16. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/14224 Karar No: 2019/8334 Karar Tarihi: 11.12.2019
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2016/14224 Esas 2019/8334 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacılar, bir taşınmazın kadastro sırasında tescil edilmediği ve kendilerinin zilyetliğine dayanarak tescil edilmek istediği gerekçesiyle dava açmışlardır. Ancak mahkeme, dava açmanın makul sürede yapılmadığı ve zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak Hukuk Genel Kurulu'nun ilgili kararı ve Kadastro Kanunu'nda bu duruma ilişkin herhangi bir sınırlama olmaması nedeniyle, mahkemece davanın esasına girilerek tarafların iddia ve savunmalarına göre hüküm kurulması gerektiği belirtilmiştir. TMK'nın 713/4 ve 5. maddeleri de göz önünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle karar bozulmuş ve temyiz karar harcı iade edilmiştir. Kararda söz konusu olan kanun maddeleri ise Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun 713/4 ve 5. maddeleridir.
16. Hukuk Dairesi 2016/14224 E. , 2019/8334 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Davacılar ... ve arkadaşları, ... Mahallesi çalışma alanında yapılan kadastro sırasında tescil harici bırakılan taşınmaz hakkında, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, tescil istemiyle 17.06.2014 tarihinde dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, kadastro çalışmalarının yapıldığı tarihle dava tarihi arasında 2 yıldan fazla süre geçtiğinden davanın makul sürede açılmadığı, dava konusu taşınmazın tespit harici bırakıldığı tarihten dava tarihine kadar 20 yıllık sürenin de geçmediği, bu nedenlerle davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de verilen karar usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36. maddesi uyarınca; Herkes, yargı mercileri önünde hak arama özgürlüğüne sahip olup, bu özgürlüğün en yaygın kullanılma şekli dava açma hakkıdır. Yine Anayasamızın 13. maddesi uyarınca, "Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir." 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12/3. maddesinde, kadastro sırasında haklarında tutanak düzenlenen taşınmazlar yönünden, kadastrodan önceki nedenlere dayanılarak dava açma hakkı 10 yıl ile sınırlanmış ise de, kadastro sırasında haklarında kadastro tutanağı düzenlenmeyen taşınmazlar yönünden kadastrodan önceki nedenlere dayanılarak dava açma hakkını sınırlayan herhangi bir yasa hükmü bulunmamaktadır. Hukuk Genel Kurulu"nun 22.04.2015 tarih, 2013/8-2061 Esas ve 2015/1256 Karar sayılı ilamında da, kadastrodan önceki nedenlere dayalı olarak açılacak tescil davalarını sınırlayan bir sürenin olmadığı açıklanmıştır. Hal böyle olunca, mahkemece davanın esasına girilip, tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller birlikte değerlendirilerek, TMK"nın 713/4 ve 5. maddeleri de göz önünde bulundurulmak suretiyle sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yasal olmayan gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davacı ... ve arkadaşları vekilinin temyiz itirazları açıklanan sebeplerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.