Esas No: 2010/5937
Karar No: 2010/7039
Karar Tarihi: 07.12.2010
Taşınmaz Üzerindeki Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti - Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2010/5937 Esas 2010/7039 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Dava, bir taşınmaz üzerindeki muhdesatın aidiyetinin tespiti isteğine ilişkindir. Mahkeme önce davayı gerekçesiyle reddetmiş ancak Yargıtay açılan temyiz sonucu davanın hukuken işleme konulmasını gerektiğini belirtmiştir. Beyanlar hanesindeki kayıt ve tapu malikleri arasındaki oybirliği buna izin vermediyse, muhdesat konusunda çıkan uyuşmazlığı çözmek miktar itibarıyla (muhtesat değeri) kendisi çözecek olan mahkeme, gideriliş davasında çözülebilecek bir uyuşmazlık yönünden dava açmanın hukuki yararının olduğuna hükmetmemelidir. Kanun maddeleri Anayasası'nın 36/2. maddesi, HUMK'nın 2, 8 ve 567. maddeleridir.
7. Hukuk Dairesi 2010/5937 E., 2010/7039 K.
7. Hukuk Dairesi 2010/5937 E., 2010/7039 K.
- TAŞINMAZ ÜZERİNDEKİ MUHDESATIN AİDİYETİNİN TESPİTİ
- 2709 S. 1982 ANAYASASI [ Madde 36 ]
- 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 2 ]
- 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 567 ]
- 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 8 ]
"İçtihat Metni"
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı S... K... tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Dava taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın görev yönünden reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç yasal düzenlemelere uygun düşmemiştir.
Toplanan delillerden dava konusu muhdesatın üzerinde yer aldığı 1692 parsel sayılı taşınmazda davacı tarafın 7/8, davalı tarafın 1/8 oranında paydaş oldukları anlaşılmaktadır. Bu olgu gözetildiğinde davanın konusu (müddeabihi) taşınmazda davalının payına isabet eden muhdesat değeridir. Belli edilen değer ise (3.500,00 TL) HMUK 2.ve 8.maddeleri uyarınca Sulh Hukuk Mahkemelerinin görev alanı dahilindedir. Hal böyle olunca mahkemece görevsizlik kararı verilmesi isabetsizdir.
Ne var ki; Anayasanın "hak arama hürriyeti" başlıklı 36/2. maddesinde hiçbir mahkemenin görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamayacağı, "mahkemelerin kuruluşu" başlıklı 142.maddesinde de mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği öngörülmüş, yine 5219 ve 5236 sayılı Yasalarla değişik HUMK"un 8.maddesinde de sulh mahkemelerinde görülecek dava ve işler açıklanmış, aynı Yasanın 566.maddesinde ise ortaklığın giderilmesi davasına bakan sulh hakiminin görevi dahilindeki uyuşmazlıkları da basit usule göre çözümleyeceği belirtilmiştir.
Bu cümleden olarak; taşınmazın tapu kütüğünün beyanlar hanesinde muhtesatın maliklerden biri veya birkaçına ait olduğuna ilişkin kayıt bulunması veya tüm taşınmaz maliklerinin muhtesatın belirli bir veya birkaç malik tarafından kendi adına ve hesabına meydana getirildiğini oybirliği ile kabul etmeleri halinde, ortaklığın giderilmesi davasına bakan mahkemenin taşınmaz satış bedelinin paylaştırma oranını belirlerken muhtesata isabet edecek satış bedelinin sadece bu muhtesatı meydana getiren malik veya maliklere verilmesini sağlayacak şekilde oranlama yapması ve buna göre hüküm vermesi, tapu kütüğünde muhtesata ilişkin bir kayıt yoksa veya taşınmaz malikleri arasında bu konuda oybirliği sağlanamazsa mahkemenin bu konuyu ön mesele yapması, muhtesat konusunda çıkan uyuşmazlığı çözmek miktar itibarıyla (muhtesat değeri) kendi görevine giriyorsa uyuşmazlığı az yukarıda açıklandığı üzere kendisinin çözmesi, görevini aşıyorsa, muhtesatın kendisine ait olduğunu öne süren malik veya maliklere bu konuda tespit davası açmak üzere HUMK"un 567 maddesi hükmüne göre süre vermesi ve açılacak bu davanın sonucunu beklemesi gerekir.
Duraksamadan belirtmek gerekir ki, bir davada hukuki yarar dava koşulu olup, mahkemelerce kendiliğinden gözetilmesi gerekir.
Somut olaya gelince; toplanan delillerden, taraflar adına tapuya kayıtlı 1692 parsel sayılı taşınmaz hakkında sulh hukuk mahkemesinde açılan ortaklığın giderilmesi davasının yargılaması sırasında taşınmaz üzerindeki muhdesat yönünden uyuşmazlık çıkması ve bu konuda dava açılması için mahkemece süre verilmesi üzerine aynı mahkemede görülen davanın açıldığı, ne var ki dava konusu muhdesatın az yukarıda belirtilen değeri gözetildiğinde mevcut uyuşmazlığın, ortaklığın giderilmesi davasına bakan mahkemenin görevi dahilinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu olgu gözetildiğinde ortaklığın giderilmesi davasında çözümlenebilecek uyuşmazlık yönünden davacının ayrı bir dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı kuşkusuzdur. Aksi halin kabulü Anayasa"nın 141/son maddesinde düzenlenen "davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğu" ilkesini zedeleyecektir.
Hal böyle olunca; mahkemece az yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde tutularak, davanın hukuki yarar bulunmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmesi gerekirken, yasal düzenlemeler gözardı edilerek yersiz gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacı tarafın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin ödenen 91,05 TL harcın istek halinde ilgilisine iadesine, 07.12.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.