12. Ceza Dairesi 2017/8550 E. , 2019/5591 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle öldürme
Hüküm : TCK"nın 85/1.maddeleri gereğince mahkumiyet
Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin kusura, ceza miktarına ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;
19.10.2014 günü saat 19:40 sıralarında, sanık sürücü ...’nin idaresindeki kamyon ile yerleşim yeri içinde, 8.20 metre genişliğinde, aydınlatmanın olduğu, bölünmüş, tek yönlü, eğimsiz, virajlı, asfalt kaplama yolda Çevre yolundan, Ankara istikametine seyri sırasında geldiği olay mahalli yol bölümündeki kavşakta, sola U dönüşü yaptığı sırada, seyrine göre yolun solundan sağına karşıdan karşıya geçmek isteyen yaya ...’a sağ şeritte, kaldırıma 2.3 metre yakınında çarpıp üzerinden geçmesi sonucu yayanın vefatı ile sonuçlanan olayla ilgili olarak kamyon üzerinde yapılan tespitte, kamyonun ön tampon plaka sağ yanında ve motor alt kısımlarında sürtünme izlerinin olduğu, sağ en arka çift tekerde, teker üzeri şasede ve bu lastiklerin çamurluğunda kırmızı beyaz renkli doku parçalarının olduğunun tespit edildiği, bununla birlikte olay mahalline 29 metre uzakta yayalar ve araçlar için trafik ışıklarının olduğu tespitine yer verildiği, sanığın savunmasında “ olay anında ben Mütevafayı görmedim, u dönüşü yaparken bir sarsıntı hissettim ne olduğunu anlamak için durduğumda ticari taksideki şahıs birini ezdiğimi söyleyince durumu anladım, olay yerine gittim, acil servisi arattırdım şahıs başından ezilmişti, olayda kusurum yoktur” şeklinde beyanda bulunduğu, sanığın olay anında yanında bulunan eşi ...’in “ olay anında eşimin kullandığı kamyonda ben de vardım, bir şeyin üzerinden geçtik dedi ve sağ tarafa aracı yanaştırdık, tam o esnada bir taksi şoförü eşime seslendi kaza yaptığımızı söyledi, biz de zaten arabadan inmek üzereydik, hızımız çok yavaştı, eşim sağdan gelen araçlara bakıyordu sol tarafta yayalara yer yoktu, ayrıca araç yolu da yoktu, vardığımızda şahsın başının ezilmiş olduğunu gördük, eşimin sürati belki 20 KM"ydi” şeklinde beyanda bulunduğu, yine tanık ... ’ün “olay tarihinde kendime ait kamyonet ile seyir halindeydim, tam sanığın kullandığı kamyonun arkasındaydım, kamyon sol tarafa dönüş yapıyordu, ben gördüğümde kamyonda duruyordu, kamyonun sol tarafında maktul şahıs da duruyordu, sağ taraftan araba gelmeyince kamyon yavaş yavaş sola doğru çıkmaya başladı, maktül de aynı istikamette hareket etmeye başladı, bir iki adım attı atmadı, tam o esnada benim görüş açımdan çıktılar zannederim kamyon tekeri ile maktulü çiğnedi, kamyoncu herhalde olayı fark etmedi sürüşüne devam etti, arkadan bir taksi şoförü yakın mesafeden geldi kamyon şoförünü sellektör ile uyardı, akabinde kamyon şoförü aracı durdurdu olay yerine geldi, olay yerine geldiğimde maktul vefat etmişti” şeklinde yeminli anlatımda bulunduğu, dosyada heyetimizce izlenen mevcut kamera kaydında yayanın kamyona göre yolun sol tarafında yol içinde yürüdüğü, akabinde kamyonun sola dönüş için durduğu, yolu kontrol ettikten sonra dönüşünü tamamladığının görüldüğü, buna rağmen sanığı asli kusurlu kabul eden raporlarda yayanın yolun sağından soluna karşıdan karşıya geçtiği kabul ederek sanığa asli kusur atfında bulunulduğu, bunun haricinde kaza tespit tutanağı ile keşif üzerine düzenlenen raporda sanığa tali kusur atfedildiği ve raporlar arasında çelişki olduğu, çelişkinin de dosya kapsamına uygun olarak giderilmediği anlaşılmakla, sanık savunması, tanık anlatımları ve dosyada mevcut olay yerini gösteren kamera kaydı ile olay sonrasını gösteren olay yeri fotoğrafları da incelenmek suretiyle kusur durumunun net şekilde tespiti amacıyla Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Genişletilmiş Uzmanlar Komisyonundan rapor alındıktan sonra, sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabul ve uygulamaya göre de;
1- Dosya içeriğine göre, bir kişinin ölümü ile sonuçlanan olayda, taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK"nın 61/1. ve 22/4. madde ve fıkralarında yer alan ölçütlerden olan failin kusuru, meydana gelen zararın ağırlığı, suçun işleniş biçimi ile suçun işlendiği yer ve zaman nazara alınmak suretiyle aynı Kanun"un 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerekmekte olup, dava konusu olayda mahkemece sanık asli kusurlu kabul edilmekle birlikte ölenin kusuru, ölen kişi sayısı, maddede öngörülen cezanın alt sınırı nazara alınmak suretiyle, cezada orantılılık ilkesi ile adalet ve hakkaniyet kurallarına uygun bir cezaya hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, alt sınırdan fazla uzaklaşılarak teşdidin derecesinde yanılgıya düşülmek suretiyle, sanık hakkında fazla ceza tayini,
2- TCK"nın 62. maddesinin uygulanıp uygulanmaması yönünden 5237 sayılı TCK"da hakime geniş bir takdir yetkisi tanınmış taktiri indirim nedenleri ise örnekseme yoluyla sayılmış, ancak bu hallerin sınırlı olmadığı tamamının sayılmasının da mümkün olmayacağı nazara alınarak benzer durumların da bu kapsamda değerlendirilebileceğini ifade açısından bu husus "gibi" şeklinde ifade edilmiş, 765 sayılı TCK"nın 59. maddesinden farklı olarak, takdiri indirim nedeni olarak kabul edilen hususların kararda gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir. Anılan hüküm uyarınca taktiri indirim nedeni uygulandığında, hangi nedenlerle bu müessesenin uygulandığı kararda gösterilecek, uygulanmadığı takdirde ise fiili taktirin bu yönde olduğu kabul edilecek ve bu husus ancak gösterilen gerekçenin yasal ve yeterli olmaması veya fiili taktirin uygulanan diğer müesseler karşısında hukuka aykırılık oluşturduğu yada dosya kapsamı itibariyle açıkça kanuna aykırı olduğunun saptanması halinde bozma nedeni oluşturacaktır. Bu kapsamda temyiz konu dosya incelendiğinde, mahkemece savunması alınan sanığın “olay sebebi ile üzgünüm, ölen kişinin yakınlarına baş sağlığı diliyorum” şeklinde beyanda bulunarak pişmanlığını dile getirdiği ve duruşma tutanağına yansıyan olumsuz bir davranışının bulunmadığı gözetilmeden, mahkemece, “ sanığın hiçbir iyi hali bulunmaması,” şeklinde kanuna uygun olmayan gerekçe ile TCK"nın 62/1. maddesinin uygulanmamasına karar verilmesi,
3- Sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının 5237 sayılı TCK"nın 50/4 maddesi gereğince seçenek yaptırımlardan adli para cezasına, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre çevrilebileceği gözetilmeksizin, çağrıldığı ilk duruşmaya katılan, duruşma tutanağına yansıyan olumsuz davranışı bulunmayan ve lehe hüküm talebi bulunan sanık hakkında "Sanığın hiçbir iyi hali bulunmaması, verilen cezanın miktarı ve yargılama sürecindeki tutum ve davranışlarına göre sonrasında suç işlemekten çekineceği hakkında mahkememizde lehine kanaat oluşmadığından" şeklindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçelerle, sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının seçenek yaptırıma çevrilmesine yer olmadığına karar verilmesi,
4- 5237 sayılı TCK"nın 53/6. maddesinde, belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet hâlinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebileceği düzenlenmiş olup, aynı Kanunun 3/1. maddesi uyarınca tayin olunacak güvenlik tedbirinin süresinin, fiilin ağırlığı ile orantılı, adalet ve hakkaniyet kurallarına uygun olacak şekilde belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, geçimini kamyon şoförlüğü yaparak kazanan sanığın sürücü belgesinin asgari hadden çok fazla uzaklaşmak suretiyle 2 yıl süre ile geri alınmasına karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 25/04/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.