10. Hukuk Dairesi 2018/1618 E. , 2019/3553 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : ... Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
KARAR
Dava, yaşlılık aylığı miktarının tespiti ile fark alacak istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı avukatınca istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf isteminin kabulü ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
... Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince verilen kararın temyizen incelenmesi davalı avukatı tarafından istenmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı, yurtdışı borçlanması yaptıktan sonra 27.05.2011 tarihinde kendisine bağlanan yaşlılık aylığı miktarının düşük olduğunu belirterek, aylık miktarı tespiti ile oluşan fark miktarlarının faiziyle tahsilini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum, 2926 sayılı Yasa kapsamında bağlanan aylık yönünden, kurum işleminin mevzuata uygun olduğundan bahisle, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Davanın Kabulü ile,
1- Davacının 01/04/2016 tarihinden itibaren emeklilik maaşının ek ödeme dahil 1.236,96 TL olduğunun TESPİTİNE;
2-Davacının, davalı kuruma yapmış olduğu 7,176,05 TL fazla ödemenin davacıya iadesine,” şeklinde hüküm kurulmuştur.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince; yaşlılık aylığının tespiti yönünden verilen karar isabetli bulunmuş ise de, davacının Kuruma yapmış olduğu fazla ödemenin davacıya iadesine yönelik usulünce açılmış bir dava bulunmadığından, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerektiğinden hareketle,
“1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.2 maddesi gereğince KABULÜ İLE İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABULÜ İLE;
a)Davacının 01/04/2016 tarihinden itibaren emeklilik maaşının ek ödeme dahil 1.236,96 TL olduğunun TESPİTİNE,
b)Davacının, davalı kuruma yapmış olduğu 7,176,05 TL"nin iadesine ilişkin talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına,” şeklinde hüküm kurulmuştur.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı vekili, davacının söz konusu talepte hukuki yararının bulunmadığını, 2926 sayılı Yasa kapsamında bağlanan aylık işleminde herhangi bir hata bulunmadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dosya kapsamı incelendiğinde, 19975-1977 yılları arasında 506 sayılı Yasa kapsamında 194 gün, ...,... tarihleri arasında 483 gün isteğe bağlı Bağ-Kur,... tarihleri arasında 2187 gün 2926 sayılı Yasa kapsamında Tarım Bağ-Kur hizmeti bulunan davacının, 22.03.2011 tarihinde 1981-31.12.1995 tarihleri arası için 5160 gün 2926 sayılı Yasa kapsamında Yurt dışı Borçlanması talebinde bulunduğu ve 27.05.2011 tarihinde ödemeyi gerçekleştirerek 27.05.2011 tarihinde tahsis talebinde bulunduğu, davalı Kurum tarafından 01.06.2011 tarihinden geçerli olmak üzere 2926 sayılı Yasa kapsamında bağlanan aylığın 500,00 TL aylık, 25,00 TL ek ödeme olarak belirlendiği, daha sonra yapılan güncelleme ile yurtdışı borçlanmasından dolayı 26.0.2011 tarihindeki aylığın 483,76 TL, ek ödemenin 24,19 TL şeklinde belirlendiği, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, borçlanılan günlerin ilgili aylara mal edilmesi gerektiği ve son basamağının 17. basamak olduğunun kabulüyle hesaplama yapıldığı, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince, bu hesaplama yerinde bulunarak yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmış ise de; söz konusu hüküm yanılgılı değerlendirmeye dayalıdır.
Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkındaki 3201 sayılı Kanun"un “Amaç ve kapsam” başlığını taşıyan 1’inci maddesinde; 18 yaşını doldurmuş Türk vatandaşları ile doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybedenlerin yurt dışında geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen sürelerin, Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri hâlinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirileceğini hüküm altına almıştır.
3201 sayılı Yasa"nın, 17/04/2008 tarih ve 5754 sayılı Yasa"nın 79. maddesi ile değişik “ Süre tespiti ve sigortalılığın başlangıcı” başlıklı 5.Maddesi ise “Yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin tespitinde, bunu belirten ve istek sahibinin ibraz edeceği ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere gün sayıları esas alınır, bu tespitte 1 yıl 360 gün, 1 ay 30 gün hesaplanır.
Sosyal güvenlik kanunlarına tabi hizmetleri olanların, borçlandıkları gün sayısı, prim ödeme gün sayıları ile ilgili hizmetlerine katılır. Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür.
Sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayan istek sahiplerinin sigortalılıklarının başlangıç tarihi, borçlarını tamamen ödedikleri tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülen tarihtir…” hükmünü içermekte olup; yasanın anılan açık hükmü karşısında, 3201 sayılı Yasa kapsamında yapılan yurtdışı hizmet borçlanmalarında esas alınan yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin, yasanın 5.madde hükmü uyarınca, ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere belirlenmesi; giderek, belirlenen ve borçlanılan bu süreler üzerinden yaşlılık aylığı bağlanması gerekecektir.
Belirtilen açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, aylık hesaplaması yapılırken, söz konusu borçlanılan sürelerin ilgili dönemlere değilde, borçlanılan tarihten geriye doğru hesaplanması gerektiğinin gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan kabulü ile davanın kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 17.04.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.