Esas No: 2007/679
Karar No: 2007/1173
Karar Tarihi: 3.4.2007
Hazine Adına Tespit - Kadastro Tespitinden Doğan Dava - Kayıt Ve Belgelerin Kapsamını Tayin - Kazandırıcı Zamanaşımı - Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2007/679 Esas 2007/1173 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2007/679 E., 2007/1173 K.
7. Hukuk Dairesi 2007/679 E., 2007/1173 K.
- HAZİNE ADINA TESPİT
- KADASTRO TESPİTİNDEN DOĞAN DAVA
- KAYIT VE BELGELERİN KAPSAMINI TAYİN
- KAZANDIRICI ZAMANAŞIMI
- 3402 S. KADASTRO KANUNU [ Madde 18 ]
"İçtihat Metni"
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi davacı hazine tarafından istenilmekle, temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu, tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında dava ve temyize konu 955 ada 10 parsel sayılı taşınmaz tutanağında belirtilen hukuksal olgulara dayanılarak tesbitin yapıldığı günde yürürlükte bulunan 2613 sayılı Yasa hükümleri uyarınca malikhanesi açık bırakılmak suretiyle tesbit edilmiştir. Davacı hazine dava konusu taşınmazın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 18.maddesi hükmü gereğince malikhanesinin hazine adına doldurulması bir başka deyişle taşınmazın hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece dava konusu taşınmazın zilyedi bulunan "Kandilli Rum Ortodoks Cemaati Metamorfosis Rum Ortodoks Kilisesi ve Kandilli Rum Muhtelit İlk Mektebi Vakfı" yargılama sırasında davaya dahil edilmiştir. Mahkemece dava konusu 955 ada 10 parsel sayılı taşınmazın davalı "Kandilli Rum Ortodoks Cemaati Metamorfosis Kilisesi ve Kandilli Rum Muhtelit İlk Mektebi Vakfı adına tesciline karar verilmiş,hüküm davacı hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Hemen belirtmek gerekirse; somut olayda 2613 ve 766 sayılı Yasaları yürürlükten kaldıran 3402 sayılı Kadastro Kanununun geçici 4.maddesi hükmü gereğince uyuşmazlığın 3402 sayılı Yasa hükümleri uyarınca özellikle sözü edilen yasanın 5 ve 30. maddeleri hükümleri de gözönüne alınarak çözümleneceği kuşkusuzdur.
Dava konusu 955 ada 10 parsel sayılı taşınmazı kapsadığı belirlenen 1280, 1290 ve 1328 tarihli tahrir kayıtlarının Eşhası Hükmiye Cetveline 1936 tarihli beyannameye göre vakfın Cemaat Vakıflar Kütüğünün 53.sırasında kayıtlı olduğu, kayıt ve belgelerin yöntemine uygun biçimde tapu idaresine devredilmediği, anılan tahrire ilişkin kayıt ve belgelerin dava ve temyize konu taşınmazı kapsadığı, taşınmazın Rumlara ait "Kandilli Rum Ortodoks Cemaati Metamorfosis Rum Ortodoks Kilisesi ve Kandilli Rum Muhtelit İlk Mektebi Vakfına" ait olup kilisenin de halen faal olduğu mahkemece toplanıp değerlendirilen delillerle belirlenmiştir.
Uyuşmazlık bu nitelikteki bir taşınmazın kazandırıcı zamanaşımına ulaşan zilyetlikle kazanılıp kazanılamayacağı yönünde toplanmıştır. 24 Temmuz 1923 gününde imzalanan Lozan Barış Antlaşmasının 42.maddesinin 3.fıkrasında:
"…
…… Türk Hükümeti söz konusu (Müslüman olmayan) azınlıklara ait kiliselere,havralara,mezarlıklara ve öteki din kurumlarına tam bir koruma sağlamayı yükümlenir. Bu azınlıkların Türkiye"deki vakıflarına din ve hayır işleri kurumlarına her türlü kolaylık ve izinler sağlar ve Türk Hükümeti yeniden din ve hayır kurumları kurulması için bu nitelikteki öteki özel kurumlara sağlanmış gerekli kolaylıklardan hiç birini esirgeyemeyecektir…
………" hükmü yer almış bulunmaktadır.
Bu hükmün mülkiyet hakkı doğuracak bir yönü ve olaya uygulama kabiliyeti yoktur. Ankara Mukavelenamesinin 8.maddesi dahi uyuşmazlığa bir çözüm getirmemektedir. Ancak, 1341 tarihli Bütçe K.nun 23.M.nin (V) bendinde "Mubadeleye tabi olmayan tüzel kişilerden metruk bir cümle emvari gayrimenkullerin bütün hukuk ve vecaibi ile bulundukları illerin özel idarelerine devredileceği öngörülmüştür. Bu suretle anılan kanun hükmü ile metruk kiliselerin özel idarelere ait olacağı belli edilmiştir. Somut olayda kilise az yukarıda vurgulandığı gibi faal durumdadır.
3402 sayılı Kadastro Kanununun yürürlükten kaldırdığı 766 sayılı Tapulama Kanununun 33/son maddesinde 1617 sayılı yasanın 20.maddesi hükmü ile yapılan değişiklik halen yürürlükte bulunan 3402 sayılı Kadastro Kanununun 18.maddesi hükmünde de düzenlenmiştir. Gerçekten kanunları uyarınca devlete kalan taşınmaz mallar kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisap dilemezler. Bu durumda sorun, özel idarenin "Devlet" deyimi içine girip girmediğinde toplanmaktadır.
1050 sayılı Muhasebe"i Umumiye Kanununu yürürlükten kaldıran 5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununun 44.maddesi hükmüne göre "Devlet" deyimi geniş anlamda alınacak olursa bütün kamu idare ve kurumlarının taşınmaz malları ile tüm kamu mallarının hazine adına tapuya bağlanması ve bunların idaresinin Maliye Bakanlığına terk edilmesi gerekir. Nevarki, Danıştay Genel Kurulunun 23.9.1936 gün ve 24 esas ve 50 karar sayılı İçtihadı ile anılan Kanununun 23.maddesindeki "Devlet" deyimi yorumlanmış ve "Devlet" deyimi ile genel muvazeneye dahil dairelerin kastedilmiş olduğu açıklanmış ve Danıştay"ın bu kararından sonra da "Devlet" deyimi iş bu kısıtlayıcı anlamda kullanılmıştır.
Varılan bu sonuca göre Özel idare "Devlet" deyimi ve anlam içine girmediğinden somut olayda 3402 sayılı Kadastro Kanununun 18.maddesi hükmünün uygulama olanağı yoktur. Bu durumda tapusuz olan dava ve temyize konu 955 ada 10 parsel sayılı taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı ile iktisabını önleyen başkaca bir hüküm bulunmamaktadır. Gerçekten bu olgular vurgulanmıştır. Saptanan ve az yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular ile 2762 sayılı Vakıflar Yasasına 4771 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemeler eşliğinde sözü edilen 2762 sayılı Yasanın 41 ve 44 maddesi hükümleri gözönüne alınarak yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığından davacı hazinenin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, davacı hazinden ilam harcı alınmasına yer olmadığına, 3.4.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.