Esas No: 2019/466
Karar No: 2019/556
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2019/466 Esas 2019/556 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019 / 466 KARAR NO : 2019 / 556 KARAR TR : 30.9.2019 |
ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. |
K A R A R
Davacılar : I-S. T. Mirasçıları
Ş.(T.) B. ve diğ.
Vekili : Av. E. E.
Davalı : Karayolları Genel Müdürlüğü
Vekili : Av. K. Ş.
O L A Y : Davacılar vekili dilekçesinde; müvekkillerinden Ş.Y.’ın sevk ve idaresinde bulunan 21 ... 417 plakalı şahsi aracı ile 19.12.2010 tarihinde Elazığ’dan /Ergani -Diyarbakır yönünde seyir halinde iken, yolun 58. Km.sinde dereye yuvarlandığını, aynı araçta bulunan muris Ş. T.’in vefat ettiğini, Ş.Y.’ın kendisi ile birlikte eşi N. Y.’ın ise yaralandığını, kaza sonrasında olay yerine Jandarma ve trafik ekiplerinin geldiğini, yaralananların Hastanede tedavi altına alındığını, kazaya bağlı olarak her ikisinin ve özellikle N. Y.’ın ağır şekilde yaralandığını, bu yaralanmaya bağlı olarak müvekkillerinin vücudunun değişik yerlerinde sabit eser meydana geldiğini, beden ve vücut tamlığının ağır şekilde zarar gördüğünü, iş ve güç kaybına uğradıklarını, daha önce de aynı noktada kaza olmasına rağmen ezilen bariyerlerin bakım ve tamirinin yapılmadığını, bu bariyerlerin zamanında tamir edilmesi halinde kazanın daha hafif atlatılabileceğini, bu nedenle davalı idarenin bariyerlerin gerekli bakım ve onarımını yapmamış olmasından dolayı kusuru olduğunu ifade ederek; uğranıldığı iddia edilen toplam 30.000,00.-TL maddi ve 105.000,00.-TL manevi zararın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.
ELAZIĞ 1.İDARE MAHKEMESİ: 26.7.2011 gün ve E:2011/780, K:2011/966 sayı ile, “(…) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 6099 sayılı Yasanın 14 üncü maddesiyle değişik 110 uncu maddesinde; "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." kuralına yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; 19.12.2010 tarihinde meydana gelen ve Ş. T."nin ölümü ile N.Y. ve. Ş.Y. yaralanmalarıyla neticelenen trafik kazasının meydana gelmesinde davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu nedeniyle uğranıldığı iddia edilen toplam 30.000,00.-TL maddi ve 105.000,00.-TL manevi zararın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmakta olup, 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinde 6099 sayılı Yasanın 14 üncü maddesiyle yapılan değişiklik ile, işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları da dâhil olmak üzere, bu Kanunda Karayolları Genel Müdürlüğü"ne verilen görev ve yetkilerden doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği belirtildiğinden, 2918 sayılı Kanunda Karayolları Genel Müdürlüğü"ne verilen görev ve yetkilerden doğan sorumluluk davası niteliğinde bulunan iş bu davanın görüm ve çözümünde Adli Yargının görevli olduğu ve işin esasının Mahkememizce incelenme olanağının bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; 2577 sayılı Yasa"nın 15.maddesinin 1/a bendi uyarınca davanın GÖREV YÖNÜNDEN REDDİNE …” karar vermiş, temyiz yoluna başvurulması üzerine Danıştay Sekizinci Dairesi:4.11.2011 gün ve E:2011/8338, K:2011/5372 sayı ile, davalı idarenin temyiz itirazının incelenmeksizin reddine karar vermiş ve görevsizlik kararı kesinleşmiştir.
Davacılar vekili bu kez, aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.
Maden Asliye Hukuk Mahkemesi: 20.5.2015 gün ve E:2012/2, K:2015/133 sayı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar vermiş, temyiz yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 17.Hukuk Dairesi: 5.11.2018 gün ve E:2015/18619, K:2018/10094 sayı ile, “(…)1-Dava, davalı idare aleyhine bakımından sorumlu olduğu bariyerlerin bakımındaki eksiklik nedeniyle, bakım ve yapım hususunda trafik düzenini ve güvenliğini sağlama sorumluluğuna (hizmet kusuruna) dayanılarak açılan tazminat istemine ilişkindir.
Yargı yolu kavramı, bir hukuk sisteminde, herhangi bir davaya o hukuk sistemine dâhil yargı mercilerinden hangisinde bakılacağını ifade eder. Uyuşmazlığa hangi yargı kolunda bakılacağı hususu, davanın genel şartlarından olup mahkemece re"sen dikkate alınması gerekir.
Bir kamu hizmeti görmekle yükümlü davalı idareye 2918 sayılı KTK.nın 7/a maddesinde; karayollarında mal ve can güvenliği yönünden gerekli işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırma görevleri verilmiş bulunmaktadır. Bu görevin 2918 sayılı Yasada verilmiş olması bunun ihlali nedeniyle oluşacak zarardan dolayı idarenin Özel Hukuk hükümlerine tabi olacağı sonucunu doğurmaz. Hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar yönünden idare aleyhine tam yargı davasının idari yargı yerinde açılması gereklidir. Esasen 2918 sayılı Yasanın hukuki sorumluluğa ilişkin 85. vd. maddelerinde araç işletenin sorumluluğu bu yasa kapsamı dışında tutulmuştur.
2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi"nin Kuruluşu ve İşleyişi Hakkında Kanun"un 19. maddesinde "Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi"ne başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesi"nin karar vermesine değin erteler. Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesi"ne gönderilir" düzenlemesi yer almaktadır.
Dava dilekçesindeki ifadeye göre, aynı konuda, Elazığ 1. İdare Mahkemesi"ne açılan 2011/780 E-2011/966 K sayılı davada adli yargı yolunun görevli olduğu gerekçesi ile davanın görev yönünden reddine karar verildiği, bu kararın Danıştay 8. Dairesi"nin 2011/8338 E-2011/5372 K sayılı ilamı ile onandığı bildirilmiş olmakla birlikte, idari yargıdaki dava ve sonucu ile ilgili mahkemece herhangi bir araştırma yapılmadan eksik inceleme ile işin esası hakkında karar verildiği görülmektedir.
Bu durumda yukarıdaki açıklamalar ışığında mahkemece yapılması gereken iş, öncelikli olarak dava konusu olay hakkında Elazığ 1. İdare Mahkemesi"nin 2011/780 E-2011/966 K sayılı dosyasında görülüp sonuçlandırılan dava sonunda verilen görevsizlik kararının kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması; eğer idari yargıda verilip kesinleşmiş görevsizlik kararı mevcut ise eldeki uyuşmazlık yönünden idari yargı yolunun görevli olduğu gözetilerek, derdest bulunan dava dosyasındaki yargılamayı durdurmak suretiyle (UMK m. 19/1), dosyayı kül halinde yargı yolu uyuşmazlığının çözümlenmesi açısından Uyuşmazlık Mahkemesi"ne göndermek, bu mahkemece verilecek kararı bekleyerek sonucuna göre karar vermek; şayet idari yargıda verilen karar kesinleşmemiş ise, bu kez de HMK"nın 114/b maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK"nın 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
Bozma ilamının kapsam ve şekline göre, taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA…” karar vermiştir.
MADEN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 20.6.2019 gün ve E:2019/5 sayı ile, “(…) GD
1-) Davanın İdari yargının görev alanına girdiği sonucuna varıldığından, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi"ne gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesi"nce karar verilinceye kadar ertelenmesine…” karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN"ın katılımlarıyla yapılan 30.9.2019 günlü toplantısında:
I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Asliye Hukuk Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen durumun aksine, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası temin edilmeden Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulduğu görülmekte ise de; uyuşmazlığı çözmeye yeterli bilgi ve belgeler ile idari yargı kararının kesinleşme durumunu gösteren belgenin dosyada bulunduğu; sonuçta usule ilişkin başka bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, karayolunda seyir halindeyken meydana gelen trafik kazası nedeniyle oluştuğu ileri sürülen zararın, davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığından bahisle tazmin edilmesi istemiyle açılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; aynı Kanunun, “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “ Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:
a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,
b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,
c) (Mülga: 17/10/1996 - 4199/47 md.)
d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,
e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,
f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,
g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,
h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,
i) (Mülga: 3/5/2006 – 5495/4 md.)
j) (Değişik: 17/10/1996 - 4199/5 md.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,
k) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır.
(Son fıkra Mülga : 28/3/1985 - 3176/16 md.)” hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; 19.12.2010 tarihinde meydana gelen ve Ş.T."in ölümü ile N. Y. ve Ş.Y.’ın yaralanmalarıyla sonuçlanan trafik kazasının meydana gelmesinde; ezilen bariyerlerin bakım ve tamirini yapmayan davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle, toplam 30.000,00.-TL maddi ve 105.000,00.-TL manevi zararın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.
2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)
Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.
Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Maden Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.6.2019 gün ve E:2019/5 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Maden Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.6.2019 gün ve E:2019/5 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 30.9.2019 gününde Üye Ahmet ARSLAN"ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye
Hicabi Şükrü Mehmet Birol
DURSUN BOZER AKSU SONER
Üye Üye Üye
Aydemir Nurdane Ahmet
TUNÇ TOPUZ ARSLAN
KARŞI OY
İdarenin kendi kuruluş kanununda belirlenen ve 2918 sayılı Kanun"da tekrarlanan görevlerinden, yani; yol yapım, bakım, işletme, trafik güvenliğini sağlama şeklinde yürütülen kamu hizmetlerinden kaynaklanan hukuki sorumluluğunun idare hukuku ilke ve kurallarına göre belirlenmesi; uyuşmazlığın, özel hukuktaki araç işletenin hukuki sorumluluğundan değil, davalı idare tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanması karşısında uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyorum.30.9.2019
ÜYE
Ahmet ARSLAN