4. Ceza Dairesi 2016/14394 E. , 2020/13019 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Şantaj
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1-TCK’nın 107/1. maddesinde düzenlenen şantaj suçunun maddi unsuru, sanığın yapmaya hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağından veya yapmayacağından söz ederek, bu durumları mağdur üzerinde baskı aracı olarak kullanıp mağduru kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlamaktır.
Somut olayda, sanığın, katılanı birden fazla defa aradığı, katılan tarafından dosyaya sunulan ses kayıtlarına yansıyan taraflar arasında geçen telefon görüşmesinde, sanığın katılan ile görüşmek istediğini, katılanı sevdiğini, katılanın gel demesi halinde geleceğini beyan etmesi, bu görüşmede sanığın katılanı herhangi bir menfaat sağlamak amacıyla kendisiyle görüşmeye zorladığına dair bir sözlün bulunmadığının anlaşılması karşısında, eylemin cinsel taciz suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin yerinde görülmeyen gerekçe ile sanık hakkında şantaj suçundan hüküm kurulması,
2-Şantaj suçundan uygulama yapılırken, sanığa ek savunma hakkı verilmeden, iddianamede gösterilmeyen TCK"nın 107/1. maddesinin uygulanması suretiyle CMK"nın 226/2. maddesine aykırı davranılması,
3-Sanık hakkında hükmedilen adli para cezasının taksitlendirilmesine karar verilirken TCK"nın 52/4. maddesine aykırı olarak taksit aralıklarının belirlenmemesi,
4-Sanık hakkında verilen hapis cezası adli para cezasına çevrilirken hükümde yasal dayanak olan TCK"nın 52/2. maddesinin gösterilmemesi,
5-Bozma kararına uyulması ve sanığın eyleminin TCK"nın 105/1. maddesinde düzenlenen cinsel taciz suçunu oluşturduğunun kabul edilmesi halinde,
17.10.2019 gün ve 7188 sayılı Kanun"un 24. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nın 251. maddesinde Basit Yargılama Usulü düzenlenmiştir.
Ancak bu düzenlemenin uygulanmasıyla ilgili olarak, 7188 sayılı Kanun"un 31. maddesiyle, 5271 sayılı CMK"ya geçici 5.maddesinin (d) bendinde; "01.01.2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz" hükmü getirilmiştir.
Konuyu somut norm denetimi yoluyla inceleyen Anayasa Mahkemesinin (25.06.2020, 2020/16, 2020/33; R.G. 19.08.2020, Sayı:31218), sözü geçen geçici 5/d maddesindeki hükmünün, "kovuşturma evresine geçilmiş" ibaresinin aynı bentte yer alan, "basit yargılama usulü" yönünden Anayasa"nın 38. maddesine aykırı görerek iptaline karar vermiştir.
Anayasa Mahkemesi kararında, hükme bağlanmış dosyalarla ilgili iptale karar verilmemiş ise de, 5271 sayılı Kanun"un 2/1-(f) maddesince hükme bağlanmış dosyalarla ilgili olarak kovuşturma evresinin kesinleşmeye kadar devam etmesi ve aynı Yasanın 251/3. maddesi gereği mahkumiyet hükmü verildiği takdirde sonuç cezadan dörtte bir indirim öngörülmesi, bu durumunda temyiz incelemesi devam eden dosyalar bakımından lehe düzenleme getirmesi karşısında,
Anayasa Mahkemesinin iptal kararında; sanık lehine getirilen, yeni düzenlemenin, geçici maddesiyle "kovuşturma evresine geçilmiş" dosyalar bakımından uygulanması gerektiğine işaret edildiğinden, temyiz incelemesi yapılan ve 5271 sayılı CMK"nın 251/1 maddesi kapsamına giren suçlar yönünden; Anayasa"nın 38. maddesi ile 5237 sayılı TCK"nın 7 ve 5271 sayılı CMK"nın 251 vd. maddeleri gereğince yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 21.10.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.