20. Hukuk Dairesi 2016/9014 E. , 2018/5418 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVACILAR : ... - ...
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ...... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
30.06.2010 günü ilan edilerek kesinleşen 3402 sayılı Kanunun Ek 4. madde çalışmaları neticesinde ...... ili, ...... ilçesi, ...... köyü çalışma alanında bulunan 107 ada 1, 3, 4, 5 ve 6 parsel sayılı sırasıyla 11343,19 m², 1940,37 m², 1399,50 m², 868,59 m² ve 220,06 m² yüzölçümündeki taşınmazların tamamının tapu kayıtlarının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve 107 ada 1, 3 ve 5 sayılı parsellerin kullanıcıları bulunmadığından ...... adına tespit edildikleri, 107 ada 4 ve 6 sayılı parsellerin ise eylemli orman vasfında oldukları belirtilerek 107 ada 1, 3 ve 5 sayılı parseller tarla, 107 ada 4 ve 6 sayılı parseller ise orman vasfıyla ...... adına tescili yapılmıştır.
Davacılar 08.02.2013 harç tarihli dilekçe ile; uzun zamandır kendilerinin zilyetliğinde bulunan taşınmazları zilyetlikte iktisap etmiş olduklarını ileri sürerek müştereken adlarına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiş, sonrasında 08.04.2013 havale tarihli ıslah dilekçesi ile dava konusu taşınmazlardaki zilyetliklerinin tespiti ile rayiç bedeller ödenerek adlarına tescili isteğinde bulunmuşlardır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacıların zilliyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil isteklerinin reddine, dava konusu taşınmazların davacıların zilyetliklerinde bulunduğunun tespitine, 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca, yapılan kadastro tutanaklarının beyanlar hanesine bu hususun şerh edilmesine karar verilmiş; hüküm davalı ...... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen Ek 4. maddesi uyarınca yapılan kullanım kadastrosu sonucu oluşan tapu kaydının beyanlar hanesine zilyetlik şerhi verilmesi istemine ilişkindir.
Bölgede, 1942 yılında kesinleşen orman kadastrosu ile 1980 ve 1988 yıllarında yapılarak kesinleşen aplikasyon ve 2. madde ile 2/B madde uygulamaları ile bulunmaktadır.
Mahkemece çekişmeli taşınmazların zilyetliğinin uzun yıllardır ...... Vural tarafından tarım arazisi olarak kullanıldığı, ölümünden sonra çocukları tarafından bu taşınmazlardaki zilliyetliklerinin davacılara devredildiği, davacıların zilyetliklerinin beyanlar hanesine şerh edilmesinde hukukî yararları bulunduğu kabul edilmek suretiyle dava konusu taşınmazların davacıların zilyetliklerinde bulunduğunun tespitine, 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca, yapılan kadastro tutanaklarının beyanlar hanesine bu hususun şerh edilmesine karar verilmiş ise de yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır.
Dava, kullanım kadastrosu sonucu oluşan tapu kaydının beyanlar hanesine zilyetlik şerhi verilmesi istemine ilişkindir. 3402 sayılı Kanunun 5831 sayılı Kanunla eklenen Ek 4. maddesi ile 6831 sayılı Kanunun 2. maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca ...... adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin, fiilî kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı, kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle ...... adına tescil edileceği hükme bağlanmıştır. O nedenle, kullanıcı şerhi verilmesi istemli davalarda, taşınmazın hangi tarihten beri fiilen, ne sebeple, kim tarafından ne sıfatla kullanıldığının belirlenmesi için mahallinde keşif yapılarak yerel bilirkişi ve taraf tanıkları davaya konu taşınmaz başında dinlenmek suretiyle kullanım durumuna ilişkin beyan alınması ve zeminin belirtilen kullanım şekline uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Ne var ki, mahkemece yerel bilirkişi dinlenmemiş, dinlenen tanıklardan ise kullanım durumuna ilişkin kanaat uyandırıcı beyan alınmamış olduğundan yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak karar verilemez.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşabilmek için, taşınmaz başında yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişi, taraf tanıkları ve fen bilirkişisinin katılımı ile yeniden keşif yapılmalı, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından tespit günü itibariyle taşınmazın fiilen kim veya kimler tarafından, ne zamandan beri, ne şekilde kullanıldığı, davacı yanın sunduğu devir senetlerinin taşınmazlara ilişkin olu olmadığı konusunda maddi olaylara dayalı bilgi alınmalı, beyanlar arasında aykırılık bulunması halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılarak çelişki giderilmeye çalışılmalı, fen bilirkişisine keşfi izlemeye elverişli harita düzenlettirilmeli, daha sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözardı edilerek, eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 10/09/2018 günü oy birliği ile karar verildi.