18. Hukuk Dairesi 2015/2105 E. , 2015/5549 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, ...Mahallesi 119 ada 27 parsel sayılı taşınmazın Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-Düzenleme ortaklık payı; emsal imar parseli olup da, dava konusu taşınmaz kadastro parseli olduğunda, dava konusu taşınmazın emsal ile karşılaştırılması sonucu bulunan değerinden yapılması gereken bir indirim olup, bu indirim dava konusu taşınmazın imar parseli haline getirildiğinde uğrayacağı yüzölçüm kaybına eşit olmalıdır.
Somut olayda ..."nın 12.03.2012 tarihli mahkemeye gönderilen yazısında dava konusu taşınmazın kadastro parseli olduğu bildirilmiş, Dairenin geri çevirme kararından sonra dosya arasına alınan belediye başkanlığı yazı cevabında ise davaya konu taşınmazın 2009 yılında imar uygulaması ile oluştuğu belirtilmiş, böylece belediye başkanlığının iki ayrı yazısı arasında çelişki oluşmuştur. Buna göre öncelikle bu iki yazı birlikte belediye başkanlığına gönderilerek bir çelişki olup olmadığı sorulup varsa bu çelişkinin giderilmesinin istenilmesiyle gelen cevabı yazı üzerine dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle içinde bulunduğu imar planına göre imar parseli olması durumunda, emsal taşınmazda imar parseli olduğu için düzenleme ortaklık payı düşülmeden, ancak davaya konu taşınmazın imar parseli olmadığının tesbiti halinde ise dava konusu taşınmazın bulunan değerinden düzenleme ortaklık payı oranında indirim yapılması gerektiği düşünülerek bir karar verilmesi gerekirken yeterli araştırma yapılmadan değerlendirme yapan bilirkişi kurulu raporuna göre hüküm kurulması,
2-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi"nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi,
3-... Komutanlığının 17.09.2010 tarihli yazı cevabında davaya konu taşınmazın Askeri Güvenlik Bölgesi dışında olduğunun bildirildiği ve taşınmazın tapu kaydında da bir kısıtlama bulunmadığı halde tespit edilen kamulaştırma bedelinden taşınmazın havaalanı mania planında bulunmasından bahisle %10 oranda değer düşülmesi,
4-Dava konusu taşınmazın tapu kaydında bulunan yabancılara satılamaz şerhi ile birlikte davacı adına tesciline karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 09.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.