Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/14691
Karar No: 2018/12359
Karar Tarihi: 13.09.2018

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/14691 Esas 2018/12359 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/14691 E.  ,  2018/12359 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil- ......... davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;


    -KARAR-

    Dava, ...... ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa ......... isteğine ilişkindir.
    Davacı, annesi ...’ın ......lılığı ve ...... bilmemesinden faydalanan ( kandıran )......... ayrı kardeşi davalı ...’nin, ......’den aldığı vekaletnameyi kullanarak dava konusu 141 ada 25 parsel sayılı taşınmazı muvazaalı olarak diğer davalı ...’a devrettiğini, temlikin zararlandırma kastı ile yapıldığını ve vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, davalı ...’un durumu bildiğini, öte yandan ...’ın vekaletname ve satış tarihinde işlem yapma .........nin bulunmadığını ileri sürerek, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile ... adına tescilini, mümkün olmazsa bedelin tazminini istemiştir.
    Davalı ..., davacı ...’nın dava açma .........nin bulunmadığını, ......’ye vasi tayin edilmeden dava açılmasının hukuken mümkün olmadığını, öte yandan satışın ......’nin iradesine uygun yapıldığını, satış bedeli olan 50.000,00 TL’nin ......’nin banka hesabına yatırıldığını bildirip davanın reddini savunmuştur.
    Diğer davalı, davaya cevap vermemiş, duruşmaları da takip etmemiştir.


    Mahkemece, vekaletname ve temlik tarihinde ...’ın fiil ......... olmadığının ......... ... Şube Müdürlüğü’nün 19.02.2015 tarihli ... Uzmanı raporuyla saptandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 141 ada 25 parsel sayılı taşınmaz ( 3.660 m2’lik –......... ) ... adına kayıtlı iken, ......’nin 21.06.2006 tarihli vekaletname ile vekil kıldığı davalı ... tarafından 17.07.2007 tarihinde diğer davalı ...’a satış suretiyle temlik ettiği, eldeki davanın ...’ın oğlu ... tarafından 12.11.2007 tarihinde açıldığı, öte yandan ... tarafından 16.10.2007 tarihinde ...’ın kısıtlanması talebiyle açılan ... Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 21.05.2008 tarih ve 2007/1071 E 2008/505 K sayılı davası ile ...’ın TMK’nun 405. maddesi uyarınca kısıtlanmasına ve ...’ın vasi olarak atanmasına karar verildiği, aynı dosya üzerinden 19.11.2008 tarihli ek karar ile eldeki dava yönünden vasiye husumet izni verildiği anlaşılmaktadır.
    Her ne kadar davacı ...’ın dava açarken 6100 sayılı HMK’nun 114/1-d fıkrasına aykırı olarak dava ......... bulunmasa da, yargılama sırasında ...’ın kısıtlanarak ...’ın kendisine vasi olarak atandığı ve husumet izni de verildiği, başlangıçtaki dava şartı noksanlığının sonradan giderildiği gözetildiğinde HMK’nun 115/3. fıkrası uyarınca davanın usulden reddedilemeyeceği açıktır.
    Ne var ki, ...’ın davayı açtığı sırada davacı vekiline kendi adına vekaletname verdiği, ... vasisi sıfatıyla verdiği bir vekaletnamenin dosya arasında bulunmadığı tespit edilmiştir. HMK’nun 77. maddesi uyarınca, öncelikle vasi ...’ın davacı vekiline bu sıfat ile verdiği vekaletnamenin ilgilisinden temin edilerek dosya arasına alınması gerekmektedir. Bu eksiklik giderildikten sonra;
    Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme ...... (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme .........nden söz edilemez. Nitekim 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) “fiil .........ne sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” biçimindeki 9. Maddesi, şahsın hak elde edebilmesini, borç (yükümlülük) altına girebilmesini, fiil .........ne bağlanmış, 10. maddesi de, fiil .........nin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ...... (reşit) olmayı kabul ederek “ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ...... kişinin fiil ......... vardır.” hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü” eylem ve işlev ......... olarak da tarif edilerek, aynı yasanın 13. maddesinde “......ının küçüklüğü yüzünden veya ...... ......lığı, ...... zayıflığı, ...... yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, TMK"nın 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından, karşı tarafın iyiniyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. Bu ilke 11.6.1941 tarih 4/21 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da aynen benimsenmiştir.


    Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında; bir kimsenin .........nin tespitinin şahıs ve malvarlığı hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar.
    Bu durumda, tarafların gösterdikleri, tüm delillerin toplanılması tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, ...... gözlem (müşahede) kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 282. maddesinde belirtildiği gibi bilirkişinin “oy ve görüşü” hakimi bağlamaz ise de, temyiz ......nin yokluğu, ...... küçüklüğü, ...... ......lığı, ...... zayıflığı, ...... gibi salt ...... nedenlere değil, aynı zamanda bilinç......... unsurlara da bağlı olduğundan, ...... ......lığı, ...... zayıflığı gibi ...... ve buna bağlı ...... nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.
    Hele ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması kişiye, eylem ve işleme göre değişmesi nedeniyle bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle ... Kurumu ...... İhtisas Kurulundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen TMK"nin 409/2. maddesi ...... ......lığı veya ...... zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
    Öte yandan; davada dayanılan maddi olaylar bakımından birkaç hukuki nedenin bir arada gösterilmesinde ilke olarak usûl ve yasaya aykırı bir yön yoktur. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 11.04.1990 tarihli, 1990/1-152 esas-1990/236 karar sayılı kararında da aynı husus benimsenmiştir. Böylesi bir durumda, kamu düzenini ilgilendirmesi bakımından öncelikle ...... iddiası üzerinde durulması gerektiğinde kuşku yoktur.
    Somut olayda, ...... iddiası yönünden yukarıda değinilen ilke ve düzenlemeler kapsamında araştırma yapılmadığı ve ... Kurumu ...... İhtisas Kurulundan rapor alınmadan ......... ... Şube Müdürlüğü’nün 19.02.2015 tarihli ... uzman raporuna değer verilerek sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
    Hal böyle olunca, ...’ın vekaletname ve temlik tarihlerinde hukuki işlem .........nin bulunup bulunmadığı konusunda ... Kurumu ...... İhtisas Kurulundan rapor alınması, ...’ın anılan tarihlerde ehliyetsiz olduğunun tespiti halinde davalı ...’un ilk el konumunda bulunduğu da gözetilerek davanın kabul edilmesi, ...... olduğunun tespiti halinde ise, dayanılan diğer hukuki neden olan vekalet görevinin kötüye kullanılması iddiası bakımından inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
    Davalı ... vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13/09/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi