17. Hukuk Dairesi 2016/10887 E. , 2018/1325 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tahkim davası hakkındaki Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin 18/04/2016 tarih 2016/İHK-770 sayılı kararının davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; 24/05/2014 tarihinde ..."de meydana gelen deprem sonrası müvekkilinin taşınmazının kullanılamaz hale geldiğini, Riskli yapıların tespit edilmesine ilişkin tespit ve inceleme raporuna göre; taşınmazın riskli olarak rapor edildiğini, Ayrıca ...Valiliği İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü bildirisine göre de Ağır hasarlı olarak sınıflandırıldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00 TL"nin depremin gerçekleştiği 24/05/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 11/11/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 80.500,00 TL"ye artırmıştır.Davalı vekili; Zorunlu deprem sigortası genel şartlarının A.3.6 maddesine göre; Belirli bir deprem hadisesine bağlı olmaksızın binanın kendi kusur ve özellikleri nedeniyle zamanla oluşan zararların teminat dışında kalacağını, dava konusu binanın da yapısal sorunları ve mevcut yönetmeliklerine uymaması nedeniyle yıkılıp yapılması yasal olarak iyileştirme kapsamına girip zorunlu deprem sigortası kapsamında olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince, başvurunun kısmen kabulü ile 73.255,00 TL zarar bedelinin davalı kurumdan alınarak davacı tarafa verilmesine, karar verilmiştir.Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem heyetince, itiraz üzerine;İtirazın kısmen kabulü ile; Başvuru sahibinin davasının kısmen kabulüyle; 66.794,00 TL hasar tazminatının 07/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı DASK’tan alınarak başvuru sahibi ..."a verilmesine fazlaya ait istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, zorunlu deprem sigorta sözleşmelerinden (DASK) kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.22/10/2014 tarihli İTÜ raporunda; dava konusu yapının düşey taşıyıcı elemanlarında hasar görülmediği, yatay taşıyıcı elemanlarda hasar olmasına rağmen sınırlı düzeyde olduğu, buna göre yapı taşıyıcı sistemin hafif hasarlı olduğu sonucuna varılarak Kiriş ve bölme duvarların uygun yöntemle onarımı sonrası yapının sahip olacağı güvenlik düzeyi ile deprem öncesi güvenlik düzeyi arasında kayda değer fark olmayacağı belirtilmiştir. Tahkim heyetince aldırılan bilirkişi raporunda; Yapıda kullanılan betonun mukavemetinin yetersiz ve güvenlik sınırları altında olduğu bu nedenle de riskli kabul edileceği ve bu sebeple yıkımının gerekeceği, dava konusu binanın; bina için verilen yıkım kararının taşıyıcı sistemin beton ve donatı mukavemetinin yetersiz ve güvenlik sınırının altında olmasından kaynaklandığı yani yapısal kusurlarından kaynaklandığı bu nedenle davalı kurumun sorumlu olmadığı kanaatine varılarak Yalnızca binanın ortak alanlarıyla ilgili hasar bedelinden sorumlu olduğu ve davalı tarafın da zaten bu bedeli ödediği belirtilmiştir.Tahkim Heyetince, binanın deprem riski karşısında bir direnç gösteremeyeceği gibi binada yaşanan ağır hasarın güçlendirme metotları ve imalatı ile güvenli hale dönüşemeyeceği nedeniyle ileride olası depremlerin taşıma gücü olmayan binada yaşayanların can ve mal güvenlikleri açısından uygun bir bina olmadıkları için yıkımına karar verildiği, TTK 1427 kapsamında DASK"ın tam ziya olan sigortalı daire için tazmin sorumlusu olduğu ve Davalı tarafın riziko gerçekleştikten sonra yapısal kusur iddiası ile sorumluluktan kurtulamayacağı kanaatine varılarak davalı DASK’ın sorumlu olduğu sonucuna varılıp, bilirkişi görüşüne iştirak edilmeyerek talebin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK 266 ve devamı maddeleri gereğince çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verilir, hükmüne yer verilmiştir.Tahkim Heyetince, davalının sorumlu olup olmadığı hususunda alanında uzman inşaat mühendisi bilirkişiden rapor alınmıştır. Hakem Heyetince; bilirkişinin davalının sorumlu bulunmadığına ilişkin rapora itibar edilmeyerek konusunda uzman yeni bir bilirkişiden çelişkileri de giderici rapor almak yerine resen yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu durumda, mahkemece alanında uzman içinde İnşaat Mühendisi, Jeoloji Mühendisi ve Sigortacı bilirkişilerin yer aldığı yeni bir bilirkişi heyetinden; daha önce alınan bilirkişi raporları da değerlendirilmek suretiyle ve dava konusu yapının taşıyıcı kolonlarının zayıflığının davacı yönünden müterafik kusur teşkil edip etmediğinin de tespit edildiği, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 26/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.