11. Hukuk Dairesi 2016/12791 E. , 2018/4197 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 10. Sulh Hukuk Mahkemesi’nce verilen 22/04/2016 tarih ve 2015/245-2016/774 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 06.03.2018 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında 29.12.1991 tarihinde 31.12.1999 tarihine kadar geçerli olmak üzere ticari işletme sözleşmesi yapıldığını, daha sonra bu sözleşmenin 31.12.2009 tarihine kadar uzatıldığını, sözleşme uyarınca davalının sözleşme devam ettiği sürece cirosunun aylık %6’sını işletme bedeli olarak müvekkiline ödemesinin kararlaştırıldığını, sözleşmenin uygulaması devam ederken davalı şirketin başvurusu üzerine ... 24. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 19.07.2001 tarih ve 2001/536 Esas sayılı kararı ile sözleşmede %6 olarak belirlenmiş olan ciro payının tedbiren %3’e düşürüldüğünü, davalının tedbir kararının verildiği 19.07.2001 tarihinden itibaren tedbir kararı kaldırılıncaya kadar yapılan cironun %6’sı yerine %3’ünü ödediğini, tedbirin kaldırılmasına ilişkin kararın Yargıtay 6. HD’nin 26.02.2013 tarih ve 2013/ 2612 E, 2013/3197 K sayılı ilamı ile kesinleştiğini, davalı şirketin 2009 yılı için %6 yerine %3 ciro payını (kira alacağı karşılığı) 1.321.374,41 TL olarak ödediğini, tedbir kararının kaldırılmasından sonra ödenmeyen 1.321.374,41 TL’nin ödenmesi için davalı hakkında takibe geçildiğini, bu takipte 29.12.1991 tarihli işletme sözleşmesinin 6. m. uyarınca temerrüt tarihinden itibaren ilk ay için %20 takip eden aylar için %10 gecikme cezası toplamı 666.175,02 TL’nin tahsilinin de talep edildiğini, 01.01.2010 tarihinden itiberen 6.987.081,67 TL’ne ulaşan reeskont-avans faizi ile sözleşmenin 5. m. gereğince enflasyon oranlarına ve asgari ciro hesaplamasına göre hesaplanan asgari ciro hesaplamasından ortaya çıkan 9.985.591,84 TL’nin de talep edildiğini ve toplam alacağın 18.870.22,94 TL olduğunu, davalının haksız itirazı ile takibi durdurduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamını ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, takip tarihi itibariyle alacağın ödenmesi bakımından verilen tedbir kararı devam ettiğinden talepte bulunulamayacağını, müvekkili şirket hakkında 27.04.2007 tarihinde iflas kararı verildiğini, BK’nun 370. maddesi (BK 290.m) uyarınca iflasın açıldığı anda kira sözleşmesinin kendiliğinden sona erdiğini, bu tarihten itibaren iflas masası ile devam eden kira
ilişkisi gerçekleşen ciro üzerinden %3 kira ödenmesi şeklinde zımni ve yazılı olmayan bir anlaşmaya dönüştüğünü, iflas kararının kaldırılması üzerine 07.12.2009 tarihinde taraflar arasında tamamen yeni bir kira sözleşmesi yapıldığını, bir alacak için gecikme faizi ve cezası talep edilebilmesi için belirli bir vadenin, temerrüdün, alacağın muaccel olmasının gerektiğini, tedbir kararı mevcut iken temerrüt ve muacceliyet şartlarının gerçekleşmediğini, 6101 sayılı Yasa"nın 7. m. uyarınca TBK"nın kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76, faize ilişkin 88, temerrüt faizine ilişkin 120 ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138. maddelerinin görülmekte olan davalarda da uygulanacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kısmen kabulü ile davalının itirazının kısmen iptaline, 1.321.374,41 TL %3 ciro farkı payı, 9.984.400,00 TL asgari ciro payı, cezai şartın davalı tarafça ödenmesinin, diğer dosyalarda hesaplanan cezai şartlar ile birlikte değerlendirildiğinde işletmenin olağan giderleri dışında ciddi boyutlarda bir mali yük oluşturacağı, işletmeyi sıkıntıya düşüreceği olasılığı doğrultusunda ve şirketin son aldığı iflas ertelemesi de dikkate alınarak takdiren 3/4 oranında bir indirim ile 162.641.80 TL cezai şart, 6.628.823,32 TL işlemiş reeskont faizi alacağının KDV"si ile birlikte ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren TC ... Bankası tarafından uygulanan kademeli reeskont faizi uygulanarak takibin devamına, bakiye talebin reddine, kabul edilen asıl alacağın %20"si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Taraflar arasında 29/12/1991 tarihinde, 31/12/1999 tarihine kadar geçerli olmak üzere ticari işletme sözleşmesi yapıldığı, daha sonra bu sözleşmenin 31/12/2009 tarihine kadar uzatıldığı, sözleşme uyarınca davalının sözleşme devam ettiği sürece cirosunun aylık %6"sını davacıya ödemesinin kararlaştırıldığı, gününde ödeme yapılmaması durumunda ilk ay için %20, takip eden aylar için %10 gecikme cezasının ödeneceğinin hükme bağlandığı, davalı tarafından açılan uyarlama davasında ... 24. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 19/07/2001 tarihli kararı ile sözleşmede %6 olarak belirlenmiş olan ciro payının tedbiren %3"e düşürüldüğü, davalının tedbir kararının verildiği tarihten itibaren tedbir kararı kaldırılıncaya kadar yapılan cironun %6"sı yerine %3"ünü ödediği, 2009 yılı için eksik ödenen cironun %3"ü oranındaki kira bedelleri ile yine bu dönem için gecikme cezasının tahsili için icra takibine girişildiği, davanın işbu icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki sözleşme hükümleri nazara alındığında uyuşmazlığa hasılat kirasına ilişkin kanun maddelerinin uygulanacağı anlaşılmakta olup, 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 290. maddesinde "Müstecirin iflası halinde icare, iflasın açılmasıyla beraber nihayet bulur. Şu kadarki, işletmekte olan kira ve defterin ihtiva ettiği eşya için kafi teminat verildiği takdirde mucir, icar senesinin hitamına kadar akdi idame ile mükelleftir." hükmü düzenlenmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 370. maddesinde de benzer şekilde "Kiracının iflası hâlinde sözleşme, iflasın açıldığı anda, kendiliğinden sona erer. Ancak, kiraya veren, işlemekte olan kira ve tutanağa geçirilen eşya için yeterli güvence verildiği takdirde, sözleşmeyi kira yılının sonuna kadar sürdürmekle yükümlüdür." hükmüne yer verilmiştir. Davalı şirketin 27/04/2007 tarihinde iflasına karar verilmiş, 21/10/2009 tarihli karar ile de iflasın kaldırılmasına hükmedilmiştir. Davalı şirketin iflasına karar verilmekle zikredilen kanun hükmü gereği taraflar arasındaki sözleşme sona ermiş olup, iflasın kaldırılmasıyla sona eren sözleşme canlanmaz. Davaya konu icra takibinde 2009 yılı için eksik ödenen cironun %3"ü oranındaki kira bedelleri ile yine bu dönem için gecikme cezasının tahsili istendiği de nazara alındığında 27/04/2007 iflas tarihi itibariyle sözleşme kendiliğinden sona erdiğinden, sözleşmeye dayalı icra takibinin yapılması doğru olmamıştır. Bu husus kanun hükmü gereği olup davalı şirketin iflası kaldırıldığına ve iflas idaresinin herhangi bir yetkisi kalmadığına göre, mahkemenin, davalının ticari faaliyetlerini sürdürmesi için kullanılan mağazanın o tarihte
ödenmeyen kira farkının sözleşmenin kendiliğinden sona erdiğinden bahisle istenemeyeceğini iddia etmenin hakkın kötüye kullanımı yasağına tabi olduğu gerekçesi de yerinde görülmemiştir. Bu suretle, mahkemece taraflar arasındaki sözleşmenin davalı şirketin iflasına karar verilmekle sona erdiği, dava konusu edilen dönem de nazara alındığında sözleşmeye dayalı eksik ödenen cironun %3"ü oranındaki kira bedelleri ile gecikme cezası taleplerinin icra takibine konu edilemeyeceği kabul edilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bu nedenle kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte yazılı nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, takdir olunan 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 31/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.