Hukuk Genel Kurulu 2013/2196 E. , 2015/1742 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Hanak Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/09/2013
NUMARASI : 2013/120-2013/216
Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Hanak Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 21.12.2012 gün ve 2012/63E., 2012/154 K. sayılı kararın incelenmesi davalı Hazine temsilcisi ve davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 16.Hukuk Dairesinin 09.04.2013 gün ve 2013/3453 E., 2013/3369 K. sayılı ilamı ile;
(...Cumhuriyet Mahallesi çalışma alanında bulunan dava konusu 142 ada 50 parsel sayılı 11.874,72 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz zilyedinin kim olduğu belirlenemediğinden Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı B.. O.., miras yolu ile gelen hak, taksim ve kazandırıcı zamanaşmı zilyetliğine dayanarak çekişmeli taşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının iptal edilerek kendi adına tescili istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın Hazine adına olan kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi ve davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, Hazine temsilcisinin temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, dava tapu iptali ve tescil davası olup mahkemece, davacının davasının kabulüne ve Hazine adına olan kaydın iptali ile taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmiştir. Hal böyle olunca, davası kabul edilen davacı taraf lehine yargılama giderlerine ve vekalet ücretine ilişkin hüküm kurmak gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğü...)
gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
Davalı Hazine vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine ve miras yolu ile gelen hakka dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir
Davacı vekili, dava konusu 142 ada 50 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında davalı Hazine adına tespit gördüğünü, yapılan tespitin gerçeği yansıtmadığını, taşınmazın çayır vasfında özel mülkiyete konu yerlerden olduğunu, bu taşınmazı eskiden beri babası Aşır Obalı"nın kullandığını, babasının vefatından önce diğer kardeşlerinin de rızasını alarak taşınmazı kendisine bıraktığını, kendisinin de bu taşınmazı 20 yılı aşkın süredir aralıksız ve çekişmesiz olarak kullandığını belirterek dava konusu 142 ada 50 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Hazine temsilcisi; idare aleyhine olan kararları kabul etmediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının babasından zilyetlik yoluyla intikal eden taşınmazı aralıksız, fasılasız 20 yılı aşkın süredir zilyetliğinde bulundurması, zilyetlikle taşınmaz edinme koşulları davacı yararına gerçekleştiği anlaşıldığından davanın kabulü ile 142 ada, 50 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline dair verilen karar, davacı vekili ve davalı Hazine temsilcisinin temyizi üzerine; Özel Dairece yukarda başlık bölümünde metni aynen yazılı olan karar ile bozulmuş; mahkemece, dava konusu taşınmazın tescil anında malikinin tespit edilememesi sebebiyle, zorunlu olarak davalı Hazine adına tescil edilmesinde, davalının kusuru bulunmadığı, davalı Hazinenin yargılama giderleri ile vekalet ücreti yönünden sorumlu tutulmasının hak ve nesafet kurallarıyla bağdaşmayacağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını davacı vekili ve davalı Hazine vekili temyize getirmektedir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kadastro çalışmaları sırasında malikinin kim olduğu tespit edilemediğinden senetsizden Hazine adına tespit ve tescil edilen taşınmaza ilişkin davacı tarafından kazandırıcı zamanaşımına dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davasının kabul edilmesi durumunda davacı yararına vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının ayrı ayrı incelenmesinde yarar bulunmaktadır.
I-Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yerel mahkemece, davanın kabulüne dair kurulan ilk hüküm, davalı Hazine tarafından temyiz edilmiş, ancak Hazinenin temyiz itirazları Özel Dairece reddedilmiştir.
Bu durumda, temyiz itirazları reddedilmiş bulunan davalı Hazinenin direnme kararını temyizde hukuki yararı bulunmadığından, temyiz istemleri reddedilmelidir
II-Davacı B.. O.. vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1.maddesi “…Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir…” hükmünü içermektedir.
TMK.’nun 713.maddesinin 2.fıkrası “…Aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan veya yirmi yıl önce ölmüş ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir…” hükmünü oluşturmaktadır. Üçüncü fıkrasında ise “Tescil davası, Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılır.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda; dava konusu 142 ada 50 parsel sayılı taşınmaz kadastro çalışmaları sırasında senetsizden malikinin kim olduğu tespit edilemediğinden davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı TMK’nın 713/1.maddesine dayanarak tapusuz taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulundurduklarını belirterek davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile adına tescil istemiştir. TMK’nın 713/2 maddesinde düzenlenen olağanüstü zamanaşımı yoluyla kazanılmasında taşınmaza ilişkin tapu kaydının olması ancak malikinin kim olduğunun bilinememesi veya yirmi yıl önce ölmüş olması ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş kimse adına kayıtlı olması nedenlerinden dolayı tapu kaydının hukuki değerini kaybetmesi gerekir.
Davacı eldeki davayı TMK’nın 713/2 maddesine dayalı olarak açmadığı, dava konusu taşınmaza ilişkin hukuki kıymetini yitiren tapu kaydı olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla davalı Hazine, lehine tespit ve tescil işlemi yapılan taraf konumunda olduğundan ve davacı tarafından davalı Hazineye karşı açılan dava kabul edildiğinden davacı yararına yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir.
Hal böyle olunca; yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : 1-Yukarıda (I.) bentte açıklanan nedenle davalı Hazine vekilinin temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan REDDİNE,
2-Yukarıda (II.) bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine 24.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.