8. Hukuk Dairesi 2015/15981 E. , 2015/16427 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ortaca 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 17/05/2013
NUMARASI : 2012/332-2013/440
N.. A.. ile Ö.. A.. aralarındaki katılma alacağı davasının kabulüne dair Ortaca 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 17.05.2013 gün ve 332/440 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı vekili, mal rejiminin tasfiyesi ile evlilik birliği içerisinde edinilen dava dilekçesinde belirtmiş olduğu taşınmaza ilişkin olarak alacağın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının katkısının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, süresi içerisinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK 33. m). iddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK 229.m) ve denkleştirmeden (TMK 230.m) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK 219.m) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK 231.m) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK 236/1.m). Katılma alacağı Yasa"dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.
Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır (TMK 227/1, 228/1, 232 ve 235/1. m). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.
Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK 222. m).
Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
Somut olaya gelince; eşler, 05.10.2001 tarihinde evlenmiş, 21.06.2005 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 30.06.2008 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK"nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m).
Tasfiyeye konu 7 ada 21 parsel 19 numaralı mesken eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 18.09.2002 tarihinde üçüncü kişiden satış yolu ile davalı adına tescil olmuştur. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır(TMK 179.m).
1- Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin tüm ve davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2- Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; dosya kapsamı, mevcut deliller ve dinlenen tanık beyanlarından tarafların dava konusu taşınmaz ile ilgili kişisel mal iddialarının kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece taşınmazın edinilmiş mal olduğunun kabulü doğru ise de; yukarıda belirtilen ilkelere aykırı olarak taşınmazın dava tarihindeki değeri ile eşlerin gelirleri toplamını oranlamak suretiyle hesaplanan miktar üzerinden bulunan katılma alacağı hesabına ilişkin tanzim edilen 13.11.2007 havale tarihli bilirkişi raporu esas alınarak hüküm tesisi doğru değildir. Mahkemece yapılacak iş; taşınmazın muhtemel karar tarihine en yakın tarihteki sürüm değerini bilirkişi marifetiyle belirleyerek, var ise bu mala ilişkin borçlar çıktıktan sonra, davalının kazanılmış hakkıda gözetilerek, kalan artık değerin yarısı üzerinde katılma alacağının kabülüne karar verilmesi gerekirken, hatalı bilirkişi raporu ile hüküm tesisi isabetli değildir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalı vekilinin diğer ve davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının yukarıda 1 bentte gösterilen nedenle reddine ve 415,30 TL peşin harcın davacıya, 420,30 TL harcın da davalı Ö.. A.."a istek halinde iadesine 16.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.