10. Ceza Dairesi 2017/7633 E. , 2018/2177 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı"nın, 24/10/2017 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ...’in, mahkûmiyetine dair Bakırköy 8. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 11/02/2014 tarihli ve 2013/1338 esas, 2014/158 sayılı kararı ile yine aynı Mahkemenin 25/10/2013 tarihli ve 2010/2613 esas, 2011/396 sayılı ek kararının kanun yararına bozulmasının istenmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 01/11/2017 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla ...:
1- Sanığın 27/03/2010 tarihinde işlediği iddia edilen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu nedeniyle düzenlenen 09/04/2010 tarihli iddianame üzerine yapılan yargılama sonucunda, Bakırköy 8. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 05/05/2011 tarihli ve 2010/2377 esas, 2011/678 sayılı kararı ile TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik kararı verildiği,
Bu kararın infazı sırasında, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin ihlal edildiğinin bildirilmesi üzerine, mahkemece yargılamaya devam edilerek, Bakırköy 8. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 11/02/2014 tarihli ve 2013/1338 esas, 2014/158 sayılı kararı ile sanığın TCK’nın 191/1, 62/1, 50 ve 52. maddeleri uyarınca 6.000 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve kararın yasa yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleştiği,
2- Aynı sanığın 09/04/2010 tarihinde işlediği iddia edilen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu nedeniyle düzenlenen 09/04/2010 tarihli iddianame üzerine yapılan yargılama sonucunda, Bakırköy 8. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 15/03/2011 tarihli ve 2010/2613 esas, 2011/396 sayılı kararı ile TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik kararı verildiği,
Bu kararın infazı sırasında, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin ihlal edildiğinin bildirilmesi üzerine, mahkemece yargılamaya devam edilerek, Bakırköy 8. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 25/10/2013 tarihli ve 2010/2613 esas, 2011/396 sayılı ek kararı ile sanığın TCK’nın 191/1, 62/1, 50 ve 52. maddeleri uyarınca 6.000 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve kararın yasa yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "Sanık hakkında, 27/03/2010 tarihli eylemi nedeniyle 09/04/2010 tarihli iddianame ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dava açıldığı, 09/04/2010 tarihli eylemi nedeniyle de 27/04/2010 tarihli iddianame ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dava açıldığı, ikinci eylemini hukukî kesinti gerçekleşmeden işlediği, ancak sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda birden fazla suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 43. madde anlamında zincirleme olarak işlediği cihetle, atılı eylemlerden açılmış her iki davanın birleştirilerek, sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesinde isabet görülmemiştir." denilerek, Bakırköy 8. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 11/02/2014 tarihli ve 2013/1338 esas, 2014/158 sayılı kararı ile yine aynı Mahkemenin 25/10/2013 tarihli ve 2010/2613 esas, 2011/396 sayılı ek kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
Sanık hakkındaki her iki dosyaya konu olan 27/03/2010 ve 09/04/2010 tarihli her iki suça ilişkin olarak Bakırköy 8. Sulh Ceza Mahkemesi’ne sırasıyla 09/04/2010 ve 27/04/2010 tarihli iki ayrı iddianame ile dava açılmış ve mahkemece sanığın her iki suçtan ayrı ayrı mahkûmiyetine karar verilmiştir.
Ancak daha sonra, esasen sanığın her iki suçu da hakkındaki ilk iddianame olan Bakırköy 8. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2013/1338 esas sayılı dosyasına ait 09/04/2010 tarihli iddianameden önce işlemiş olduğu, bu nedenle aralarında hukuki kesinti oluşmadan işlenen her iki suça ilişkin olarak zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi için her iki dosyanın birleştirilmesi gerektiği iddiası ileri sürülerek her iki karara karşı kanun yararına bozma ihbarında bulunmuş ise de, mahkeme tarafından hüküm tarihinde bilinmeyen ve sonradan ortaya çıkan bu durumun ilk kez kanun yararına bozma yolu ile incelenmesi mümkün olmayıp, yasaya aykırı olduğu iddia edilen mahkeme kararlarına karşı başvurulacak diğer kanun yolları tükenmediğinden, yargılama sona erdikten sonra ortaya çıkan bu durumun CMK’nın 311 ve devamı maddelerinde düzenlenen yargılamanın yenilenmesi kapsamında değerlendirilebileceği cihetle, kanun yararına bozma talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
D) Karar :
Açıklanan nedenlere göre, kanun yararına bozma talebi yerinde görülmediğinden, Bakırköy 8. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 11/02/2014 tarihli ve 2013/1338 esas, 2014/158 sayılı kararı ile yine aynı Mahkemenin 25/10/2013 tarihli ve 2010/2613 esas, 2011/396 sayılı ek kararına yönelik kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, dosyanın Adalet Bakanlığı"na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderilmesine, 01.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.