14. Hukuk Dairesi 2016/160 E. , 2018/3717 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 03.04.2015 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptal ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 03.04.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, komşu 130 ada 36 parsel sayılı taşınmaz maliki tarafından açılan önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davalı vekili, dava konusu 130 ada 35 parsel sayılı taşınmazın satımı hususunda davacıya teklif götürüldüğünü; ancak, davacının almak istemediğini, davanın hak düşürücü sürede açılmadığını beyanla davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, 5403 sayılı Yasa uyarınca aranan bütün şartları taşıdığından bahisle davacının davasının kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
TMK"nın 733. maddesi gereğince yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi zorunludur.
Önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirdiği tarihin üzerinden üç ay ve herhalde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer.
Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden gözönünde bulundurulması gerekir.
TMK’nın 733/3 maddesi gereğince üç aylık hak düşürücü sürenin başlaması için öğrenme yeterli olmayıp yapılan satışın, alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi gerekir. Noter aracılılığıyla bildirimde bulunulmamışsa iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde önalım hakkına dayanılarak tapu iptali ve tescil istenebilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.09.2005 tarihli, 2005/6-358 E, 470 K. sayılı kararı da bu doğrultudadır.
5403 sayılı Toprak Koruma Ve Arazi Kullanımı Kanunu"na 6537 sayılı Kanunla eklenen 8/İ maddesi “...Tarımsal arazilerin satılması hâlinde sınırdaş tarımsal arazi malikleri de önalım hakkına sahiptir. Tarımsal arazi, sınırdaş maliklerden birine satıldığı takdirde, diğer sınırdaş malikler önalım haklarını kullanamaz. Önalım hakkına sahip birden fazla sınırdaş tarımsal arazi malikinin bulunması hâlinde hâkim, tarımsal bütünlük arz eden sınırdaş arazi malikine önalıma konu tarımsal arazinin mülkiyetinin devrine karar verir.
Somut olaya gelince;
Davalı dava konusu taşınmazı satın almamış, anılan taşınmaz 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ve Hazineye ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun kapsamında ..."a tahsis edilmiş ve adına doğrudan satış hak sahipliği belgesi düzenlenmiştir.
Davalı ..."a rayiç bedelin %50"si üzerinden satış gösterilmiş ise de; yasanın amacı ve tahsis sebebi esas alındığında davalıya gerçek anlamda bir satış olmadığı ortaya çıkmaktadır. 5403 sayılı Toprak Koruma Ve Arazi Kullanımı Kanunu"na eklenen 6537 sayılı Kanunla eklenen 8/İ maddesi uyarınca tarımsal arazilerde sınırdaş tarımsal arazi malikinin önalım hakkının doğması için öncelikle gerçek bir satış akdinin kurulması gerekir. Davalıya yapılan satışın özel yasası uyarınca aranılan koşulların varlığı gözetilerek yapılan bir tahsis niteliğinde olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz hacının istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 14.05.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.