Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2014/93
Karar No: 2015/1777
Karar Tarihi: 16.09.2015

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/93 Esas 2015/1777 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2014/93 E.  ,  2015/1777 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
    .

    Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 05.11.2012 gün ve 2010/198 E. 2012/253 K. sayılı kararın incelenmesi davalılardan ...Teks. Pet. Ürün. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 28.05.2013 gün ve 2013/4145 E-2013/9769 K. sayılı ilamı ile;
    (...Davacı vekili, davalı adına kayıtlı taşınmaz üzerinde mukim akaryakıt istasyonu ile ilgili olarak Kira Sözleşmesi ve Kira Hakkı Tesisi ve Yatırım Hakkındaki Protokol ve Ekleri uyarınca istasyonu kullanma, yararlanma ve tasarruf haklarının 29.04.2017 tarihine kadar müvekkiline bırakıldığını, Rekabet Kurulu kararı nedeniyle ile süreyi aşan kısımla ilgili olarak sözleşmenin ifasının ortadan kalktığını belirterek kira sözleşmesinin ifası hukuken ve fiilen imkansız hale gelen kısmı için ödenen 196.144 TL"nın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar vekilleri, davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
    Mahkemece, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin 03/04/2002 tarihli olduğu, Rekabet Kurulu kararına göre sözleşmenin 18/09/2010 tarihinde kendiliğinden geçersiz olacağı, dava tarihi itibarıyla süre dolmadığından sözleşmenin geçersiz hale geldiğinden bahsedilemeyeceği, bu nedenle davanın erken açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı İlhanlı Tekstil Petrol Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Her ne kadar davalı vekilinin temyiz dilekçesi süresinden sonra verilmiş ise de gerekçeli kararın davalı vekiline usulüne uygun tebliğ edilmediği anlaşıldığından temyizin süresinde yapıldığı kabul edilerek dosya esastan incelenmiştir.
    Mahkemece, taraflar arasındaki akdin feshedilmediği ve geçerli olduğu gerekçesiyle verilen red kararı esasa ilişkin nihai karar olup buna göre davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin üçüncü kısmına göre hesaplanacak nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde maktu vekalet ücretine hükmolunması doğru görülmemiştir...)
    gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı alacak istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, davalılardan ... İnş.Turizm İth. İhr. San. ve Tic. A.Ş. adına kayıtlı taşınmaz üzerinde bulunan akaryakıt istasyonu ile ilgili olarak Kira Sözleşmesi ve Kira Hakkı Tesisi ve

    Yatırım Hakkındaki Protokol ve Ekleri uyarınca istasyonu kullanma, yararlanma ve tasarruf haklarının 29.04.2017 tarihine kadar müvekkiline bırakıldığını, Rekabet Kurulunun akaryakıt sektörü ile ilgili yayınladığı bildiriye göre ilk 5 yıllık süre boyunca muafiyetten yararlanılabileceği, 5 yılı aşan süreler bakımından tebliğde belirtilen muafiyet koşullarının ortadan kalkacağının düzenlendiğini, bu haliyle;süreyi aşan kısımla ilgili olarak rekabet etmeme yasağı ve sözleşmenin ifasının ortadan kalktığı, hukuken imkansız hale gelen kısım için hesap edilen tutarın davalılardan tahsilinin gerektiğini belirterek 196.144.00 TL"nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar vekilleri ayrı ayrı, taraflar arasındaki sözleşme feshedilmeden böyle bir talepte bulunulamayacağını bildirerek davanın reddini istemişlerdir.
    Mahkemece; taraflar arasındaki kira sözleşmesinin sona ermemiş olduğu, kira sözleşmesinin 3 Nisan 2002 tarihli olduğu, Rekabet Kurulu kararıyla; 18.09.2005 tarihinden önce yapılan ve kesintiye uğramaksızın süre gelen sözleşmelerin kural olarak 18.09.2010 tarihine kadar geçerli olduğu, bu tarihten sonra yapılan dikey anlaşmaların ise yapıldıkları tarihten itibaren 5 yıl süreyle 2002/2 sayılı Tebliğ ile düzenlenen grup muafiyeti kapsamında bulunduğu, sözleşmenin 18.09.2005 tarihinden önce akdedilmiş olması nedeni ile 18.9.2010 tarihinden önce, 10.2.2010 tarihinde geçersiz hale geleceğinden bahisle BK 61. ve devamı maddeleri gereğince sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı olarak davanın açılamayacağı, zira her davanın açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmesinin gerektiği, dava tarihi itibarıyla süre dolmadan sözleşmenin geçersiz hale geldiğinden bahsedilemeyeceği davacı tarafça, dayanak olarak Rekabet Kurulu kararındaki sürenin esas alındığı bu nedenle iddia edilen sebepsiz zenginleşme olgusunun dava tarihi itibarıyla oluşmadığı gerekçesiyle, erken açılan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalılardan ... Tekstil Pet. Ürn. ...Tic. Ltd. Şti. vekilince, temyizi üzerine; Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçeler ile karar bozulmuştur.
    Mahkemece, davanın dava tarihi itibariyle erken açıldığı, sözleşme, intifa hakkının süresi ve dava tarihi dikkate alınarak henüz taraflar arasındaki sözleşmenin feshedilmeyip sözleşmenin yürürlüğünün devam ettiği, bu nedenle temerrüdün oluşmadığı, verilen hükmün esasa ilişkin nihai karar olmayıp, sözleşme sona erdikten sonra tekrar dava açılmasını engelleyen karar niteliğinde de olmadığı, dava şartı bulunmadığı gerekçesiyle hüküm kurulması halinde maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gerekçeleri ile önceki kararda direnilmiştir.
    Direnme kararını davalılardan ...Teks. Pet. Ürn. San. ve Tic. Lti. Şti. vekili temyize getirmektedir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davanın esastan mı yoksa dava şartı yokluğu nedeniyle usulden mi reddine karar verildiği; varılacak sonuca göre davalı yararına maktu mu nispi vekalet ücreti mi verileceği noktalarında toplanmaktadır.
    Davacının dava hakkına sahip olması, dava açabilmesi için yeterli değildir. Bundan başka, davacının dava açmakta hukuki bir yararının bulunması gerekir; yani dava hakkı hukuki yarar ile sınırlıdır. Dava açmakta hukuki yararı olmayan kişi Devletin mahkemelerini gereksiz yere uğraştıramaz. Bu, hukuki korunma (himaye) ihtiyacı olarak da adlandırılmaktadır. Yani davacının mahkemeden hukuki korunma istemesinde, korumaya değer bir yararı olmalıdır.
    Dava şartları, medeni usul hukukuna ait bir kurum olup, amacı, bir davanın esası hakkında incelemeye geçilebilmesi için gerekli bütün şartları ve bunların incelenmesi usulünü tespit etmek, böylece davaların daha çabuk, basit ve ekonomik bir şekilde sonuçlanmasına yardımcı olmaktır.
    Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan haller, dava (yargılama) şartlarıdır. Davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için varlığı gerekli hallere, olumlu dava şartları (görev, hukuki yarar gibi); yokluğu gerekli hallere ise olumsuz dava şartları denilmektedir (kesin hüküm gibi).
    Dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan şartlardır. Buna davanın dinlenebilmesi şartları da denir.
    Dava şartlarından biri olmadan açılan dava da açılmış (var) sayılır, yani derdesttir. Ancak mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, davanın esası hakkında inceleme yapamaz; davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür.

    Dava şartlarının bulunup bulunmadığı davada hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir; taraflar bir dava şartının noksan olduğu davanın görülmesine (esastan karara bağlanmasına) muvafakat etseler bile, hakim davayı usulden reddetmekle yükümlüdür.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 114/h maddesinde, hukuki yarar açıkça dava şartları içerisinde sayılmıştır.
    Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7. maddesi “Görevsizlik, yetkisizlik, dava ön şartlarının yokluğu veya husumet nedeniyle davanın reddinde, davanın nakli ve açılmamış sayılmasında ücret” başlığını taşımakta; maddenin 2. fıkrasında ise “davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur” düzenlemesi bulunmaktadır.
    Şu hale göre tarifenin açıklanan 7/2. maddesi hükmü gereğince; konusu para veya para ile değerlendirilmesi mümkün bulunan bir şey olan davanın dava şartlarından birinin bulunmaması (noksan olması) nedeniyle usulden reddine ilişkin kararda, vekalet ücreti nispi tarifeye göre takdir edilir; ancak bu nispi vekalet ücretinin miktarı maktu vekalet ücretini geçemez.
    Bu noktada eldeki davada işin esasına girilerek karar verilip verilmediği hususunun aydınlığa kavuşturulması önem taşımaktadır. Çünkü mahkemece işin esasına girilip inceleme yapılarak esastan karar verildiğinin anlaşılması durumunda nispi vekalet ücreti verilmesi gerekecektir.
    Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında işletmecilik sözleşmesi ile 03.04.2002 tarihli 15 yıl süreli kira sözleşmesi düzenlendiği, bu sözleşmeler kapsamında davalıya ait taşınmazın tapu kaydına 03.04.2002 tarihinde kira sözleşmesinin şerh edildiği hususlarında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
    Davacı, eldeki dava ile Rekabet Kurulu’nun 12.03.2009 tarihli genelge ile haksız rekabet kapsamında değerlendirdiğinden anlaşmaları 5 yıl süre ile sınırladığı gerekçesi ile fazla süreye ilişkin önceden yapılan ödemelerin iadesini talep etmiştir.
    Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmenin dava tarihi itibariyle devam ettiği, sözleşmenin fesih şartlarının gerçekleşmediği, tarafların fesih iradelerini bildirmedikleri, dolayısı ile henüz sözleşme ayakta ve taraflar arasında geçerli iken verilenlerin iadesinin istenemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Görüldüğü üzere mahkemece yapılan bu değerlendirme işin esasına yönelik bir değerlendirme olup, doğrudan dava şartı yokluğu nedeniyle usulden verilmiş bir ret kararı niteliğinde değildir.
    Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun, 27.02.2013 gün ve 2012/19-721 E., 2013/290 K.sayılı; 25.09.2013 gün ve 2013/19-1298 E., 2013/1408 K.sayılı; 13.11.2013 gün ve 2013/19-220 E., 2013/1573 K.sayılı; 13.11.2013 gün ve 2012/19-331 E., 2013/1562 K. sayılı; 13.11.2013 gün ve 2013/19-332 E., 2013/1563 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
    Bu durumda, mahkemece verilen karar esastan verilmiş bir ret kararı niteliğinde olduğundan, yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirmiş davalı yararına hüküm tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince nispi vekalet ücreti verilmesi gerekir.
    Yerel mahkemece hatalı değerlendirme ile dava şartı yokluğundan ret kararı verildiği gerekçesi ile davalı yararına maktu vekalet ücreti verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında yerel mahkeme kararının yerinde olduğu somut olayda, AAÜT’nin 7/2 maddesi gereğince vekalet ücreti taktirinde bir isabetsizlik bulunmadığı belirtilerek mahkeme kararının onanması gerektiği bir kısım üyelerce belirtilmiş ise de bu görüş yukarıda belirtilen nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
    Bu itibarla; Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana


    iadesine, 16.09.2015 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi