10. Hukuk Dairesi 2016/13245 E. , 2019/3539 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
KARAR
Dava, davacının prim borcu tutarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
İnceleme konusu davada; davacının ... 04.12.2006-06.04.2011 tarihleri arasında vergi mükellefiyet kaydının bulunduğu, Bağ-Kur sigortalılık tescilinin 08.02.2002 tarihinde yapıldığı, davacının geriye dönük borçlanma talebinde bulunması üzerine Kurumun 14.01.2004 tarihli yazısı ile toplam prim borcunun 8.554.131 TL olduğu tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde ödenmesi gerektiği, ödeme tarihinde gelir basamağının yürürlükte olan prim tutarı üzerinden yeniden hesaplanacağı, süresi içerisinde ödenmeyen borç tutarlarının geçersiz olacağının bildirildiği anlaşılmaktadır.
Somut dosyada; davacı 28.05.2004 tarihinde ödeme yapmak üzere bankaya gittiğinde kendisine 20.192,00 TL borç çıkartıldığı, nedenini öğrenemediği ve 22.12.2014 tarihinde Kuruma yaptığı başvuruya da borçlanma tutarını ödemediğinden dolayı vergi borçlanma işleminin yenilenemeyeceği (yönünde cevap verildiğinden bahisli prim borcu miktarının 8.554.13 TL olduğunun tespitini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne, davacının 14.01.2004 tarihi itibarıyla 8.554.13 TL bedel üzerinden hüküm altına alınması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
4956 sayılı Kanunun 47. maddesiyle, Bağ-Kur Kanununa eklenen Geçici 18. madde;
"Bu Kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetleri 04.10.2000 tarihinden itibaren başlar. Ancak, bu Kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olanların sigortalılıkları, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde Kuruma yazılı olarak başvurmaları ve 20.04.1982-04.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgelemek ve belgelenen bu sürelere ilişkin olarak 49"uncu ve ek 15"inci maddelere göre hesaplanacak prim borçlarının tamamını, tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde, ödeme tarihinde bulundukları gelir basamağının yürürlükte olan prim tutarı üzerinden ödemek kaydıyla bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir." hükmünü amirdir. Söz konusu düzenleme Kanunun yayım tarihi olan 02.08.2003 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. 01.10.2008 tarihinden itibaren 1479 sayılı Kanunun yürürlükten kaldırılmasıyla 5510 sayılı Kanunun 1479 sayılı Kanuna ilişkin geçiş hükümlerinin düzenlendiği Geçici 8"inci maddesinde. "Bu Kanunun 4"üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi hariç diğer alt bentlerine göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde bu Kanunun yürürlük tarihine kadar kayıt ve tescillerini yaptırmayanların sigortalılık hak ve yükümlülüğü bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren başlar.
Ancak, bu Kanunun 4"üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) ve (3) numaralı alt bentlerine göre sigortalı sayılanlardan bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren sigortalılıkları başlatılanların, bu Kanunun yürürlük tarihi ile 4/10/2000 tarihi arasında geçen vergi mükellefiyet süreleri bulunmak kaydıyla, sigortalının bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren 6 ay içinde talepte bulunması halinde, vergi mükellefiyet sürelerinin tamamı için 80"inci maddenin ikinci fıkrasının (a) bendine göre talep tarihindeki prime esas kazancının % 32"si üzerinden borçlanma tutarı hesaplanır ve sigortalıya tebliğ edilir. Sigortalının kendisine tebliğ edilen borçlanma tutarının tamamını tebliğ tarihinden itibaren 6 ay içinde ödemesi halinde, bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Sigortalıya tebliğ edilen borç tutarının bu süre içerisinde tam olarak ödenmemesi halinde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve ödenen tutar bu Kanunun 89"uncu maddesine göre iade edilir.”
Dosya kapsamından 1479 sayılı Yasanın geçici 18. maddesinde öngörülen borçlanma prosedürünün usulünce yerine getirildiği ve davacıya ödemesi için borç miktarının bildirildiği ancak davacının süresinde ödeme yapmadığı görülmektedir. 1479 sayılı Yasanın geçici 18. maddesinde düzenlenen sürede borçlanma bedelinin ödenmemiş olması karşısında davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yönünde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17/04/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.