11. Hukuk Dairesi 2016/12858 E. , 2018/4217 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 06/05/2016 tarih ve 2015/519-2016/315 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 17.03.2014 tarihinde davalı şirketin %55 hissesine sahip olduğunu, şirket müdürü olan davalı ..."un sürekli yurtdışında olması nedeniyle müvekkilinin 2012 yılından itibaren davalı şirkete diğer davalı ile birlikte münferiden müdür olarak atandığını, davalı şirketin diğer ortaklarının ise davalı davalı ..."un babası ve kardeşi olduğunu, davalı şirketin diğer ortaklarının Rusya"da katıldığı bir ihale nedeniyle davalı şirketin maddi olarak etkilendiğini, bu nedenle müvekkilinin babasının gayrimenkulünü ipotek göstererek şirket adına kredi çekmek zorunda kaldığını, 2014 yılından itibaren diğer ortakların şahsi harcamalarının dahi müvekkili tarafından karşılandığını, 27.02.2015 tarihinde müvekkilinin müdürlüğüne oy birliği ile son verildiğini, şirketin kredi borçlarının, vergi ve SGK borçlarının da ödenmediğini, davalı şirketin diğer ortaklarının ortak olduğu yeni kurulan dava dışı şirkete yüksek meblağlı satışlar yapıldığını ancak şirket borçlarının ödenmediğini, davalı şirketin mal varlığının davalı müdürün ortağı olduğu yeni kurulan şirkete nakledilmeye başlandığını, davalının müdürlük yetkisini kötüye kullandığını ileri sürerek davalı şirket müdürü ..."un yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılması ile davalı şirkete kayyım atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, müvekkillerinin davacıyı Türk vatandaşı olması nedeniyle sigortalı çalışan olarak işe aldıklarını, 15.08.2012 tarihine kadar sadece şirket çalışanı olarak çalıştığını, bu tarihten sonra da en başından beri şirketin müdürü olan ..."un yanında münferiden yetkili bir şekilde ikinci müdür olarak görevlendirildiğini, davacının ortaklık sıfatı olmaksızın müdürlük görevinin 17.03.2014 tarihine kadar devam ettiğini, 17.03.2014 tarihinde kredi kullanabilmek için şirkete %55 ortak yapıldığını, bu ortaklığın formaliteden ibaret olduğunu ve bunun için 19.03.2014 tarihli sözleşmenin imzalandığını, davacının şirkette müdürlük yaptığı dönemlerde krediler kullanarak şirketi borçlandırdığı ancak bu kredileri şirket için kullanmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının % 55 hisse ile davalı şirketin 17.03.2014 tarihinden itibaren ortağı ve 14.08.2012-27.02.2015 tarihleri arasında münferit imzaya yetkili şirket müdürü olduğu, 19.03.2014 tarihli protokole göre davacının davalı şirketteki ortaklığının sembolik bir ortaklık olduğu, davacının müdürlükten ayrılmasından yaklaşık 3,5 ay sonra işbu davanın açıldığı, davalı müdürün herhangi bir kötü niyetinin, haksız veya kusurlu eylemi veya ihmalinin bulunmadığı, şirketin amacına uygun ve iyi yönetildiği, zaten davadan kısa süre öncesine kadar da davalı şirketin tek yetkilisinin davacı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, haklı nedenlerle limited şirket müdürünün azli ve davalı şirkete kayyım atanması istemlerine ilişkin olup, dosya kapsamında bulunan taraf beyanları ve iradeleri gözetildiğinde tarafların davalı şirketin ortakları oldukları, davalı ... ...’un bu şirketin müdürü olduğu ve halen görevine devam ettiği hususları uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, müdür olan davalı ... ...’un bu görevinden azlini gerektirir haklı nedenin var olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 6102 sayılı TTK"nın 630/2. maddesi uyarınca her ortak, haklı nedenlerin varlığı halinde limited şirket yöneticilerinin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını mahkemeden talep edebilir. Anılan maddenin sonraki fıkrasında ise; yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesinin veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesinin haklı sebep olarak kabul olunacağı düzenlenmiştir. Bu durumda, davacının, öncelikle şirket müdürünün azli veya temsil yetkisinin sınırlandırılmasını gerektiren haklı sebeplerin varlığını ispat etmesi gerekmektedir. Oysa mahkemece, yazılı şekilde, anılan hususlar gözetilmeden ve davacı tarafından dayanılan deliller toplanmadan ve hiçbir gerekçe belirtilmeden sadece şirketin amacına uygun ve iyi yönetildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, dosya kapsamından, davalı şirketin 2015 yılı ticari defterlerinin tutulmadığı, davalı şirket müdürü ve davalı şirketin diğer ortaklarının, davalı şirket ile aynı işi yapan dava dışı ...Tic. Ltd. Şti.’ye 2015 yılında ortak oldukları, davalı şirketin faaliyet gösterdiği golf tesislerinin kira kontratlarının feshedilerek tesislerin ...Tic. Ltd. Şti. tarafından kiralandığı, daha sonra davalı şirketin malzemelerinin dava dışı ...Tic. Ltd. Şti. ve dava dışı birçok şirkete satıldığı ve satışa yönelik faturaların dosyaya ibraz edildiği, ayrıca davalı şirket aleyhine icra takipleri yapıldığı ve haciz işlemleri uygulandığı, şirket borçlarının özellikle ödenmediği, davalı şirketin 2015 yılı ticari defterleri tutulmadığı için bu hususların bilirkişi raporunda göz ardı edildiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla, mahkemece, davacı tarafından ileri sürülen iddiaların ispatlandığı ve davalı şirket müdürünün azli yönünden haklı sebeplerin oluştuğu gözetilerek, davalı şirket müdürünün haklı nedenle azline ve davalı şirkete kayyım atanmasına karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 04/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.