740 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki ayıplı mal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından yaptırılan ... Toki Konutları"ndan daire satın alındığını, dairenin teslimatının yapılmasına rağmen teslimin birçok eksik ile yapıldığını ve taşındıktan sonra birçok ayıplı iş belirlediğini, bir kısmını kendi imkanları ile tamamladığını, buna rağmen tamamlanmayan eksik ve ayıplı imalatın mevcut olduğunu, bunun yanında apartmanın ortak kullanım alanlarında da eksik imalat bulunduğunu ileri sürerek, yapılacak keşif neticesinde daire içerisinde ve ortak kullanım alanlarında eksik ve ayıplı işlerin belirlenerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100,00 TL"nin faiziyle davalıdan tahsilini istemiş, bilahare vermiş olduğu ıslah dilekçesi ile de bilirkişi raporunda belirtilen 2.150,00 TL miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, dairede ayıp ve eksik bulunmadığını sorumluluğun yüklenici firmaya ait olduğunu, ayıp ihbar mükellefiyetinin yerine getirilmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’da gizli ayıpların ne kadar sürede satıcıya ihbar edileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Öyle olunca, 4077 sayılı TKHK’nun 30. maddesi gereğince, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğundan, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun bu konudaki 223.maddesi uygulanacaktır. Türk Borçlar Kanununun 223.maddesine göre, Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkan bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Bunu ihmal ettiği takdirde, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp mevcut olup da, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa bu durumu da hemen satıcıya ihbar etmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. TBK’nun 223. maddesinde öngörülen süre içinde ihbar edilmeyen ayıplar için dava açılamaz.Hemen belirtmek gerekir ki eksik iş, yapılması gerektiği halde yapılmayan işleri, ayıplı iş ise eserde olması gereken vasıfla fiilen mevcut olan arasındaki farkları ifade eder.İşin yapılmayan kısmının teslim ve muayenesi söz konusu olamayacağından iş sahibinin eksik işler yönünden ihbarda bulunmasına ya da ihtirazı kayıt koymasına gerek yoktur İş sahibinin muayene ve ihbar yükümlülüğü sadece ayıplı işler içindir.4077 sayılı Yasanın 30. maddesine göre, sözleşmeden kaynaklanan edimin ifasındaki eksiklik nedeniyle davacının 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde satıcının sorumluluğuna gidebileceği kabul edilmelidir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakılacak olursa; 19.09.2012 tarihinde konutun teslim edildiği, davalı idare tarafından geçici kabulün 25.8.2008 tarihinde yapıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Dava konusu Aksantaş Konutları"nda mahkemece keşif yapılmış ve konusunda uzman bilirkişiler tarafından 25.12.2014 tarihli rapor tanzim edilmiştir. Bilirkişiler, davacının gizli ayıplardan haberdar olabileceği tarihi konutun tesliminden itibaren bir kış mevsimi geçtikten sonra sekiz ay daha bir zaman geçmesi olarak belirtmişlerdir. Davacıların konutu teslim ile dava tarihine göre iki kışın geçtiği görülmektedir. Kaldı ki, konutların bulunduğu Adana ilinde kış mevsiminin diğer il ve yörelere göre daha ılıman geçtiği de bilinmektedir. Dolayısıyla mahkemenin, bilirkişilerin tespitine yönelik olarak, "işin mahiyeti gereği bilimsel bir kesinlik içermemektedir" gerekçesinde hukuka uyarlılık bulunmamaktadır. Diğer bir söyleyişle, daire ve ortak alanlardaki gizli ayıpların süresinde ihbar yapılmadığının kabulü ile reddine karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
3-Davacının dairesi ile ortak alanlardaki eksik imalatlar yönünden ise emsal mahkeme gerekçelerinde de açıkça belirtildiği üzere davalı idare tarafından eksik imalatların tamamlanması hususunda yüklenici firmalara süre verildiği ve buna istinaden de eksikliklerin bulunduğunun belirlendiği ve çalışmaların devam ettiğinin komisyonca beyan edildiğinden bahsedilmiş ancak eksik imalatların dava ve keşif tarihi itibariyle ne kadarının tamamlandığı ne kadarının tamamlanmadığı belirlenmediği halde bilirkişi raporu doğrultusunda tamamı yönünde hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, az yukarıda belirtildiği şekilde idarece kurulan komisyon ile yüklenici müteahhit firmalara eksik imalatların ne kadarının tamamlatılıp tamamlattırılmadığının tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ:Yukarıdaki 1.bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. Ve 3.bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 146,86 TL harcın istek halinde iadesine, 03/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.