16. Hukuk Dairesi 2016/13786 E. , 2019/8064 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, ... Köyü çalışma alanında bulunan 257 ada 6 parsel sayılı 58,20 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle bahçe vasfıyla ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., taşınmazın bir bölümü hakkında, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmış, yargılama sırasında vefat etmesi nedeniyle mirasçıları tarafından davaya devam edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 257 ada 6 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile kırmızı renkle taralı olarak gösterilen 23,58 metrekare yüzölçümündeki kısmının tapu kaydının iptali ile bu kısmın davacı ..."nın veraset ilamındaki payları oranında dahili davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, tapusuz taşınmazlar menkul mal hükmünde olup, satışın geçerli olabilmesi için, taşınmazın, alıcıya teslim ve zilyetliğinin devredilmesinin gerektiği, yine tapusuz bir taşınmazın zilyedi adına tesciline karar verilebilmesi için zilyedin zilyetliğinin aralıksız, çekişmesiz ve malik sıfatıyla 20 yıla ulaşmasının zorunlu olduğu, çekişmeli taşınmazın da davalının murisi tarafından davacının murisine 1936 tarihli adi yazılı sözleşme ile satıldığı ve taşınmazın davacı ..."nın annesi olan Fatma tarafından 1936 yılından itibaren ahır olarak zilyetliğinin sürdürüldüğü, ilgili taşınmazın 1967 yılında yıkıldığı, dolayısıyla bu tarihe kadar zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleştiği gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de; varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Davacı ..., çekişmeli taşınmazın bir bölümünün 16.11.1936 tarihinde murisi tarafından satın alınan yer olduğunu ve bu tarihten itibaren zilyetliğinin kendilerinde bulunduğunu ileri sürerek iddiasına konu kısmın tapu kaydının iptali ile adına tescilini talep etmiştir. Keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve davacı tanıkları dava konusu yerin davalının miras bırakanına ait olduğunu, öncesinde üzerinde 3 katlı bina bulunduğunu, bu binanın alt katının bir odasını 1936 yılında davacının annesine sattığını, ancak binanın 1967 yılında yıkıldığını beyan etmişlerdir. Zirai bilirkişi tarafından düzenlenen raporda ise taşınmaz üzerinde yapı enkazına ait molozlar ile kendiliğinden yetişen badem ağacı bulunduğu belirtilmiş olup rapor eki fotoğraflarda da taşınmaz bölümünün moloz yığını ve kendiliğinden yetişen otlarla kaplı olduğu görülmektedir. Şu halde; mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarında taşınmaz üzerindeki yapının 1967 yılında yıkıldığının belirtilmesi, zirai bilirkişi raporu ve eki fotoğraflardan da taşınmaz üzerinde iktisaba elverişli bir kullanım bulunmadığının belirlenmesi karşısında, davacı tarafın, taşınmaz üzerinde ekonomik amaca uygun şekilde zilyetlikle iktisap koşullarının lehine gerçekleştiğini ispat edemediği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davalıların temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.