Esas No: 2010/5659
Karar No: 2010/7038
Karar Tarihi: 07.12.2010
Hak Düşürücü Süre - Muhtesatın Aidiyetinin Tespiti - Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2010/5659 Esas 2010/7038 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, taşınmazdaki muhdesatın aidiyetinin tespiti için dava açmıştır. Mahkeme ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak, Yargıtay bu kararı hatalı bulmuş ve mahkemenin yeterli araştırma yapmadığını belirtmiştir. Kadastro tutanaklarına ilişkin hakların, tespitlere karşı 10 yıl içinde dava açılabileceği belirtilmiştir. İyileştirme giderleri için kendi paylarının diğer paydaşlardan istenebileceği ancak tespit davasına konu edilemeyeceği ifade edilmiştir. Mahkeme, dava konusu muhdesatın yapılış tarihini belirlemeli ve tapu kaydındaki muhdesat ile aynı mı farklı mı olduğunu tespit etmelidir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesi de açıklanarak, kararın bozulması yönünde hüküm verilmiştir.
3402 S. KADASTRO KANUNU [ Madde 12 ]: Kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere karşı kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak dava açılamayacağı belirtilmektedir.
7. Hukuk Dairesi 2010/5659 E., 2010/7038 K.
7. Hukuk Dairesi 2010/5659 E., 2010/7038 K.
- HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
- MUHTESATIN AİDİYETİNİN TESPİTİ
- 3402 S. KADASTRO KANUNU [ Madde 12 ]
"İçtihat Metni"
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı M..... Gezer tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Dava taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve soruşturma ile toplanan deliller hüküm vermeye yeterli değildir.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesi hükmünde kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere karşı kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak dava açılamayacağı açıklanmıştır. Bu sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu ve taraflarca öne sürülmese bile mahkemece kendiliğinden değerlendirileceği, öte yandan; bina değerini artıran faydalı ve zorunlu işler nedeniyle yapılan giderlerin de iyileştirme gideri olup, koşullarının varlığı halinde yapılan bu giderlerden kendi payına düşen kısmının taşınmazın diğer paydaşlarından sebepsiz zenginleşme kurallarına ve B.K. 61 ve onu izleyen maddeleri hükmüne göre açılacak eda nitelikli bir alacak davası ile istenebileceği tartışmasızdır. Alacak davası açarak, yapılan giderlerden payına düşeni diğer paydaşlardan isteme hakkı mevcut iken iyileştirme giderlerinin tespitini istemekte hukuki yarar olmadığı gibi, ahlaki ödev niteliğinde yapılan harcamaların da tespit davasına konu edilemeyeceği kuşkusuzdur. Ne var ki, mahkemece bu yönde yapılan araştırma ve soruşturma yetersiz olduğu gibi beyanına başvurulan tanık anlatımları da soyut ve genel ifadelerden ibaret olup az yukarıda açıklanan ve davanın esasını oluşturan olguları açıklığa kavuşturmaya elverişli değildir.
Hal böyle olunca taşınmaz başında yeniden keşif yapılarak, dava konusu muhdesatın kadastro tespitinden önce mi sonra mı yapıldığı, yıkılıp yeniden mi inşa edildiği yoksa tadilat mı yapıldığı, yapılanların davacının kendi adına mı yoksa miras bırakan babası adına ahlaki görev olarak mı yapıldığı hakkında davacı ve bildirildiği takdirde davalı tanıklarından olaylara dayalı bilgi alınmalı, taşınmazın tapu kaydında gösterilen muhdesat ile dava konusu muhdesatın aynı olduklarının belirlenmesi halinde 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü süre gözetilmeli, muhdesatların farklı olduklarının belirlenmesi halinde ise az yukarıda açıklanan hukuki olgular göz önünde tutulmak suretiyle toplanan ve toplanacak tüm deliller bir arada değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir.
Mahkemece böylesine bir uygulama yapılmaksızın eksik araştırma ve soruşturma ile yazılı şekilde hüküm verilmesi isabetsiz, davacı tarafın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin ödenen 91,05 TL temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 07.12.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.