14. Hukuk Dairesi 2017/3843 E. , 2021/1773 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 14.08.2013 gününde verilen dilekçe ile temliken tescil, 2. kademede tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 21.01.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, temliken tescil 2. kademede tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili 14.08.2013 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkilinin kayınpederi olduğunu, 30 yıldan fazla bir süre önce Hatay ili İskenderun ilçesi, 3482 Parselde kayıtlı arsasını ev yapması için öz kızına ve müvekkiline verdiğini, verirken de "burada ev yapın oturun tapusunu da sonra vereceğim" dediğini, bunun üzerine başka evi bulunmayan müvekkilinin 30 yıl önce davalının onayı ile bu arsaya yaklaşık 100 m²"lik ev inşa ettiğini, o günden bu güne kadar müvekkilinin ailesi ile birlikte oturduğunu, son bir kaç yıldır da evde müvekkilinin kiracısının oturduğunu, 30 yıldır hiç bir şekilde bu evin inşasına ve müvekkili tarafından kullanımına itirazı olmayan davalının evin tapusunu vermediğini ve müvekkilini uzaklaştırmaya çalıştığını, İskenderun 3. Noterliğinin 26/07/2013 tarih 16364 yevmiyeli ihtarnamesi ile davalının müvekkiline karşı "özel mülke tecavüz suçlamasıyla" konuta yaklaşmamasını ihtar ettiğini, davacının iyi niyetli olarak davalının rızası ile mülkiyetin kendisine geçeceği inancıyla arazi üzerine yaptığı binanın değeri arazinin değerinin üzerinde olduğundan davanın kabulü ile davacının evinin üzerinde bulunduğu davalı adına kayıtlı arazinin mülkiyetinin müvekkili adına tapuya tesciline, olmadığı takdirde bina değeri olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 87.500,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 12.09.2013 tarihli dilekçe ile de davalı ..."nin dava konusu taşınmazdaki payını 11.06.2013 tarihinde devrettiği ..."ı devrin muvazaalı olduğu iddiası ile davaya dahil etmiştir.
Davalı ... vekili, müvekkilinin dava konusu taşınmazdaki hissesini, davacının kaynı, müvekkili davalının ise oğlu olan Tahsin Aşkar"dan 01/04/2013 tarihinde satın aldığını, dava açılmadan önce de 11.06.2013 tarihinde sattığını, davacının 30 yıl önce yaptığını iddia ettiği inşaatın bedelini ne müvekkilinden önceki malikten ne de son kayıt malikinden istemek yerine art niyetli olarak müvekkilinden talep etmiş olmasının hiç bir haklı yanının bulunmadığını, davacı dava konusu taşınmazın zilyetliğinin kendisinde olduğunu iddia etse de davacı ve ailesinin dava konusu taşınmazdan yaklaşık 10 yıl önce taşındığını, davacının aradan 10 yıl geçtikten ve zilyetlik ilişkisi kesildikten sonra kendisine ait olmayan arsaya yapmış olduğu evin bedeli isteminin zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, davacı tarafından inşa edildiği belirtilen binanın, müvekkilinin muvafakati ile yapıldığı iddiasını kabul etmediklerini, davacının tapu iptali ve tescil talebinin dava konusu taşınmazın müvekkili tarafından devredilmiş olması sebebiyle mümkün olmadığını, dava konusu taşınmazın değerinin müvekkilinden istemesinin ise hukuken mümkün olmadığını, talep edilen bedelin fahiş olduğunu, binanın kaçak yapılmış olması nedeniyle ekonomik değerinin bulunmadığını ve davanın reddini savunmuştur.
Dahili davalı ... vekili, müvekkilinin dava konusu taşınmazdaki payı tapu kaydına güvenerek satın aldığını, muvazaa iddiasının doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanununun 684 ve 718. maddeleri hükümleri gereğince yapı, üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline gelir ve o taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Ancak, yasa koyucu somut olaydaki taşınmazların durumunu genel hükümlere bırakmamış, bu konumdaki taşınmazların maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişkiyi Türk Medeni Kanununun 722, 723. ve 724. maddelerinde özel olarak düzenlemiştir. Uyuşmazlığın bu kapsamda değerlendirilmesi gerekecektir.
Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir.
Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir.
Malzeme sahibinin Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi için, malzeme sahibinin iyiniyetli ve yapı kıymetinin taşınmazın değerinden açıkça fazla olması yanında, yapıyı yapanın (malzeme sahibinin), taşınmaz malikine uygun bir bedel ödemesi gerekir. Ayrıca, yapının bulunduğu arazi parçası davalıya ait taşınmazın bir kısmını kapsıyor ise tescile konu olacak yer, inşaat alanı ile zorunlu kullanım alanını kapsayacağından mahkemece iptal ve tescile karar verebilmek için bu kısmın ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir.
Somut uyuşmazlıkta, davacının temliken tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil talebi dava konusu yapının kaçak olduğu gerekçesiyle reddedilmiş ise de dosyanın geçirdiği aşama ve imar mevzuatındaki değişiklikler de dikkate alınarak ilgili belediye başkanlığından dava konusu inşaatın alanı ve zorunlu kullanım alanının dava konusu 3482 parsel sayılı taşınmazdan ifrazının mümkün olup olmadığı ve binanın ruhsata bağlanıp bağlanamayacağı sorulmalı, yazı cevaplarına göre temliken tescil koşullarının bulunmaması halinde ise tescil istemi yönünden davanın reddine; 2 kademedeki tazminat istemi yönünden yapı değerinin davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken davanın tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.03.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.