1. Hukuk Dairesi 2021/1385 E. , 2021/2665 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, mirasbırakan babaları ..."ın 108 ada 75 parsel ile 1967 parsel sayılı taşınmazını satış suretiyle dava dışı oğlu ..."e, ..."in de mirasbırakanın kızı olan davalı ...’ya satış yolu ile devrettiğini, devir işleminin gerçekleştiği tarihte mirasbırakanın ehliyetsiz olduğunu, ayrıca temliklerin mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvaazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.
Davalı, iddiaların doğru olmadığını, 2001 yılında felç geçiren ve yatalak olan mirasbırakana ilk önce dava dışı kardeşi ...’in bakmaya başladığını ancak bakmakta zorlanması sebebiyle sonrasında mirasbırakana ölene kadar kendisinin en iyi şekilde baktığını, taşınmazların adına devredilmesine davacıların da muvafakat ettiğini, temlikin minnet duygusuyla yapıldığını, mal kaçırma amacının ve muvazaanın olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, temliklerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin verilen karar Dairece, "...Somut olayda; ehliyetsizlik iddiası yönünden yukarıda değinilen ilke ve düzenlemeler kapsamında bir araştırma yapılmış değildir. O halde, hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu gözetilerek önemine binaen öncelikle incelenmesi, tarafların bu yönde bildirecekleri tüm delillerin toplanması, varsa miras bırakana ait sağlık kurulu raporları, hasta müşahade kağıtları, reçeteler vs. istenmesi, tüm dosyanın 2659 sayılı Yasanın 7 ve 16. maddeleri hükümleri gereğince Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi, akit tarihinde miras bırakanın ehliyetli olup olmadığı yönünde raporunun alınması, ondan sonra varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir." gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece bu kez ‘‘...Somut olaya gelince, Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulundan alınan rapor neticesinde mirasbırakanın akit tarihinde ehliyetli olduğu saptanmıştır. Ne var ki, dinlenen tanık beyanlarından muvazaa olgusunun varlığı saptanamamış, temlikin muvazaalı olarak ve mal kaçırma kastı ile yapıldığı iddiası kanıtlanmış değildir. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir....’’ gerekçesi ile bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar ... ve ... vekili ile davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak davanın reddine karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacılar vekilinin tüm, davalı vekilinin ise sair temyiz itirazlarının reddine.
Davalı vekilinin yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği gibi, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davalarında dava değerinin, çekişme konusu taşınmazın tümünün değeri üzerinden davayı açan mirasçıların paylarına isabet eden toplam değer olduğu kuşkusuzdur.
Somut olayda, çekişme konusu bağımsız bölümlerin dava tarihi itibariyle keşfen saptanan toplam değeri 13.534,67 TL, davacıların toplam 9/20 miras paylarına isabet eden değer ise 6.090,75 TL olup, eldeki davanın davacıların payları oranında açıldığı gözetildiğinde dava değeri 6.090,75 TL’dir.
O halde, davanın reddi halinde kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına HMK’nın 326/1 ile AAÜT’nin 13/1. maddesi gereğince davacıların payına isabet eden dava değeri üzerinden belirlenmesi gereken nispi vekalet ücretinin aynı tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu vekalet ücretinde az olamayacağı dikkate alınarak takdir edilmesi gerekirken maktu miktardan daha az nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir.
Öte yandan davalının yaptığı yargılama gideri 147 TL olup bu miktarın davacıdan alınmasına karar verilmesi gerekirken, eksik miktara hükmedilmesi de hatalıdır.
Ne var ki; anılan hususların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; hüküm fıkrasının 5. ve 7. bentlerinin hüküm yerinden çıkartılarak yerine;
5. "Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT"nün 13/1. maddesi gereğince belirlenen 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalıya verilmesine", 7. bent olarak;
7. "Davalı tarafından yapılan 147 TL yargılama giderinin davacılardan tahsili ile davalıya verilmesine” cümlelerinin yazılmasına,
Davalının temyiz itirazlarının değinilen yönlerden kabulü ile, hükmün bu şekli ile 6100 sayılı HMK"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 438/7. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 28/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.