11. Hukuk Dairesi 2016/15061 E. , 2018/4097 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 28/06/2016 tarih ve 2015/748-2016/585 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirket nezdinde emeklilik poliçesi yaptırdığını, en son ay ödediği tutarın aylık 247,00 TL olduğunu, 08/05/2015 tarihinde davalı şirkete başvuruda bulunarak poliçe çıkış işlemlerinin yapılarak ödemiş olduğu tutarların kendisine iadesini talep ettiğini, davalı şirketin müvekilden istemiş olduğu belgelerin gönderildiğini, ancak başvuru tarihi olan 08/05/2015 tarihinden bu güne kadar müvekkilinin oyalandığını, davalı şirketten olan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalı tarafça kötüniyetle itiraz edilip icra takibinin durduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptali ile takibin devamını ve alacağın % 20 inden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilince Bireysel Emeklilik Sistemi Hakkındaki Yönetmelik kapsamında fon satış işlemleri belli bir süre aldığından, icra müdürlüğü dosyasına yasal sürede, mevzuat ve sözleşme kapsamında yapılacak kesintiler düşüldükten sonra, sözleşme tutarının ödeneceği belirtilerek borca işleyecek faize, vekalet ücretine ve tüm ferilerine itiraz edilmiş olduğunu, davacının talep ettiği sözleşme tutarının ödendiğini, davanın konusuz kaldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalı nezdinde emeklilik poliçesi yaptırdığı, 08/05/2015 tarihinde davalı şirkete başvurup poliçe çıkış işlemlerinin yapılarak ödemiş olduğu tutarların kendisine iadesini talep ettiği, ancak başvuru tarihinden dava tarihine kadar davalı tarafça ödeme yapılmadığı, alacağının tahsili için davalıya karşı başlatılan icra takibine itiraz edildiği ve takibinin durduğu, davacının ilk başvurusundan sonra geçen 3 aylık süre içerisinde tüm işlemlerin tamamlanmamış olmasından davalının sorumlu olduğu, davalının icra takibine sebep olduğu, davacının talep ettiği yargılama ve harç giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafından davacı tarafa ödenmesi gerektiği, borcun tamamı süresi içerisinden ödenmediğinden tam vekalet ücreti hesaplanması gerektiği, icra takibinin başlamasından itibaren asıl alacağın 14 gün içerisinde ödenmiş olduğu ve 14 günlük faiz hesaplanması gerektiği, davacının toplam 37.712,04 TL alacağının olduğunu, 25/08/2015 tarihinde icra dosyası üzerinden 33.136,61 TL ödendiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, itirazın iptali ile dava asıl alacak yönünden konusuz kaldığından takibin icra vekalet ve yargılama giderleri açısından 4.575,43 TL üzerinden devamına, asıl alacağın % 20"si icra inkar tazminatının davalı taraftan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, bireysel emeklilik sözleşmesine istinaden ödenen primlerin iadesi için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Dava tarihi olan 20.08.2015 tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun"un 3/1-k maddesinde tüketicinin; “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, 3/1-l maddesinde ise, tüketici işleminin; “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade edeceği düzenlenmiş, aynı Kanun"un 73/1 madde ve fıkrasında da, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu hüküm altına alınmıştır. Buna göre, mahkemece, tüketici konumundaki davacı tarafından açılan ve 6502 sayılı Yasa kapsamında olan sigorta sözleşmesinden kaynaklanan işlemlerin de tüketici işlemi ve anılan sözleşmelerle ilgili uyuşmazlıkların çözüm yerinin tüketici mahkemeleri olduğu nazara alınarak görevsizlik kararı vermek gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde işin esasına girilerek kararı verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın re"sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 30/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.