23. Hukuk Dairesi 2015/6474 E. , 2016/4535 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
ASIL VE BİRLEŞEN
DAVADA DAVACI : ... Vek. Av. ...
ASIL VE BİRLEŞEN
DAVADA DAVALI : ... Vek. Av. ...
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen sıra cetveline itiraz davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl davada davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, asıl davada (2010/88 E.) ... 2010/76, birleşen davada (2010/128 E.) ise aynı Müdürlüğün 2010/81 Esas sayılı dosyalarından düzenlenen sıra cetvellerinde, müvekkili ile aynı hacze iştirak derecesine dahil edilen davalının alacağının muvazaalı olduğunu, müvekkilinin dava dışı borçlunun kefili iken, borcunu ödemek zorunda kaldığını, bu alacağın tahsili için takibe giriştiklerini, bu aşamada borçlunun mal kaçırma girişimlerinde bulunduğunu, davalının takibini hızlandırarak, alacaklarını almalarını engellemeye çalıştığını ileri sürerek, davalının sıra cetvellerinden çıkartılmasına ve bedelin müvekkiline ait takip dosyası ile...sayılı dosyası arasında garameten paylaştırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili, müvekkilinin verdiği ödünç para nedeniyle alacaklı olduğunu, borçlu aleyhinde çok sayıda takip yapıldığı söylentisi çıkınca, alacağın tahsili için girişimde bulunduklarını, sıra cetvelinde yer alan ve kendisine pay düşen ...adlı kişiye davacı ile adı geçenin vekillerinin aynı olması sebebiyle dava açılmadığını, tebligatların köye aynı gün yapıldığını ve hızlandırılmadığını savunarak, asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, asıl ve birleşen davanın kabulüne dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 27.10.2011 tarih ve .... sayılı ilamıyla; birleşen davaya yönelik temyiz isteminin mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle reddine, asıl davada ise davacı vekili dilekçesinde, satış bedelinin müvekkiline ait takip dosyası ile ... sayılı dosyası arasında garameten paylaştırılmasına karar verilmesini talep etmekle, bu dosyaya garameten düşecek pay kadarını istemediğini kabul ettiği, davacı yanın, taraf olmadığı bir dosyaya pay ayrılmasını istemek bakımından aktif dava ehliyeti bulunmadığından, anılan dosyaya pay ayrılmaması doğru ise de, davacıya talebinden fazla hak bahşedecek şekilde, diğer dosyaya isabet eden payın da verilmesinin doğru olmadığı, bu durumda mahkemece, istemle sınırlı olarak, davacının bildirdiği dosya ile garame yapılmışcasına payların hesaplanması, kendisine isabet eden payın davacıya, diğer dosyaya isabet eden payın da davalıya verilmesine dair hüküm kurulması gerektiği belirtilerek bozulmuştur.
../..
S.2.
Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda birleşen dava yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına, asıl davada ise ... sayılı takip dosyası kapsamında hazırlanmış bulunan 01.03.2010 tarihli sıra cetvelinin 3. sırasında davalıya ayrılmış olan payın, ... sayılı takip dosyasının alacaklısı olan davacıya ayrılmış bulunan 1. sırasına, davacının sırası itibariyle hissesine düşecek pay kadarı ile davacıya ödenmesine, bakiye kısmın kalması halinde davalıya ödenmesine dair verilen karar, asıl davada davalı vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizin 24.09.2014 tarih ve .... sayılı ilamıyla asıl davada davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, mahkemece, Dairemizin bozma ilamı doğrultusunda bilirkişiden rapor alınıp tarafların garame paylarının hesaplanması ve bu hesaplama doğrultusunda yukarıda açıklanan ilkeye uygun olarak eda hükmü kurulması gerekirken, hükmün gerekçe bölümünde Dairemiz bozma ilamının yazılması ile yetinilmesi, hüküm bölümünde de infazı mümkün olmayacak şekilde gerekçenin aynen tekrar edilmesi suretiyle hüküm kurulmasının, HMK"nın 297/2. maddesi hükmüne aykırı olduğu, bozma nedenine göre, asıl davada davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmediği belirtilerek bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda benimsenen bilirkişi raporuna göre; 11.303,73 TL"nin davacıya ödenmesi gerektiği belirtilerek, birleşen dosyanın bozma ilamı ile kesinleştiğinden hüküm tesisine yer olmadığına, asıl davanın kısmen kabulü ile ... sayılı takip dosyası kapsamında hazırlanmış 01.03.2010 tarihli sıra cetveline konu 11.303,73 TL"den oluşan alacağın davacıya ödenmesine, bakiye 2.701,37 TL"nin davalıya iadesine karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine, temyiz edenin sıfatına ve kısmen kabul denmesine rağmen davacı talebinin tümden kabul edilmiş olmasına göre, asıl davada davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.