1. Hukuk Dairesi 2015/11351 E. , 2018/12459 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 18.09.2018 ... günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ...... Koçak ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, tapu iptali – tescil ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Davacı, oğlu olan davalı ile ortak mirasbırakanları ......"ten intikal eden ve işyeri nitelikli 217, 5285 ve 5292 parsel sayılı taşınmazları kendisine müstakil ev alacağını vaat etmesi üzerine 09.11.2006 tarihinde davalıya bedelsiz olarak devrettiğini, ancak davalının ev almayacağını belirtmesi üzerine kandırıldığını anladığını ileri sürerek tapu iptali ve tescil ile birlikte 09.11.2006 tarihinden eldeki davanın kesinleştiği tarihe kadar kira bedelinin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacıya satış bedelinin 25.000 TL"sinin Kırıkhan İşbankasından 09.11.2006 tarihinde ve kalan 40.000 TL"sinin de 09.11.2006 tarihli çek ile ödediğini, ayrıca dava dışı kardeşi Fatma ve yeğenlerine pay devri nedeni ile alması gereken satış bedeli ile davacıya bir daire satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, Dairenin 2013/12688 E – 2013/16336 K sayılı ilamı da dikkate alınarak satış bedelinin ödenmemesi iddiası ile açılan eldeki davada akdi feshederek satışa konu şeyin geri alınması hakkı saklı tutulmadıkça veya bu konuda bir ihtirazi kayıt dermeyan edilmedikçe satılan şeyin istirdadının istenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ... çekişme konusu 217 ve 5285 sayılı parsellerde 7/28; 5292 parsel sayılı taşınmazda ise 14/56 oranda paydaş iken anılan paylarını 09.11.2006 tarihinde davalı oğlu Halil İbrahim"e satış suretiyle devrettiği, mahkeme kararına esas alınan Dairenin 2013/12688 E – 2013/16336 K sayılı kararındaki olayda taraflar arasında satış iradesinin bulunduğu, uyuşmazlığın satış bedelinin ödenmemesinden kaynaklandığı, ancak eldeki davada davacının, iradesinin sakatlandığını belirterek hile hukuksal nedenine dayandığı anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, 6100 sayılı HMK’nın 33. maddesi hükmü uyarınca vakıaları bildirmek taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak hakime aittir.
İddianın ileri sürülüş biçimi ve dosya içeriğinden; davanın aldatma (hile) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, aldatmanın (hilenin) her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Türk Borçlar Kanunu"nun 39. (Borçlar Kanunu"nun 31.) maddesine göre, aldatma (hile) öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; hile hukuksal nedeni yönünden mahkemece, yeterli araştırma ve inceleme yapılmamış, uyuşmazlığın satış bedelinin ödenmemesinden kaynaklı olduğu kabul edilmek suretiyle sonuca gidilmiştir.
Hâl böyle olunca; hile iddiası yönünden öncelikle davanın TBK"nun 39. maddesi gereğince hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığının belirlenmesi, süresinde açılmış ise yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde hile iddiası bakımından araştırma ve inceleme yapılması, tarafların bildirdikleri ve bildirecekleri delillerin eksiksiz toplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince esas yönünden BOZULMASINA, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.630.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,18/09/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.