19. Hukuk Dairesi 2017/2205 E. , 2019/1697 K.
"İçtihat Metni"19. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen itirazın iptali davalarının yapılan yargılaması sonucunda asıl davanın kısmen kabul, kısmen reddine, birleşen dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına yönelik verilen hükümlerin davacı-birleşen dosya davalısı ... Yazılım San. ve Tic. A.Ş. vekilince duruşmalı, davalı-birleşen dosya davacısı ... Bilgisayar Sistemleri A.Ş. vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı-birleşen dosya davalısı vekili Av. ... ve Av. ... ile davalı-birleşen dosya davacısı vekili Av. ... gelmiş olduğundan duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Asıl davada davacı vekili, davalı şirketin kendisiyle akdedilen 3 yıl süreli Ana Dağıtım Merkezi (ADM) Sözleşmesi uyarınca davacının ana dağıtım merkezlerinden birisi olarak faaliyet gösterdiğini, ADM Sözleşmesi’nin 8.1. maddesi uyarınca 3 yılın sonunda, 31.12.2010 tarihi itibariyle kendiliğinden sona erdiğini, sözleşmenin sona ermesi hususunda yanlış anlaşılmalara yol açmamak ve sona eren sözleşmenin yenilenmeyeceğini vurgulamak için davalı şirkete ... 4. Noterliği’nin 14.01.2011 tarih ve 3589 yevmiye ve aynı Noterliğin 21.01.2011 tarih ve 5325 yevmiye nolu ihtarnamelerinin keşide edildiğini, ... 24. Noterliği’nden keşide edilen 09.02.2011 tarih ve 5570 ile 5771 sayılı ihtarlarla, fazlaya ilişkin tüm haklar saklı tutularak davalı şirkete ürün satış bedeli borcu ve kesin hesabın bildirildiğini ve ödeme yapılmasının istendiğini, davalı şirketin ise ... 7. Noterliği’nden gönderdiği 28.01.2011 tarih ve 4026 yevmiye nolu ihtar ve müteakip ihtarlarla ciro primi, bayi risturnu, iskonto ve kredi kartı komisyon bedeli açıklamalarıyla sona eren sözleşmeye göre talep etmesi mümkün olmayan uyduruk gerekçe ve hayali rakamlarla alacak faturaları tebliğ ettiğini, davalının kendini haklı çıkarmak için düzenlemiş olduğu bu faturalara noter kanalıyla itiraz edildiğini ve asıllarının davalıya iade edildiğini, alacağın tahsili için ... 2. İcra Müdürlüğü’nün 2011/9500 esas sayılı icra dosyası ile davalı şirkete icra takibi yapıldığını, davalının icra takibine yetki ve esas yönünden itirazda bulunduğunu ve icra takibinin durduğunu, davalının icra takibinden kaynaklanan borcunun 33.881,77 TL’lik kısmını kabul ettiğini, 1.115.705.23 TL’lik kısmına ise “münazaalı olduğu” gerekçesiyle itiraz ettiğini, davalının kesinleşmiş faturaya ve asıl alacağın münazaalı olduğuna ilişkin itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu iddia ederek davalı borçlunun ... 2. İcra Müdürlüğü’nün 2011/9500 esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline, takibin devamına, haksız ve kötü niyetli itiraz nedeniyle davalı aleyhine alacağın %40’ından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili, davalı şirket ile davacı şirket arasındaki Ana Dağıtım Sözleşmesi’nin 1995 yılından beri her defasında süreli olarak imzalandığını, ancak süresi sonunda sürekli yenilendiğini, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 16 yıldır kesintisiz devam ettiğini, davacı şirketin ... 4. Noterliği’nin 14.01.2011 tarih ve 3589 yevmiye ve aynı Noterliğin 21.01.2011 tarih ve 5325 yevmiye nolu ihtarnameleri keşide ederek taraflar arasındaki sözleşmenin 31.12.2010 tarihi itibariyle sona erdiğini bildirdiğini, sözleşmenin 31.12.2010 tarihi itibariyle kendiliğinden sona ermediğini, sözleşmenin davalı şirketin ticari faaliyetlerindeki yükseliş nedeniyle davacı tarafın haksız feshetmesiyle sona erdiğini, davacı şirketin 2010 yılının 9. ayında davalı şirkete 2010 Yılı Revize Hedef Mutabakatı imzalatarak Ana Dağıtım Sözleşmesi’ne ek yükümlülükler getirdiğini, Ana Dağıtım Sözleşmesi’nin 4.4, 4.21 ve 4.22 maddeleri uyarınca davalı şirketin tek faaliyetinin davacı şirket ürünlerini satmak olmadığını, davalı şirketin, davacı şirket ürünlerinin en iyi şekilde satışını sağlamak, pazarlamasını yapmak ve alt bayiler oluşturmak gibi yükümlülüklerinin de bulunduğunu, gerek üreticinin gerekse dağıtıcının büyük yatırımlar yapmaları nedeniyle tarafların herhangi bir zamanda veya hukuka uygun olmayan, diğer tarafı büyük zarara uğratacak şekilde sözleşmeyi sona erdirmemeleri gerektiğini, dava dosyasına konu icra takibine dayanak teşkil eden Ana Dağıtım Sözleşmesi nedeniyle taraflar arasında herhangi bir hesap mutabakatına varılamadığını ve ortada likit bir alacağın bulunmadığını, davalı şirketin hesap mutabakatı talep etmesine rağmen mutabakat tekliflerinin davacı şirket tarafından reddedildiğini, davalı şirketin dağıtım sözleşmesi, hedef mutabakatı ve ticari teamül gereği prim alacaklarının bulunduğunu, davacı şirketten 1.109.476,47 TL tutarında davalı şirketin alacağının bulunduğunu, davacı şirket ile 1995 yılından bu yana süre gelen ticari ilişkide her yıl hedef mutabakatının imzalandığını, ciro hedefleri doğrultusunda bayilere yapılacak prim ödemelerinin düzenlendiğini, bunun yanında “Kota Primi” ve “Bayi Risturn Primi” adı altında ve “Kredi Kartı Komisyon Bedeli”, “Peşin İndirim” adı altında prim bedellerinin davacı şirket tarafından davalı şirkete ödendiğini, davalı şirketin prim alacaklarına istinaden davacı şirket adına faturalar düzenlediğini, davacı şirketin bu faturaları iade ettiğini, davacı şirketin huzurdaki davaya konu icra takibini başlatmasını takiben, davalı şirketin 19.08.2011 tarihinde ... 35. İcra Müdürlüğü’nün 2011/25388 esas sayılı dosyası ile davacı şirket hakkında icra takibi başlattığını, davacı şirket adına kesilen faturalardan 25.12.2010 tarih 703045 seri numaralı 111.204,46 TL tutarlı kredi kartı komisyon bedeli ve alış indirim faturasına yasal süresi içinde davacı şirket tarafından itiraz edilmeyerek kabul edildiğini, taraflar arasında prim bedellerinin davacı şirket tarafından karşılanacağına ilişkin hedef mutabakatı anlaşması olduğunu, 16 yıldır süren teamül ve fiili uygulama gereği de böyle bir borcun olmadığının ileri sürülmesinin kötü niyetli olduğunu, prim alacaklarına istinaden önceki yıllara ait 29 adet faturanın davacı şirket tarafından ödendiğini, davalı şirketin davacı şirketten olan alacağı için yaptıkları icra takibine davacı şirketin itiraz ederek takibi durdurduğunu, her türlü tazminat, talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla, huzurdaki dava dosyasına konu ... 2. İcra Müdürlüğü’nün 2011/9500 esas sayılı dosyasına konu edilen asıl alacağın 1.115.705,23 TL’lik kısmı ve fer’ileri yönünden davalı şirketin borçlu olmadığının tespiti ile huzurdaki davanın reddine ve ... 2. İcra Müdürlüğü’nün 2011/9500 esas sayılı icra takibinin iptaline karar verilmesine, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davalı şirketin huzurdaki davaya konu icra takibine konu edilen asıl alacağın 1.115.705,23 TL’lik kısmı yönünden borçlu olduğu kabul edilse dahi, takas itirazlarının kabulü ile haksız davanın reddine karar verilmesini, İİK.’nun 67/2 maddesi gereğince davacı şirket aleyhine %40’tan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili, davalı şirket hakkında ... 35. İcra Müdürlüğü’nün 2011/25388 esas sayılı dosyasında taraflar arasındaki 20.10.2007 tarihli Ana Dağıtım Sözleşmesi ile 2010 yılı yıllık ciro mutabakatı ve ticari teamülden doğan kredi kartı komisyon bedeli alış indirimleri, 2010 yılı bayii risturn katkı payı ve ... risturn bedeli alacağına ilişkin düzenlenen fatura alacakları için takip başlattıklarını, ancak davalının yapılan bu takibe haksız olarak itiraz ettiğini ve takibin durduğunu iddia ederek davalı şirketin söz konusu itirazının iptali ile ... 35. İcra Müdürlüğü’nün 2011/25388 esas sayılı dosyasındaki takibin devamına ve davalı aleyhine alacağın %40’ından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili, davacının bu davayı açmakta hukuki menfaati bulunmadığını, davacının ... 35. İcra Müdürlüğü’nün 2011/25388 esas sayılı dosyasındaki takibe başlamazdan önce ... 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/912 esas sayılı dosyasında devam eden davada takas def’inde bulunduğunu, tercihini takas yönünde kullandığını, ayrıca icra takibi yapamayacağını, bu nedenle bu davayı açmakta hukuki bir yararının bulunmadığını, davacının alacak iddiasına ilişkin olarak takip başlatıp itiraz üzerine davalı hakkında bu davayı açmış olsa da davalıdan herhangi bir alacağının bulunmadığını, davacının sırf davalı şirket alacağına kavuşamasın diye önce usulsüz faturalar düzenleyerek davalı şirketi borçlandırdığını ve davalı şirket alacağını isteyince de davacının da davalıdan alacağı varmış gibi takas def’inde bulunduğunu, daha sonra ise ... 35. İcra Müdürlüğü’nün 2011/25388 esas sayılı dosyasında davalı hakkında takip başlattığını, davacının diğer iddialarının hepsinin asılsız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, ikinci ek bilirkişi raporunun hükme esas alındığı, bu raporda tespit edildiği üzere davacı ...’nun davalı ...’dan icra takibinde kabul edilen 33.881,77 TL’lik kısım düşüldükten sonra 1.109.477,17 TL’lik alacağı bulunduğu, davalı ...’ın ise davacı ...’dan toplamda 837.095,72 TL alacağının olduğu ve bu alacağın davacı ...’nun alacağı ile asıl davada takas edilebileceği, birleşen davacı ...Ş. tarafından birleşen davaya dayanak ... 35. İcra Müdürlüğü’nün 2011/25388 esas sayılı icra takibine konu edilen faturalar ve alacak kalemlerinin asıl davada takas ve mahsup edildiği gerekçesiyle asıl dava yönünden davacı ... Yazılım A.Ş. tarafından davalı ...Ş. aleyhine açılan itirazın iptali davasının kısmen kabulü ile ... 19. İcra Müdürlüğü’nün 2011/9500 esas sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile icra takibinin 277.381,45 TL asıl alacak, 60.894,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 338.275,45 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacak niteliği itibariyle likit olmayıp yargılamayı gerektirdiğinden davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine, davacının icra takibinde kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine, birleşen dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Asıl dava bakımından; Mahkemece yapılan tahkikat sırasında bir tane asıl rapor ve iki adet ek rapor alındıktan sonra, 04.02.2015 tarihli celsede (1) nolu ara karar ile alınan bu bilirkişi raporlarının hükme esas alınamayacağı bildirilerek yeni bir rapor alınmasına karar verilmiş ve yeni bir rapor da alınmıştır. Yeni rapor alınmasından sonra mahkemece yeni raporun da hükme esas alınamayacağı kabul ediliyorsa, mevcut raporlar arasındaki çelişkileri giderecek üçüncü bir rapor alınması gerekirken, 04.02.2015 tarihli ara karardan dönülerek, hükme esas alınamayacağı bildirilen raporun hükme esas alınması muhakeme hukukuna uygun olmamıştır. Hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Diğer taraftan davalı davacıdan olan alacağı için 19.08.2011 tarihinde ilamsız icra takibi başlatmış ve takibe de itiraz edilmiştir. Davalı bu takipteki asıl alacağını asıl davadaki cevap dilekçesinde takas-mahsup olarak ileri sürmüştür. Ancak daha sonra 29.06.2012 tarihinde daha önce yaptığı ilamsız icra takibine itirazın iptali için birleşen davayı açmış, açılan bu dava da asıl dava ile birleştirilmiştir. Davalının karşı alacağının hem asıl davada, mahsup-takas def’i olarak ileri sürülmesi, hem de ayrı bir dava konusu yapılması, iki talebin de aynı anda sürdürülmesi muhakeme hukuku açısından mümkün değildir. Davalının mahsup-takas talebi asıl alacağa ilişkin olup, birleşen itirazın iptali davası asıl alacak ve faizi içerdiğinden daha kapsamlıdır. Bu durumda asıl dosya davalısı, birleşen itirazın iptali davasını açmakla, asıl davadaki mahsup talebinden vazgeçmiş sayılır. Bu sebeple asıl davanın sadece davacının alacağı yönünden sonuçlandırılması gerekirken, mahsup yapılması doğru olmamıştır.
Birleşen dava yönünden ise, yukarıda açıklanan sebeplerle birleşen davanın konusuz kaldığından söz edilemez. Bu dava hakkında da yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde esasa ilişkin bir karar verilmelidir.
Kabule göre ise, öncelikle asıl davada mahsubun incelenmesi halinde, asıl davada kabul edilen mahsup miktarı yönünden, birleşen davada hukuki yararın olmadığı, ancak mahsubu kabul edilen miktar düşülerek bir karar verilmesi gerektiği, kalan miktar açısından bir karar verilmemiş olması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı-birleşen dosya davalısı ... Yazılım San. ve Tic. A.Ş. yararına Yargıtay duruşma tarihi de dikkate alınarak takdiren 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalı-birleşen dosya davacısı ... Bilgisayar Sistemleri A.Ş.’nden alınarak davacı-birleşen dosya davalısı ... Yazılım San. ve Tic. A.Ş.’ne verilmesine, yine vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı-birleşen dosya davacısı ... Bilgisayar Sistemleri A.Ş. yararına Yargıtay duruşma tarihi de dikkate alınarak takdiren 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacı-birleşen dosya davalısı ...Yazılım San. Tic. A.Ş.’nden alınarak davalı-birleşen dosya davacısı ... Bilgisayar Sistemleri A.Ş.’ne verilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacı-birleşen dosya davalısı ... Yazılım San. ve Tic. A.Ş., davalı-birleşen dosya davacısı ... Bilgisayar Sistemleri A.Ş."ye iadesine, 14/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.