21. Hukuk Dairesi 2017/1517 E. , 2017/5902 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
K A R A R
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
A)Davacı İstemi :
Dava,eşinden 5434 sayılı Kanun kapsamında ölüm (dul) aylığı almakta olan davacıya, babasından dolayı 2926 sayılı Kanun kapsamında bağlanan ölüm aylığının iptaline dair Kurum işleminin iptali ile aylığın kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanması talep etmiştir.
B)Davalı Cevabı :
Davalı Kurum vekili, 2926 sayılı Yasa"ya tabi sigortalıların hak sahipleri çocuklarına aylık bağlanmasına ilişkin yasal şartların oluşması gerektiğini, davacının eşinden 5510 sayılı Yasa"nın 4/1-c maddesine tabi olarak dul aylığı aldığının tespit edilmesi nedeniyle babasından dolayı aldığı yetim aylığının yasal şartlarının oluşmaması nedeniyle aylığın iptal edildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve kararı :
Mahkemece gerekçesinde, bu tür ölüm sigortasından aylık tahsislerinde, ayrık durumlar dışında genel kural olarak hakkı doğuran olay tarihinde yürürlükte olan yasal mevzuatın uygulanması gerekmekte olup; buna göre, 2926 Sayılı Kanun gereğince sigortalı babanın yaşamını yitirdiği gün itibarıyla yürürlükteki 2926 sayılı Kanunun 27/1.-c maddesinde yer alan, herhangi bir ... kuruluşuna tabi bir işte çalışmayan veya buralardan aylık veya gelir almayan yaşları ne olursa olsun evli olmayan kız çocuklarına aylık verilir düzenlemesi gereği davacının eşi üzerinden ölüm aylığı almakta olduğu anlaşıldığından ... tarafından buna yönelik yetim aylığı iptal edilmesi işleminin yerinde olduğu sonucuna varılmıştır. 01.10.2008 günü yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun hükümleri kapsamında da aynı değerlendirme geçerli olmaktadır ve sonuç olarak eşi üzerinden ölüm aylığı almakta olan davacıya, hakkı doğuran olay tarihi itibarıyla yürürlükteki yasal mevzuat gereğince babası üzerinden 2926 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde ölüm aylığı tahsis edilemeyeceği gibi süreç içerisindeki yasal değişiklikler karşısında da çift aylığa hak kazanamayacağı gerekçesine dayandığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
D)İstinaf başvurusu :
Davacı vekili; davacının eşi ve babasından aylık almasını engelleyen yasal düzenlemenin bulunmadığını, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olmadığı gerekçesiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
E)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi :
Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusu; 2926 sayılı Yasa"nın davacının babasının ölüm tarihi olan 07.04.2003 tarihinde yürürlükte bulunan 27/1-c maddesinde, herhangi bir ... kuruluşuna tabi bir işte çalışmayan veya buralardan aylık veya gelir almayan yaşları ne olursa olsun evli olmayan kız çocuklarına aylık bağlanacağı düzenlenmiştir; davacının babasından önce ölen eşinden dolayı Emekli Sandığı Yasası kapsamında ölüm aylığı aldığı, buna göre hakkı doğuran olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 2926 sayılı Yasa"nın 27/1-c maddesine göre, davacıya babasından dolayı yetim aylığı bağlanamayacağı anlaşılmış, bu nedenle davanın reddine yönelik mahkeme kararının yerinde olduğu, gerekçesiyle esastan reddine karar vermiştir
F)Temyiz :
Davacı temyiz nedenleri :
Davacı vekili, davacının eşinden dolayı emekli sandığından ve babasından dolayıda 2926 sayılı kanun kapsamında ölüm aylığı aldığını, aylık almasını engelleyen yasal düzenlemenin bulunmadığını, ilk derece mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir
G) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe :
Dosya içindeki kayıt ve belgelerden; davacı eşinin emekli sandığına tabi yaşlılık aylığı almakta iken 17.08.1999 da öldüğü, davacıya eşinden ölüm (dul) aylığı bağlandığı, babasının 07.04.2003 tarihinde vefat ettiği, babasından dolayı 31.07.2003 de 2926 sayılı ... Bağ-Kur kanununa göre ölüm aylığı bağlandığı, Kurumun 08.03.2016 de 2013/26 sayılı genelge doğrultusunda gelir tespiti yaparak babasından dolayı aldığı ölüm (yetim) aylığını kestiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık, davacının eşinin ölümü nedeniyle 5434 sayılı Emekli Sandığı Yasası uyarınca aldığı ölüm aylığı yanında, 2926 sayılı Yasaya tabi olan anne veya babasının ölümü nedeniyle ayrıca ölüm aylığı alıp alamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan yasal mevzuata gelinçe;
4956 sayılı Yasa, 08.08.2001 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiş ve bu kez 1479 sayılı Yasanın 45/c maddesi "yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve bu Yasa ile diğer ... Yasaları kapsamında çalışmayan, bu yasalar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine %25"i," oranında aylık bağlanır şeklinde değiştirilmiştir.
Aynı Yasa ile 1479 sayılı Yasanın 46/2 maddesine, "Ancak, evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olan ödenir." hükmü getirilmiştir.
4956 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasaya eklenen Ek madde 3"e göre 2926 sayılı Yasa kapsamında olanlar bakımından 1479 sayılı Yasa hükümleri uygulanacaktır.
Kurumun bu yasal değişiklikler sırasında kız çocukları bakımından uygulamasına gelince; davalı Kurum, 4956 sayılı Yasa ile 08.08.2003 tarihinde yapılan değişiklikten sonra, 45/2. madde hükmünde yer alan " bu Yasa ile diğer ... Yasaları kapsamında çalışmayan, bu yasalar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine " aylık bağlanır" hükmünü dikkate alarak, 08.08. 2003 tarihinden sonra hak sahipleri yararına getirilen yasal düzenleme uyarınca bu tarihten önce ölen Bağ-Kur sigortalılarının kız çocuklarına da ölüm aylığı bağlamıştır. Kurum, farklı sigortalılık
kanunlarına göre bağlanan aylıklar söz konusu olduğundan 1479 sayılı Yasanın 46/2 maddesini hiçbir zaman uygulamamıştır. Zira, 1479 Yasanın 46/2. maddesi aynı yasa kapsamında hem ana veya baba ile kocadan hak edilen aylıklardan fazla olanın bağlanacağını ifade etmektedir.
... Kurumu 2011/58 sayılı genelgesinin 90. sayfasında yer alan örnek:3 te, "5434 sayılı Yasaya göre eşten ve 1479 sayılı Yasaya göre babadan 5510 sayılı Yasanın 4/1-a maddesinden aynı anda ölüm aylığı alınabileceğini, Aynı genelgenin 99. sayfasında, "eşten 506, anneden 5434, ve babadan 1479 sayılı yasalar kapsamında her üç aylığın tam olarak bağlanabileceğini örnek göstermiştir.
Davalı Kurum, yeni bir yasal düzenleme olmadığı halde 2013/ 26 sayılı Genelgesiyle farklı uygulamaya başlamış, 1479 sayılı Yasa ile ilgili olarak, 01.10.1972-03.10.2000 ve 08.08.2001-01.08.2003 dönemleri içerisinde ölen sigortalılar yönünden, sigortalının geçimini sağlayacak bir geliri bulunmama koşulu varsa aylık bağlanacağını kabul etmiştir. Genelge, 04.10.2000-07.08.2001 ve 08.08.2003-01.10.2008 döneminde ölen sigortalılar bakımından da, "1479 sayılı Kanun ve diğer ... kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamında kendi çalışmalarından dolayı gelir ve aylık almayan" kız çocuklarına aylık bağlanacağını düzenlemiştir.
Davalı Kurum, 04.10.2000-01.08.2001 ve 07.08.2003-01.10.2008 döneminde ölen Bağ-Kur sigortalılarının kız çocuklarına aylık bağlamış ve daha önce bağlanan aylıklara, ölen eşlerinden dolayı 5434 veya 506 sayılı Yasalardan bağlanan ölüm aylığının engel olmadığını kabul etmiştir. Kız çocuklarına dönemlerde ölen ana veya babalarından dolayı 1479 sayılı Yasa kapsımında bağlanan aylıklar için iptal işlemi yapılmamıştır.
Davalı Kurum, diğer aylıklara dokunmazken, 01.10.1972-03.10.2000 ve 08.08.2001-01.08.2003 döneminde ölen sigortalıların hak sahibi kız çocuklarına sonraki lehe olan yasal düzenlemeler gereğince bağladığı ölüm aylıklarını, diğer ... kanunlarına göre eşlerinden bağlanan ölüm aylıklarını gelir testine tabi tutmuştur. Kurum, geçimini sağlayacak gelirleri bulunduğu gerekçesiyle bağlanan aylıkları iptal etmiş ve ödenen aylıklar nedeniyle borç tahakkuk ettirmiştir.
Son olarak, ... Emeklilik İşlemleri Genel Müdürlüğü 02.09.2017 gün ve 333-03003-E-5040387 tarihle "Genel Yazı" ile, 01.10.1972-03.10.2000 ve 08.08.2001- 01.08.2003 dönemlerinde ölenlerin kız çocuklarına gelir testi yapılmadan, kendi sigortalılıkları veya kendi sigortalılıkları nedeniyle bağlanan gelir ve aylık almamaları halinde ölüm aylıklarının bağlanmasına Yönetim Kurulunca karar verildiğini bildirmiştir.
Gerçekten, davalı Kurum bu son işlemi ile kız çocuklarına bağladığı aylıkları, 1479 sayılı Yasaya aykırı olarak kestiğini veya bağlamadığını kabul etmiştir. Ancak ... kestiği aylıkları yönetim Kurulu Kararı uyarınca 2017 Ekim ayından itibaren yeniden bağlamasına karşın, daha önce ödediği aylıkları borç kaydetmiş ve tahsil ettiği aylıkları da iade etmemiştir.
Davanın reddine karar veren mahkemeler, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi Kararlarına dayalı olarak 1479 sayılı Yasanın 4956 sayılı Yasa ile değişik 46/2 maddesine göre hem kocadan hem ana veya babadan aylığı hak kazanılması durumunda fazla ödeneceği gerekçesine dayanmaktadır. Bu değerlendirme, ... hukukunun genel yapısının gözden kaçırmaktadır. 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce, Sosyal Sigortalar Kurumu, Bağ-Kur ve T.C. Emekli Sandığı ayrı ayrı tüzel kişiliğe sahip ayrı ayrı yasalara göre sosyal güvence sağlayan Kurumlardır. Her bir Yasa kendi sigortalıları açısından hüküm ifade eder. Açıkça atıf yapılmadıkça diğer yasa hükümleri dikkate alınamaz. Zira 45/3. maddedeki "1479 sayılı Kanun ve diğer ... kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamında çalışmalarından dolayı gelir ve aylık almayan" kız çocuklarına aylık bağlanacağı ifadesi bu niteliktedir. Bu ifade dahi kız çocuklarının, diğer ... kurumlarından kendi çalışmaları dışında (kocalarından- çocuklarından) aylık almalarını 1479 sayılı Yasaya tabi ana veya babadan ölüm aylığı bağlanmasına engel olarak kabul etmemektir. Özetle, 1479 sayılı Yasanın 46/2. maddesi hükmü sadece 1479 sayılı Yasaya göre hem kocadan hem ana veya babadan ölüm aylığına hak kazanılması halinde uygulanabilir. Öteyandan, 5510 sayılı Yasanın geçici 1. maddesine göre, ölüm aylıklarının bağlanmasında vs..yürürlükten kalkan 1479, 506, 2926, 2925 sayılı Yasa hükümleri uygulanacağından, 5510 sayılı Yasanın 54. maddesinin de somut uyuşmazlıkta uygulama yeri yoktur.
Sigortalılık hakkı veya sigortalılıktan kaynaklanan yaşlılık aylığı hakkı veya ölüm aylığı hakkı, asla tamamen hakdüşürücü süreye tabi olmadığı gibi zamanaşımına da uğramaz. 1479 sayılı Yasanın 43. maddesine göre ölüm aylıklarının beş yıl geçtikten sonra talep edilmesi halinde talep tarihinden itibaren ölüm aylığının bağlanması gerekmektedir. T.C. Anayasasının 10. maddesine göre "Herkes ...kanun önünde eşittir. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorundadırlar" 1479 sayılı Yasanın 4956 sayılı Yasa ile değişik 45/c maddesinde yer alan, " yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve bu Yasa ile diğer ... Yasaları kapsamında çalışmayan, bu yasalar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine %25"i," oranında aylık bağlanır" hükmü yasanın yürürlük tarihinden ölen sigortalıların kız çocukları için de uygulanmalıdır. Çeşitli yasal değişiklikler nedeniyle hak sahipleri açısından ölüm tarihlerine göre dört ayrı dönemin ikisi yönünden aylık bağlanması diğer iki dönem yönünden aylık bağlanmaması gerektiği yönündeki yorum açıkça T.C. Anayasasında yer alan eşitlik kuralına aykırı olduğu gibi genel hukuk ilkelerine de aykırıdır.
Kurumun, yukarıda sözü edilen genel yazı ile hak sahiplerine sonraki bir tarihte aylık bağlaması uyuşmazlığı sona erdirmemektedir.
Öte yandan, malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortasına ilişkin bazı geçiş hükümlerini düzenleyen 5510 sayılı Yasanın geçici 1. maddesinin 2. bendine göre, 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı, 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı kanunlara göre bağlanan veya hak kazanan; aylık, gelir ve diğer ödenekler ile 8/2/2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre ödenmekte olan ek ödemenin verilmesine devam edilir. Bu gelir ve aylıkların durum değişikliği nedeniyle artırılması, azaltılması, kesilmesi veya yeniden bağlanmasında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ilgili kanun hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmiştir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASI gerekmiştir.
H)SONUÇ :
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca (KALDIRILMASINA), ilk derece mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle (BOZULMASINA), dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 10.07.2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.