Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğeri aleyhine 28/11/2005 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 23/09/2014 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 07/04/2015 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı temyiz eden davalı ...eratifi vekili Avukat ... ile karşı taraftan davacı ... vekili Avukat ... geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
Dava, haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı S.. K..eratifi tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı kooperatif tarafından, aleyhine başlatılan icra takipleri kapsamında, tarafına ait olan taşınmazın satışının yapıldığını, ancak kooperatif üyesi olmaması nedeniyle icra takiplerinin haksız olduğunu belirterek, uğradığı zararın tazminini istemiştir.
Mahkemenin 26/11/2010 tarihli kararı, Dairemizin 06/11/2012 gün 2012/7576 esas, 2012/16220 karar sayılı ilamı ile bozulmuştur. Bozma ilamında; davalı kooperatifin davacı hakkında ortak yerlere ilişkin olduğunu ileri sürerek yaptığı takibin, bir hakka dayanıp dayanmadığının belirlenmesi ve sonucuna göre uyuşmazlığın çözülmesi gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş olmasına karşın, bozma ilamının gereği yerine getirilmemiştir. Eldeki dava, haksız takip ve haksız haciz nedeniyle tazminat istemine ilişkin bulunduğuna göre; uyuşmazlığın halli için öncelikle takibin bir hakka dayanıp dayanmadığı, diğer bir deyişle haksız olup olmadığı belirlenmelidir.
Yerleşik yargısal kararlarda da belirtildiği üzere; kooperatif genel kurul kararları, kooperatif ile üyeleri arasında uygulanan kararlar olup, üye olmayan kişiler bu kararlarla bağlı değildir. Ancak kooperatif üyesi olmayan kişi, kooperatifin hizmetlerinden yararlanmış ise, "hizmet karşılığından" sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca sorumludur.
Dosya kapsamı itibari ile davacının, davalı kooperatifin üyesi olmadığı sabittir. Davaya konu takip taleplerinde ise, aidat ve katılım payı ile gecikme zammı alacağının tahsilinin istenildiği görülmektedir. Kooperatif üyesi olmayan davacı hakkında, bir bağlayıcılığı bulunmayan genel kurul kararları ile kararlaştırılan aidatlar, her zaman verilen hizmetlerin maliyeti ile ilgili olmayıp, kırtasiye, yöneticilere ödenen ücretler gibi doğrudan ortaklığa bağlı giderleri de kapsayabilmektedir. Bu nedenle, kooperatif kayıtları getirtilerek, davalı kooperatif tarafından aidat, katılım payı ve gecikme zammı olarak adlandırılan alacağın, kooperatifçe yerine getirilen bir hizmetin karşılığı olup olmadığı incelenmelidir. Bozma ilamından sonra dosyaya davalı kooperatif tarafından bir kısım belgeler sunulmuş ise de; gerek sunulan belgeler, gerekse yetersiz gelmesi durumunda diğer kooperatif kayıtları üzerinde bozma ilamında belirtildiği şekilde bir inceleme yapılmamış, icra takiplerinin hakka dayanıp dayanmadığı belirlenmemiştir. Bozma ilamının gereği yerine getirilerek ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi için kararı bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve davalı ...eratifi yararına takdir olunan 1.100,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine, peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 14/04/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.