8. Hukuk Dairesi 2015/12179 E. , 2015/16429 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 7. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 05/12/2012
NUMARASI : 2008/733-2012/1757
A.. E.. ile M.. Y.. aralarındaki katılma alacağı ve değer artış payı davasının kabulüne dair Ankara 7. Aile Mahkemesi"nden verilen 05.12.2012 gün ve 733/1757 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, mal rejiminin tasfiyesi ile evlilik birliği içerisinde edinilen dava dilekçesinde belirtmiş olduğu iki adet taşınmaza ilişkin olarak alacağın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının katkısının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK 33. m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Mal rejiminin devamı süresince bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı, eklenecek değerlerden (TMK 229.m) ve denkleştirmeden (TMK 230.m) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK 219.m) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK 231.m) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK 236/1.m). Katılma alacağı Yasa"dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.
Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır (TMK 227/1, 228/1, 232 ve 235/1. m). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.
Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK 222. m).
Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
Somut olaya gelince; eşler, 03.11.2001 tarihinde evlenmiş, 28.03.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 26.06.2009 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK"nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m).
Tasfiyeye konu 132 ada 32 parsel 1 numaralı mesken eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 20.10.2005 tarihinde üçüncü kişiden satış yolu ile davalı adına tescil olmuş, 45852 ada 12 parsel 3 numaralı mesken ise 13.09.2004 tarihinde üçüncü kişiden satış yolu ile davalı adına, 17.05.2006 tarihinde ise satış yolu ile davalının annesi dava dışı S.. Y.. adına tapuya tescil olmuştur. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK 179.m).
1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava konusu edilen 3 numaralı bağımsız bölüme ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince; mahkemeye geri çevirme sonucu getirilen tapu kayıtlarından davalının evlenmeden önce 08.09.1995 tarihinde edindiği anlaşılan dava dışı 13834 ada 42 parsel numaralı taşınmazdaki hissesini 10.09.2004 tarihinde üçüncü kişiye sattığı, bu satış işleminden üç gün sonrada 13.09.2004 tarihinde dava konusu edilen 3 numaralı meskenin satın alınarak davalı adına tapuya tescil olunduğu, davalının bu taşınmazla ilgili olarak kişisel mal iddiasının da bulunduğu düşünülerek, Mahkemece davalının bu savunması üzerinde durulup, dava dışı 42 parsel numaralı taşınmazdaki hissenin kişisel mal olup olmadığının tartışılması, kişisel mal olduğunun kabulü halinde 3 nolu meskenin alımında davalının katılımının olup olmadığının araştırılması; davalı tarafça 42 parsel sayılı taşınmazdaki hissenin satımından elde edilen 45.000,00 TL"nin dava konusu 3 nolu bağımsız bölümün satın alım tarihindeki rayiç değeri bilirkişi marifetiyle tespit ettirilerek, taşınmazların satım ve alım değerlerinin birbirlerini karşılaması halinde davanın reddine; eğer dava dışı 42 parsel numaralı taşınmazdan elde edilen para dava konusu taşınmazın alımını karşılamıyor ise, bu fark olarak çıkan miktar edinilmiş mallardan karşılanmış olacağından, davacının 4721 sayılı TMK"nun ilgili hükümleri gereğince bu miktar içinde katılma alacağının bulunacağı gözetilerek katılma alacağının hesaplanması ile (TMK.m.236/1) gerçekleşecek sonuca göre davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda 1.bentte gösterilen nedenle reddine ve 710,15 TL peşin harcın istek halinde davalıya iadesine 16.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.