10. Hukuk Dairesi 2016/15812 E. , 2019/3569 K.
"İçtihat Metni"......
Dava, davacının 1479 sayılı Yasa kapsamında tahakkuk ettirilen 5.531,75 TL tutarında prim borcu ve ferileri nedeniyle Kuruma borcunun bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava; davacının 07.12.1998 tarihine şirket ortaklığına istinaden sigorta tescilini yaptırdığını ve 23.03.2001 tarihinde şirket ortaklığının sona ermesi nedeniyle sigortalılığının sona erdiğini, 25.06.2003 tarihinde tecil taksitlendirme talebi ile davalı kuruma müracaat ederek 2 yıl 3 ay 24 gün olan prim borcunu taksitlendirme süresi içerisinde ödediğini, yeniden sigorta tescili talebinde bulunması üzerine davalı kurumca bu defa ......şahıs mükellefiyetinin terk tarihinin 12.12.2001 olarak bildirilmesi nedeniyle sigortalılık süresinin 3 yıl 5 güne çıktığı , bu sebeple 2003 tecil taksitlendirme tutarının değiştiği ve 31.05.2013 tarihi itibariyle toplam 5.531,75 TL borçlu bulunduğunun bildirildiğini belirterek davalı kuruma 5.531,75 TL prim borcu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davanın yasal dayanaklarından olan 1479 sayılı Kanunun 24/I-a maddesine göre, limited şirketlerin ortakları...bu Kanuna göre sigortalı sayılırlar.Aynı Kanunun 25. maddesine göre, ...Bu Kanuna tabi sigortalılık;...c) Şirketlerle ilgisi kalmayanların, çalışmalarına son verdikleri veya ilgilerinin kesildiği, tarihten itibaren,...e) İflasına karar verilmiş olan tasfiye halindeki özel işletmeler ile şirket ortaklarının, özel işletmenin veya şirketin mahkemece tasfiyesine karar verildiği, iflasına karar verilmiş olan veya tasfiye halindeki özel işletmeler ile şirket ortaklarından hizmet akdi ile çalışanların çalışmaya başladığı,... tarihten bir gün önce, sona erer.1479 sayılı Kanunun 24. maddesine göre, ......sigortalılığı için öngörülen temel unsur; kendi nam ve hesabına bağımsız çalışmadır.Bu bağlamda, devam eden limited şirket ortaklığı ve .......üyeliği, kendi nam ve hesabına bağımsız çalışmanın karinesini teşkil eder.
5510 sayılı Yasa"nın 4. maddesinin 1. fıkrasında “Bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından; b) Köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan ise;3) Anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortakları, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları, diğer şirket ve donatma iştiraklerinin ise tüm ortakları, sigortalı sayılırlar.” düzenlemesine yer verilmiştir.Anılan düzenleme ve devamındaki “Sigortalılığın Başlangıcı” başlığını taşıyan 7. madde hükümlerinde, “...kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar” olarak nitelendirilen çalışanlardan “sermaye şirketlerinden limited şirket ortakları ile sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortaklarının, şirketin ticaret sicil memurluklarınca tescil edildikleri tarihten” itibaren sigortalı sayılacakları belirtilmiş, 9. maddede de “limited şirket ortaklarından hisselerinin tamamını devreden sigortalıların, hisse devrinin yapılmasına ortaklar kurulunca karar verildiği tarihten” itibaren sigortalılığın sona ereceği hüküm altına alınmıştır.
Eldeki davada, davacının 17.07.1996 tarihinde tescil edilen ...... 07.12.1998 tarihinden itibaren ortağı olduğu, 21.12.1998 tarihinde ise tüm hisselerini devrederek ortaklıktan ayrıldığı,Şirketin 21.04.2006 tarihinde tasfiyesinin sonuçlandığı ve Şirkete ait vergi mükellefiyet kaydının da bu tarih itibariyle silindiği,öte yandan .......davacının şirket ortaklığı dışında şahsi mükelefiyeti olarak (kozmetik kişisel bakım ürünlerinin perakende satışı) 03.12.1999 tarihinde işe başladığı 12.12.2001 tarihinde işini terk ettiğinin bildirilmiş olması karşısında, Mahkemece, davacının adı geçen şirket ortaklığı haricinde kendi nam ve hesabına çalışmasının bulunup bulunmadığını yöntemince araştırılıp, irdelenmelidir.
Sonuçta, davacının kendi nam ve hesabına çalışmasının olduğunun belirlenmesi halinde davalı Kurum işleminin yerinde olduğu gözetilerek karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17.04.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
........