11. Hukuk Dairesi 2016/12856 E. , 2018/4240 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 05/04/2016 tarih ve 2014/512-2016/80 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı TPE vekili ve davalı şirket vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili adına tescilli ve tanınmışlığına karar verilen "... ..." ibareli ve "...IM" ibareli markaların bulunduğunu, davalı şirketin, müvekkilinin markalarının kapsamındaki ürünler için yaptığı "... ......" ibareli kötüniyetli marka tescil başvurusuna müvekkilinin itirazının önce TPE Markalar Dairesi Başkanlığınca, ardından YİDK"nca reddedildiğini, işaretlerin asıl unsurunun "..." kelimesinden oluştuğunu, tescilin müvekkilinin tanınmış markalarının ayırt ediciliğine zarar vereceğini, davalı şirketin müvekkilinin tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını, işaretler arasındaki benzerlik nedeniyle tüketiciler arasında iltibasın doğacağını ileri sürerek TPE YİDK"nın 2014-M-13259 sayılı kararının iptalini, dava konusu markanın tescili halinde hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı TPE vekili, başvuruda "..." ibaresinin esas unsur olarak kullanıldığı, "......" ibaresinin ise ikincil unsur mahiyeti taşıdığını, bu haliyle davacı markalarından farklılaştığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkili başvurusundaki asıl ve ayırt edici unsurun "..." kelimesinden oluştuğunu, "......" ibaresinin tali/yan unsur olarak kullanıldığını, işaretin bütünü itibariyle değerlendirildiğinde davacı markalarından farklı olduğunu, renklerin ve cins belirten kelimelerin kimsenin tekeline verilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı markalarının esas unsuru olarak değerlendirilen "..." sözcüğünün 556 sayılı KHK’nın 7/c bendi kapsamında mütalaa edildiğinde, ibarenin üzerinde kullanıldığı 29, 30 ve 32. sınıflara dahil hiçbir emtia bakımından tanımlayıcı mahiyette bulunmadığı, tüketiciler tarafından davacı ürünleri bakımından ayırt edici bir işaret olarak algılandığı, ibare üzerinde davacıya üstün hak tanınmasının 556 sayılı KHK’nin 7/1-c bendine aykırılık oluşturmayacağı, taraf markalarında "..." ibaresinin ortak esaslı unsur konumunda olduğu, davalı şirketin başvurusunda yer alan "..." ibaresinin, aynen "..." ibaresi gibi şemsiye markası olduğu, "......" şeklindeki
kullanımdaki "..." kelimesinin ise markanın esaslı ve ayırt edici unsuru olan "..." kelimesini vurguladığı, bu sebeple yardımcı unsur konumunda olduğu, taraf markalarını, ortalama bir tüketicinin bu markaların ilişkili olduğunu, ya da başvuruya konu işaretin "... ..." markasının türevi yahut alt/yan markası sanacağı, işaretlerin ilişkili oldukları emtiaların aynı veya aynı tür olmasının iltibası arttırdığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı TPE vekili ve davalı şirket vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı TPE vekili ve davalı şirket vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı TPE vekili ve davalı şirket vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, istek halinde aşağıda yazılı 22,50 TL harcın temyiz edenlere iadesine, 04/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.