13. Ceza Dairesi Esas No: 2018/2220 Karar No: 2018/5604 Karar Tarihi: 12.04.2018
Yargıtay 13. Ceza Dairesi 2018/2220 Esas 2018/5604 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Gaziantep 12. Asliye Ceza Mahkemesi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 142/2-h ve 62. maddeleri gereğince, hırsızlık suçundan sanık...\"ı 4 yıl 2 ay hapis cezasıyla cezalandırdı. Ancak, suç tarihinde ceza miktarının belirlendiği kanun maddesinde değişiklik olduğu ve sanığın lehine olarak eski kanun maddesi uygulanması gerektiği belirtildi. İhbarnamede, kanun değişikliği öncesi ceza miktarının göz önünde bulundurularak hüküm kurulması gerektiği ve anılan kararın bozulması gerektiği belirtildi. Kararda geçen kanun maddeleri: TCK 142/2-h, TCK 62, TCK 143, TCK 116/4, CMK 231.
13. Ceza Dairesi 2018/2220 E. , 2018/5604 K.
"İçtihat Metni"
Kilitlenmek suretiyle muhafaza altına alınan eşya hakkında hırsızlık suçundan sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 142/2-h ve 62. maddeleri gereğince 4 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Gaziantep 12. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/11/2016 tarihli ve 2014/57 esas, 2016/346 sayılı kararına karşı, Adalet Bakanlığı"nın 28.02.2018 gün ve 94660652-105-27-175-2018-Kyb sayılı yazısı ile kanun yararına bozma ihbarında bulunulduğundan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 08.03.2018 gün ve 2018/18862 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderildiği,
MEZKUR İHBARNAMEDE;
Dosya kapsamına göre, somut olayda suç tarihi 25/02/2013 olan hırsızlık eylemine ilişkin olarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 142/2-h maddesi uyarınca temel cezanın 5 yıl olarak belirlendiği, ancak suç tarihinde eylemin yürürlükte olan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 142/1-b maddesindeki düzenlemeye girdiği ve bu madde uyarınca ceza miktarının “iki yıldan beş yıla kadar hapis” olarak belirlendiği, suç tarihinden sonra 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile ceza miktarının “beş yıldan on yıla kadar hapis” olarak değiştirildiği, ancak suç tarihinin 25/02/2013 olması karşısında aleyhe kanun değişikliğinin sanık hakkında uygulanamayacağı, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/2. maddesinde yer alan “ Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” şeklindeki düzenleme karşısında, sanık lehine olarak değişiklik öncesi ceza miktarı göz önüne alınarak hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde fazla cezaya hükmedilmesinde isabet görülmediğinden anılan kararın bozulması gerektiğinin ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
25.02.2013 tarihli kamera inceleme tutanağı içeriğine göre eylemi gece vakti işlediği anlaşılan sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nın 143 ve 116/4. maddelerinin uygulanmaması, sanık hakkında işyeri dokunulmazlığını bozma ve mala zarar verme suçlarından erteleme kararı verildiği halde gerekçe içeriğinde suç işlemeyeceği kanaati oluşmadığından cezaların ertelenmediğine karar verildiği belirtilerek hüküm ile kısa karar arasında çelişki oluşturulması, uygulamaya göre de; suç tarihinde sabıkasız olan sanık hakkında işyeri dokunulmazlığını bozma suçunun maddi, somut bir zarar ihtiva etmemesi nedeniyle giderilmesi gereken bir zararın bulunmadığı, yine sanık hakkında TCK"nın 62. maddesinin uygulandığının ve mahkemece yeniden suç işlemeyeceği kanaatine varılarak sanığın cezasının ertelendiğinin anlaşılması karşısında, öncelikle sanık yararına olan CMK"nın 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, "Sanığın, suçun işlenmesiyle mağdur tarafın uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesine yönelik herhangi bir girişim ya da davranışının bulunmadığı belirlenmekle, hakkında, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin düzenlemeye yer verilen CMK"nun 231. maddesinin takdiren uygulanmasına yer olmadığına” şeklindeki yasal olmayan, yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması hususları da belirlenmiş olup, bu yönlerden de kanun yararına bozma isteminde bulunulup bulunulmayacağının takdiri için dosyanın Adalet Bakanlığı"na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na GÖNDERİLMESİNE, 12/04/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.