9. Hukuk Dairesi 2014/33510 E. , 2016/2481 K.
"İçtihat Metni"
Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ :. İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti, ücret alacağı, ikramiye alacağı, fazla mesai ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin işverence herhangi bir haklı nedene dayanmaksızın feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin, fazla çalışma ve genel tatil ücretleri ile ücret, ikramiye ve asgari geçim indirimi alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı taraf cevap dilekçesi sunmamış ise de davalı vekili, duruşmada davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı işveren tarafından davacının iş akdinin feshedildiğine ilişkin 15/01/2013 tarihli bildirimin ve feshin geçersiz olduğu, bu nedenle davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilerek davacının kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin, fazla çalışma ve genel tatil ücretleri ile ücret, ikramiye ve asgari geçim indirimi alacakları hüküm altına alınmıştır.
D) Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Bir kısım işçilik alacaklarının ıslah ile artırılan miktarlarına uygulanması gereken faizin başlangıcı noktasında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Alacağın belirsiz olması halinde alacaklı, belirsiz alacak davası açabileceği gibi kısmi dava olarak da alacağın tahsilini talep edebilir.
Dava dilekçesinde alacağın belirsiz olduğundan söz edilmiş olsa da, kısmi dava açıldığının ifade edilmesi halinde davanın türünün kısmi dava olarak kabulü gerekir. Zira alacak belirsiz ise kısmi dava yoluyla alacağın istenmesine engel bir durum yoktur. Bu ihtimalde kısmi dava ancak talep edilen kısım itibarıyla zamanaşımını keser. Yargılama ile alacağın belirlenen kalan kısmı ıslah veya ek dava ile talep edildiğinde arttırılan miktarlar bakımından faiz başlangıcı -kural olarak- talep tarihidir. Bu nedenle davanın türünün belirsiz alacak davası veya kısmi dava oluşunun sonuçları farklı olup, tereddüt halinde hakim tarafından bu husus davacıya açıklatılmalı ve davanın türü ön inceleme tutanağına yazılarak tahkikat aşamasına geçilmelidir.
Belirsiz alacak davasının tespit davası olarak açılması ve ardından ıslahla eda davasına dönüştürülmesinin, davanın belirli bir miktar üzerinden açılmasından farkı, faiz başlangıcı noktasında kendisini gösterir. Belirsiz alacak davası tespit davası olarak açıldığında faiz başlangıcı, alacakların rakam olarak talep edildiği ıslah tarihi olmalıdır. Belirsiz alacak davası ile kesilmiş olan zamanaşımı yargılama sırasındaki işlemler ve hakimin her kararı ile kesileceğinden ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı defi sonuca etkili değildir.
HMK 107. maddesinin gerekçesine göre belirsiz alacak davasının, kısmen eda davasıyla birlikte külli tespit davası olarak da açılabilmesi imkan dahilindedir. O halde belirsiz alacak davasında bir miktarın tahsili yanında, kalan tutarın tespiti istenebilecek ve yargılama sırasında belirlendiğinde kalan miktar da talep edilebilecektir.
Bunun tam eda davasından farkı, belirlenebilen miktarın talebi yerine, kısmi bir miktarın istenebilmesidir. Örneğin belirsiz bir alacak için alacaklı tarafından belirsiz alacak davası açıldığında ve 100,00 TL için tahsil, kalan miktarı için ise alacağın tespiti istendiğinde kısmi eda külli tespit davasından söz edilir. Zira alacaklı işveren veya resmi kurum kayıtlarında geçen belirleyebildiği miktarı davaya konu etmek yerine, farazi bir miktar için talepte bulunmuştur. Sözü edilen davanın kısmi davadan farkı ise, alacaklının kısmi dava açtığını belirtmeksizin belirsiz alacak davasından söz ederek taleplerde bulunmasına dayanır. Yukarıda açıklandığı üzere belirsiz bir alacak için alacaklının açıkça kısmi dava açtığını belirterek talepte bulunması veya belirsiz alacaktan söz edilmeksizin kısmi taleplerde bulunulması halinde davanın kısmi dava olarak açıldığı kabul edilir.
Kısmi eda külli tespit davasının açıldığı anda alacağın tamamı için zamanaşımı kesilir. Yargılama sırasındaki işleminden veya hâkimin her kararından sonra yeniden işlemeye başlayacağından yargılama sırasında alacağın zamanaşımına uğradığından söz edilemez. Bu nedenle yargılama sırasında arttırılan taleplere karşı yapılan zamanaşımı defi sonuca etkili değildir. Ancak faiz başlangıcı açısından tahsil amaçlı belirsiz alacak davasından farklı bir durum vardır. Davaya konu edilen miktar bakımından faiz başlangıcı olarak dava tarihi kabul edilmelidir. Alacağın kalan kısmın sadece tespiti istenmiş olmakla, belirlenen bakiye alacak miktarının ilerde talep edildiği tarihten itibaren faize karar verilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak kısmi miktarlar belirtilip, bilirkişinin raporunu sunmasından sonra miktarlar ıslahen artırılmakla davanın kısmi dava olarak açıldığı açıktır. Bu durumda, ihbar tazminatı, fazla çalışma, genel tatil, yıllık izin ve asgari geçim indirimi alacaklarının dava dilekçesindeki miktarları için dava tarihinden, ıslahen artırılan miktarları için ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken adı geçen alacakların tümüne dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi ve ayrıca, genel tatil ücreti alacağına hükmedilirken hükümde bu alacak kalemi için de “fazla mesai” ibaresinin kullanılması hatalı olup, bozma sebebi ise de bu yanlışlıkların düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK"nun geçici 3/2.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, (3.), (5.), (7.), (8.) ve (9.) bentlerinin hükümden çıkartılarak yerlerine,
“3- Net 2.387,17 TL ihbar tazminatının 1.000,00 TL"sinin dava tarihi olan 01.02.2013"den itibaren, 1.387,17 TL"sinin ise ıslah tarihi olan 23.06.2014"den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte,
5- Net 539,99 TL yıllık izin ücretinin 250,00 TL"sinin dava tarihi olan 01.02.2013"den itibaren, 289,99 TL"nın ise ıslah tarihi olan 23.06.2014"den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte,
7- Net 272,87 TL asgari geçim indirimi alacağının 250,00 TL"sinin dava tarihi olan 01.02.2013"den itibaren, 22,87 TL"sinin ise ıslah tarihi olan 23.06.2014"den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte,
8- Net 4.228,58 TL fazla çalışma ücreti alacağına %20 takdiri indirim yapılarak 3.382,86 TL"den 2.000,00 TL"sinin dava tarihi olan 01.02.2013"den itibaren, 1.382,86 TL"sinin ise ıslah tarihi olan 23.06.2014"den itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte,
9- Net 342,00 TL genel tatil ücreti alacağına %20 takdiri indirim yapılarak 273,60 TL"den, 250,00 TL"sinin dava tarihi olan 01.02.2013"den itibaren, 23,60 TL"sinin ise ıslah tarihi olan 23.06.2014"den itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine”bentlerinin yazılmasına, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 15.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.