3. Hukuk Dairesi 2014/11675 E. , 2015/4936 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL 2. TÜKETİCİ MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/03/2013
NUMARASI : 2012/96-2013/248
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili ve davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; davalının 969796 nolu elektrik tesisatına ait elektrik tüketim borcundan dolayı 287,00 TL meblağlı borcun ödenmemesi nedeni ile davalı aleyhinde icra takibi başlattıklarını, ancak davalının itirazla takibi durdurduğunu beyanla; itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı dilekçesinde; davanıın haksız ve kötüniyetli olduğunu, elektrik tesisatının adına görülmekte ise de kendisinin 1994 tarihinden bu yana başka bir adreste oturduğunu bu nedenle davacıya bir borcu olmadığını, mahkemenin yetkisiz olduğunu ve borcun da zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile takibin 370,97 TL üzerinden devamına, %20 icra inkar tazminatı olan 57,38 TL"nin davalıdan tahsiline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren 6183 sayılı yasa gereği gecikme faizi uygulanmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu icra takibi incelendiğinde; 02.082007 tarihli 287 TL bedelli elektrik faturası nedeniyle, gecikme zammı, işlemiş faiz ve KDV dahil olmak üzere toplam 2.485,19 TL üzerinden davalı aleyhine takip başlatıldığı görülmüştür.
HMK 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
Somut olayda; mahkemece, dava konusu elektrik bedelinin tespiti yönünden Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiden rapor alınmıştır. Serbest Muhasebeci Mali Müşavir dava konusu elektrik tüketim bedeli hesabı konusunda rapor hazırlamaya ehil ve yeterli olmadığından, söz konusu bilirkişinin raporuna dayanılarak hüküm tesisi mümkün değildir. Uzman bilirkişi tarafından, dava konusu bedelin denetime elverişli bir şekilde hesaplanması gerekir.
Hal böyle olunca, mahkemece dava dosyasının elektrik tüketim hesabı konusunda uzman olan elektrik mühendisi bir bilirkişiye verilerek, bilirkişiden davacı kurumun davalı taraftan isteyebileceği bedel hakkında, tahakkuk tarihlerinde yürürlükte bulunan ilgili mevzuat hükümlerine göre tereddüte yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı ve açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun bir rapor aldırılarak, davacının tahsilini istemekte haklı olduğu alacak miktarı belirlenmeli ve varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme, soruşturma ve konusunda uzman olmayan bilirkişinin düzenlediği rapor esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bozma nedenine göre, tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.