17. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/11991 Karar No: 2018/1205 Karar Tarihi: 21.02.2018
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/11991 Esas 2018/1205 Karar Sayılı İlamı
17. Hukuk Dairesi 2015/11991 E. , 2018/1205 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki muvazaalı işlemin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü K A R A R- Davacılar vekili, davalı borçlu kooperatif hakkında takip yapıldığını, ancak borçlunun mal kaçırma amacı ile davalı dava konusu bağımsız bölümleri davalılar ... ve ..."ya devrettiğinden bu satışların iptaline karar verilmesini istemiştir.Davalılar vekili, davacıların yaptıkları icra takibi ile borçlu kooperatife ait dairelerin satılarak paraya çevrildiğini, kura sonucu tesbit edilen dairelerin üyeler adına tahsis edilerek ferdi mülkiyete geçildiğinde adlarına tescil edildiğini yapılan işlemlerde muvazaanın olmadığını haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, ferdileştirme işleminin kooperatifin amacının gerçekleşmesi üzerine, üyelerine düşen dairelerin belirlenmesi ve üyeler adına tesciline ilişkin olduğu, ferdileştirme işlemi kanundan ve kooperatif ana sözleşmesinden kaynaklanan bir işlem olduğundan, davalıların kötü niyetli olarak ve muvazaalı olarak devir almalarından söz edilemeyeceği, kooperatifin halen tasfiyesinin tamamlanmamış olması da göz önüne alınarak, bilirkişi raporuna göre 1163 sayılı kanunun 63. maddesi gereğince ara bilanço tanzimi ile ana sözleşmesi çerçevesinde, tüm üyeler mesul olmak kaydı ile, borçların ödenmesi gerektiği, aksi halde sadece davalılar Mustafa ve Meral"in, kooperatif borcundan sorumlu tutulmasının ve tasarrufun iptal etmenin kooperatifteki eşitlik ilkesine ve hak ve nesafet ilkesine de aykırı düşeceğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava BK"nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işemin iptaline ilişkindir.HMK"nin 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Somut olayda, dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla BK"nun 19 dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkindir. Öte yandan, bu davanın görülebilmesi içinde davacıların borçlu kooperatiften alacaklarını tahsil etmemiş olmaları gerekir. Dosya içeriğinden borçluya ait 16 nolu bağımsız bölümle ilgili olarak satış işlemlerinin başladığı ancak sonucuna ilişkin bilginin olmadığı görülmüştür.Bu durumda mahkemece, 16 nolu bağımsız bölümün satışından ve giderek alacağın tahsil edilmemiş olmasının saptanması halinde, davanın esasına girilerek satışın muvazaalı olup olmadığının araştırılması ve varlığının saptanması halinde ise İİK"nun 283/1. maddesinin kıyasen uygulanarak alacağın tahsiline imkan verilecek şekilde hüküm tesis edilmesi aksi durumda yani davacının bir alacağın olmadığının anlaşılması halinde ise dava ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine, 21/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.