1. Hukuk Dairesi 2018/351 E. , 2018/12303 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen...............davası sonunda, yerel mahkemece davalı ...’in paydaşı olduğu 2305 ...... 1 parsel sayılı taşınmaz bakımından davanın kabulüne, ...... uygulaması sonucu oluşan ve üçüncü kişilere devredilen diğer dava konusu taşınmazlar bakımından husumet yokluğundan davanın reddine, tazminat isteğinin kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 24.10.2017 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ...... Aydın ile diğer temyiz edenler vekili Avukat ...... Demirbaş geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, vekalet görevinin ......ye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir.
Davacı, ...... işiyle uğraştığından işlerinin takibi için davalı ...’i vekil tayin ettiğini, vekilin vekalet görevini ......ye kullanarak maliki olduğu 372 (......la 2305 ...... 1, 2277 ...... 1, 2292 ...... 3, 2208 ...... 4, 5, 6, 7 ve 8, 2314 ...... 1) parsel sayılı taşınmazı davalı kardeşi Zafer’e satış suretiyle temlik ettiğini, kendisine herhangi bir satış bedeli ödenmediğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmazsa rayiç değerin yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazında bulunup, dava konusu 372 sayılı parsel ile dava dışı 373 sayılı parselin 2005 yılında davalı ... ile davacı tarafından birlikte satın alındığını, satış bedellerinin davalı ... ile babası tarafından ödendiğini ancak taşınmazın davacı adına kaydedildiğini, bu nedenle davacının davalı ...’e bono verdiğini, davacının işleri bozulunca borcuna karşılık taşınmazın devri hususunda davalı ...’i vekil tayin ettiğini, davalı ...’in de davacının bilgisi ve rızası doğrultusunda taşınmazı davalı kardeşi Zefer’e devrettiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, vekalet görevinin ......ye kullanıldığı gerekçesi ile davalı ...’in paydaşı olduğu 2305 ...... 1 parsel sayılı taşınmaz bakımından davanın kabulüne, ...... uygulaması sonucu oluşan ve üçüncü kişilere devredilen diğer dava konusu taşınmazlar bakımından husumet yokluğundan iptal tescil isteğinin reddine, tazminat isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
Çekişme konusu 372 parsel sayılı taşınmaz davacı adına kayıtlı iken, davacının 16.05.2008 tarihli vekaletname ile satışa da yetkili olmak üzere davalı ...’i vekil tayin ettiği, Halil tarafından anılan vekaletname kullanılmak suretiyle 22.05.2008 tarihinde taşınmazın diğer davalı ...’e satış suretiyle temlik edildiği, 12.11.2008 tarihinde taşınmazın ...... uygulamasına tabi tutularak ...... sonrası 2305 ...... 1, 2277 ...... 1, 2292 ...... 3, 2308 ...... 4, 5, 6, 7, 8 ve 2314 ...... 1 sayılı parsellerin oluştuğu, bunlardan 2305 ...... 1 parsel sayılı taşınmazın halen davalı ... adına kayıtlı olduğu, 2277 ...... 1, 2292 ...... 3, 2308 ...... 4, 5, 6, 7, 8 parsel sayılı taşınmazların dava tarihinden önce, 2314 ...... 1 parsel sayılı taşınmazın ise dava açıldıktan sonra 06.04.2012 tarihinde dava dışı üçüncü kişilere satış suretiyle devredildiği kayden sabittir.
Dava vekalet görevinin ......ye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel isteği üzerinden 20.000,00 TL değer gösterilmek suretiyle açılmış, bilahare 909.325,15 TL üzerinden noksan harç tamamlanmış, mahkemece 2305 ...... 1 parselde davalı üzerindeki 4/517 yönünden tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne, kalan taşınmazlar yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle reddine, tazminat isteği bakımından 20.000,00 TL üzerinden isteğin kabulüne karar verilmiş, karar taraflarca temyiz edilmiştir.
Bilindiği üzere, Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) s......kat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, s......kat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, s......kat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
Bir başka hususta, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini ......ye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini ......ye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya ...... niyetli olup vekilin vekalet görevini ......ye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce ...... niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde ...... niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
Öte yandan, iptal tescil davaları kayıt malikine karşı açılır. Eldeki dav...... iptal tescil, olmadığı taktirde bedelin tahsili istenmiştir.
Somut olayda, dava tarihi itibariyle davalı ... adına 2305 ...... 1 parselin 4/517 payı, 2314 ...... 1 parselin ise 931/953 payı kayıtlıdır. Bu nedenle diğer parseller bakımından iptal tescil isteğinin dinlenme olanağı yoktur.
Usûl Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun (HMK) 125. maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usûli işlemler düzenlenmiştir. Anılan düzenlemeye göre, iki taraftan biri dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçimlik hakkını kullanmakta dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir. Bu usûl kuralının kendiliğinden (re"sen) gözetilmesi gerektiği de açıktır.
Diğer taraftan, bir başka hususta eldeki dava terditli olarak açılmış, öncelikle iptal tescil, olmadığı takdirde bedel istenmiştir.
Ne var ki, mahkemece iptal tescil isteği yönünden harcın tamamlandığı, bedel isteği yönünden değer artışı yapılmadığı gibi harcında iptal tescil isteği yönünden tamamlandığı gerekçesi ile 20.000,00 TL bedel isteği kabul edilmiş olup bunun doğru olduğu söylenemez.
Hal böyle olunca, öncelikle vekalet görevinin ......ye kullanılması iddiasının davalının savunması da gözetilerek yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca açıklığa kavuşturulması, iddianın sabit olduğu saptanır ise 314 ...... 1 parsel sayılı taşınmaz bakımından HMK.nun 125 maddesinin uygulanması, harcı tamamlanan miktarın bedel isteği içinde geçerli olduğunun gözetilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Tarafların değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden taraflar vekilleri için 1.480,00.-"er TL duruşma vekâlet ücretinin karşılıklı alınıp birbirlerine verilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.