14. Hukuk Dairesi 2017/3988 E. , 2021/1777 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Davacı tarafından, davalı aleyhine 03/03/2015 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 16/11/2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, davalı ile daha önceden evli olup boşandıklarını, şu anda müşterek çocuk ile birlikte oturdukları evin davalı tarafından alındığını, ancak satın alınırken bir kısmının borç ile alındığını, bu borcun kendi şahsi parası ile ödendiğini, davalı ile taşınmazın yarı hissesinin kendi adına tescilinin yapılacağına ilişkin anlaşmış olduklarını ancak buna rağmen davalının bir türlü tapuda devre yanaşmadığını, hatta kendisi ile oğlunu evden atmaya çalıştığını belirterek dava konusu taşınmazın tapusunun 1/2 hissesinin iptali ile kendi adına tescilini istemiştir.
Davacı 16/11/2015 tarihli celsede imzalı olarak verdiği beyanda; dava konusu taşınmazın evlilik birliğinin kurulmasından önce alındığının doğru olduğunu, ancak taşınmazın borçla alınmış olduğunu, taşınmazın %35 kadar bedelini evlendikten sonra kendisinin ödediğini, talebinin taşınmazın davalı adına olan tapusunun iptali ile kendi adına tescili olduğunu, bunun dışında katkı yahut katılma payı alacağı talebinin olmadığını, katkı yahut katılma payı talebine ilişkin beyanda bulunmayacağını, bu konuda süre istemediğini belirterek delillerini ve tanıklarını bildirmek için süre istediğini belirtmiştir.
Davalı, dava konusu evi evlilik birliği kurulmadan önce peşin para vererek satın aldığını, davacının davasını kötüniyetli olarak aleyhine açılmış olan meni müdahale davasını sürüncemede bırakmak amacıyla açtığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 2. maddesi gereğince, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ve şahıs varlığına ilişkin davalarda aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemeleri görevlidir.
Aile mahkemeleri ise, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi hükmü gereğince 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun Üçüncü Kısım hariç olmak üzere İkinci Kitabı ile 03.12.2001 tarihli ve 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna göre aile hukukundan doğan dava ve işleri görmek ile görevlidir.
Somut olayda; davacı, davalı tarafından alınan evin borcunun bir kısmını kendi şahsi parası ile ödendiğini, davalı ile taşınmazın yarı hissesinin kendi adına tescilinin yapılacağına ilişkin anlaşmış olduklarını ancak buna rağmen davalının bir türlü tapuda devre yanaşmadığını belirterek dava konusu taşınmazın tapusunun 1/2 hissesinin iptali ile kendi adına tescilini istemiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 33. maddesi hükmü gereğince bir davada olayları anlatmak taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak ise hakime aittir.
Bu açıklamalara göre davaya konu taşınmazın borç para ile alındığı ve borcun bir kısmının davacının mal edinmek amacıyla verdiği para ile ödendiği iddiası ileri sürüldüğünden, iş bu dava inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olarak nitelendirilmelidir. Nitekim inançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir.
İnanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davalarında ise asliye hukuk mahkemeleri görevlidir. Görev hususu, kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında re"sen dikkate alınmalıdır. Belirtilen nedenlerde mahkmece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının yatırana geri verilmesine, 15.03.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.