22. Hukuk Dairesi 2017/11312 E. , 2018/5250 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
AVUKAT ...
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davalı işyerinde torna ustası olarak çalışırken geçirdiği iş kazası sonrasında %52 oranında malul kaldığını, iş sözleşmesinin 11.11.2008 tarihinde davalı tarafından haklı sebep olmadan feshedildiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının geçirdiği iş kazası sonrasında, torna ustası olan görevinin yemekhane ve takımhane sorumlusu olarak değiştirildiğini, buna rağmen çok daha hafif olan bu işi yapmaktan imtina ettiğini, iş sözleşmesinin devamsızlık nedeni ile haklı sebeple feshedildiğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, süresi içerisinde davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununda 32 nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
Somut olayda davacı, en son 1.200,00 TL ücretle çalıştığını iddia ederken davalı asgari ücretle çalıştığını savunmuştur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, Ticaret Odasından yapılan emsal ücret araştırması doğrultusunda, davacının asgari ücretin %20 fazlası oranında ücretle çalıştığı kabul edilmiştir. Dosya içeriğine göre davacı, torna ustası olarak çalışırken geçirdiği iş kazası sonrasında yaşadığı maluliyet nedeni ile aynı işi yapamadığından 17.06.2008 tarihinde tebliğ edilen yazı ile yemekhane ve takımhane sorumlusu olarak görevlendirilmiştir. Görevlendirme yazısında aylık ücretin miktarına ilişkin açıklamada bulunulmamıştır. Davalı tanığı Cengiz Karaman, iş kazası nedeni ile maddi ve manevi tazminat istemi ile açılan davada verdiği yeminli beyanında kendisinin 1.300,00 TL aldığını, davacınında aynı ücretle çalıştığını beyan etmiştir. Bu durumda, davacının en son brüt 1.200,00 TL ücretle çalıştığının kabul edilmesi dosya içeriğine uygun düşecektir. Yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 28/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
N.E.