18. Hukuk Dairesi 2015/359 E. , 2015/5529 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Asıl ve birleşen dosya dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, ... Köyü 122 parsel sayılı taşınmazın Kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar ... ve ... vekilleri ile davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Mahkemece bozma ilamına uyularak inceleme ve işlem yapılmış ise de bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.
Şöyle ki;
1-Mahkemece bozma ilamına uyulmuş olduğuna göre orada değinilen hususların eksiksiz yerine getirilmesi ve bozma ilamı dışına çıkılmaması gerekir. Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra bozma gereklerinin yerine getirilmesi ve bilirkişi kurullarının da bozma ilamında yazılı hususları karşılayacak raporlar düzenlemesi zorunludur. Bu bağlamda hakim, uyduğu bozma ilamının gereklerinin yerine getirilip getirilmediğini denetlemek ve kendisinin uyduğu hususlara aykırı değerlendirme yapılması halinde bilirkişi kurullarından bozma esaslarına uygun rapor düzenlemelerini istemekle görevlidir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; Dairemizce verilen 07.05.2012 gün ve 2012/4327 Esas-5117 Karar sayılı bozma ilamında sulama kaynağının ne olduğu açıkça gösterilmeden taşınmazın sulu tarım arazisi kabul edilmesi sebebi ile mahkeme kararı bozulmuş olup, mahkemece dosya üzerinden alınan bilirkişi kurulu ek raporunda, bu defa taşınmazın su kuyusundan sulandığı kabul edilmiştir.
Mahkemece, oluşturulacak 5 kişilik bilirkişi kurulu ile 07.05.2012 tarihli ilamın 2 nolu bozma nedeni doğrultusunda yerinde yeniden keşif yapılıp hakimin gözlemi de tutanağı geçirilmek suretiyle, taşınmaz üzerinde su kuyusu bulunup bulunmadığı, su kuyusu mevcut ise kuyudan alınan suyun taşınmazın tamamında ve her mevsim için fiilen yeterli olup olmadığı, yapılan sulamanın başkasının taşınmazındaki bir kuyudan yapılıyor olması durumunda bu sulamanın daimi ve geçerli kabul edilebilmesi için kaynak üzerinde dava konusu taşınmaz lehine bir irtifak hakkı kurulmuş olması gerektiğinden bunun varlığı ve suyun yeterliliği gibi hususlarda ayrıntılı bir biçimde araştırma yapılıp belirlenmeden, pompalama ile sulama varsa buna ilişkin yapılacak giderlerin de üretim masraflarına ilave edilmesi gerektiği düşünülmeden düzenlenen bilirkişi kurulu ek raporu esas alınarak hüküm kurulması,
Kabule göre de;
2- Bozma öncesi taşınmazın bedeli belirlenirken % 5 oranında kapital faiz oranı uygulanmak suretiyle hesaplanma yapılarak kamulaştırma bedeli saptanmış ve bu konuda bozma yapılmamış olmasına rağmen bozma sonrası hükme esas alınan bilirkişi kurulu ek raporunda kapital faiz oranının %6 olarak alınması,
3- Münavebeye alınan ürünlerin dekar başına ortalama verimleri konusunda her hangi bir bozma yapılmadığı halde bozma sonrası hükme esas alınan bilirkişi kurulu ek raporunda buğdayın dekar başına üretim giderinin 105 TL, beyaz lahananın 311 TL ve kuru soğanın 276 TL olarak alınması,
4-İrtifak sebebi ile dava konusu taşınmazda meydana gelen değer düşüklüğü oranı bozma öncesi bilirkişi raporunda % 5 olarak alınmış mahkeme de bu değer düşüklüğü oranını benimsemiş olup mahkemenin bu kabulü bozma sebebi yapılmadığı halde değer düşüklüğü oranını bozma ilamı sonrası %4,96 olarak kabul edip kamulaştırma bedeli hesaplayan bilirkişi ek raporu doğrultusunda hüküm kurulması,
Ayrıca;
5- Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı Yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesinin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ile tescil davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla ilk karar ile kabul edilen 5.490,85 TL için dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği 21.04.2007 tarihinden ilk karar tarihi olan 15.06.2010 tarihine kadar, bozma ilamından sonra artırılan miktar için ise dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği 21.04.2007 tarihinden bozma sonrası karar tarihi olan 18.07.2013 tarihine kadar faiz işletilmesi gerekirken bu konuda hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemiş olması,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 09.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.