Esas No: 2008/2481
Karar No: 2008/2334
Karar Tarihi: 27.05.2008
Kadastro Tutanaklarının Kesinleşmesi - Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2008/2481 Esas 2008/2334 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesi hükmüne dayalı kesinleşen kadastroya karşı açılmıştır. Kadastro tesbitleri 9.2.1973 tarihinde kesinleşmiştir ve yasada belirtilen 10 yıllık hak düşürücü süre 31.1.2007 tarihinde dolmuştur. Söz konusu süre, zamanaşımı süresi değil kamuya ilişkin istek olmasa bile yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gereken süre niteliğindedir. Uyuşmazlık konusu olan kararın Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına varıldığı takdirde yerel mahkeme konuyu Anayasa Mahkemesine götürmelidir. Ancak somut olayda böyle bir gereksinim duyulmamıştır ve yerel mahkemenin verdiği kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Kararda, eşitlik ilkesinin uygulanmasında gerçek ya da tüzel kişiler arasında ayrıcalık bulunmaması gerektiği vurgulanmaktadır. Kanun maddeleri: 3402 S. Kadastro Kanunu [Madde 12], 3402 S. Kadastro Kanunu [Madde 13].
7. Hukuk Dairesi 2008/2481 E., 2008/2334 K.
7. Hukuk Dairesi 2008/2481 E., 2008/2334 K.
- KADASTRO TUTANAKLARININ KESİNLEŞMESİ
- 3402 S. KADASTRO KANUNU [ Madde 12 ]
- 3402 S. KADASTRO KANUNU [ Madde 13 ]
"İçtihat Metni"
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi davacılar tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü:
İddia ve savunmaya, mahkemece toplanıp değerlendirilen deliller ile duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre davanın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesi hükmüne dayalı kesinleşen kadastroya karşı açılan dava niteliğinde olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Gerçekten dava ve temyize konu 215, 243, 850, 1431 ve 1428 parsel sayılı taşınmazların kadastro tesbitlerinin kesinleştiği 9.2.1973 günü ile davanın açıldığı 31.1.2007 günleri arasında davanın dayanağını oluşturan 3402 sayılı Kadastro Kanunun 12/3 maddesi hükmünde sözü edilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşılmaktadır.
Söz edilen süre zamanaşımı süresi olmayıp kamu düzenine ilişkin istek olmasa bile yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi zorunlu süre niteliğindedir.
Anılan sürenin zamanaşımı süresi olmadığı dikkate alındığında usulün 187 maddesi hükmünde sözü edilen ilk itirazlardan olmadığı da kuşkusuzdur.
Kural olarak öğretide ve yerleşik Yargıtay uygulamasında kararlılık kazanan görüşlere göre bir uyuşmazlığın çözümü için açılan davada davanın dayanağını oluşturan açık bir söyleyişle hukuki sebebin yerel mahkemece yorumlanıp uygulanması sırasında Anayasaya aykırı olduğu kanısına varıldığı takdirde yerel mahkemenin bu konudaki uyuşmazlığı Anayasa Mahkemesine götürmesi gerekir. Anayasa Mahkemesinin yasada belirtilen süre içerisinde bu konuda hüküm vermemesi halinde aynı doğrultudaki uyuşmazlığın yerel mahkemenin kendi kanısına göre çözümleyeceği de kuşkusuzdur.
Somut olayda yerel mahkeme bu doğrultuda herhangi bir gereksinme duymamıştır. Gerçekten sözü edilen sürenin niteliği, içeriği ve kapsamı ile Kadastro Kanununun tasfiye kanunu niteliğinde olduğu, dikkate alındığında yerel mahkemenin vardığı sonuçta bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Anayasada tanımlaması bulunan eşitlik ilkesinin uygulanmasında gerçek yada tüzel kişiler arasında bir ayrıcalık bulunmamaktadır. Aksinin kabulü hukukun temel kurallarına aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle davacıların yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 27.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.