13. Hukuk Dairesi 2015/19323 E. , 2016/2426 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı ..., açılan ihaleler sonucunda, davalı işverenlerle hizmet sözleşmeleri yapıldığını, davalı şirketlerin çalıştırmış oldukları işçilerden . . .’nün kıdem ve benzeri işçilik alacakları nedeniyle, iş mahkemesinde açmış olduğu davanın Belediye aleyhine sonuçlandığını, başlatılan icra takibi üzerine ödeme yapmak zorunda kaldıklarını ileri sürerek, dava dışı işçiye yapılan 21.533,24 TL ödemenin, ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan rücuen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davalılar . ve . şirketleri yönünden bilirkişi raporunda belirtildiği gibi herhangi bir prim ödemesinin bulunmadığı, bu şirketler yönünden sigorta girişinin iptal edildiği belirtilerek, adı geçen davalılar yönünden davanın reddine, diğer davalılar yönünden ise, dava dışı işçiye ödenen miktardan davalıların kendi dönemleri ile sınırlı olmak üzere tümüyle sorumlu oldukları benimsenerek, ilamda her bir davalı yönünden ayrı ayrı belirtilen miktarların yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalılardan ... tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, asıl işveren davacı Belediyenin, davalı şirketler tarafından çalıştırılan işçinin açmış olduğu dava sonrasında ödemek zorunda kaldığı miktarın rücuen tahsili istemine ilişkindir. İş bu rücu davasının dayanağı olan Adana 5. İş Mahkemesinin 2010/454 esas sayılı dava dosyasında alınan bilirkişi raporunda, Sosyal Sigortalar Kurumu işe giriş bildirgelerine göre dava dışı işçi . . .’nün 28.5.2005-11.3.2006 dönemi arasında . ve . Şirketlerinde çalışması bulunduğu belirtilerek, tazminat miktarlarının buna göre hesaplandığı ve mahkemece de buna göre hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Eldeki rücu davasının dayanağı olan İş Mahkemesince verilmiş olan hüküm ve içeriği, dava dışı işçinin çalışma dönemleri ve nezdinde çalışmış olduğu alt işverenlerin tespiti açısından kesin delil niteliğinde olup, mahkemece açıklanan husus göz ardı edilerek ve bu konuda gerekli inceleme ve değerlendirme yapılmadan Çağrı ve Miray Şirketleri yönünden davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-4857 sayılı İş Kanununun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır.
Dava konusu olayda da taraflar arasında asıl işveren- alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı ve hükmü temyiz eden davalı ... arasındaki hizmet sözleşmesi ve eki olan şartnamelerde, dava konusu tazminattan tümüyle yüklenicinin sorumlu olduğuna ilişkin açık bir düzenleme bulunmadığından, dava dışı işçiye yapılan ödeme nedeniyle davalı ...’ın kendi dönemi ile sınırlı olmak üzere, davacı ... ile yarı oranda sorumlu olduklarının kabulü gerekir. O halde mahkemece davacı Belediyenin asıl işveren olarak ödemiş olduğu miktarın, dava dışı işçinin davalı ... nezdinde çalıştığı döneme isabet eden miktarın 1/2’sini davalıdan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilerek, buna göre bir hüküm kurulması gerekirken, açıklanan husus göz ardı edilerek, davalının kendi dönemi itibariyle ödenen miktarın tamamından sorumlu tutulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle tarafların diğer temyiz itirazlarının reddine, temyiz edilen hükmün, (2) no’lu bent gereğince davacı, (3) no’lu bent gereğince davalı ... yararına BOZULMASINA, peşin alınan 27,70 TL harcın istek halinde taraflara iadesine, 02/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.