11. Ceza Dairesi 2017/4059 E. , 2018/3409 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
1-Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 14.10.2003 tarih ve 232/250 sayılı kararında açıklandığı üzere, onaysız fotokopi niteliğinde olup suret belge özelliği taşımayan belgenin hukuki sonuç doğurmaya elverişli nitelikte olmadığı, aslı bulunamayan belgenin aldatıcı nitelikte bulunup bulunmadığının tespit edilemediği, belgenin nesnel olarak aldatıcılık yeteneğinin bulunması ve aldatma keyfiyetinin belgeden objektif olarak anlaşılması gerektiği, muhatabın hatasından, dikkatsizlik veya özensizliğinden kaynaklanan fiili iğfalin, aldatma yeteneğinin varlığını göstermeyeceği, belgelerde yapılan sahteciliğin aldatıcılık niteliğinin bulunup bulunmadığının takdir ve tayini mahkemeye ait olduğu cihetle; suça konu belge asıllarının duruşmaya getirtilip incelenerek, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, aldatıcılık niteliğinin bulunup bulunmadığının belirlenip, karar yerinde tartışılması, belgelerin denetime olanak verecek şekilde dosya içerisine konulması ve sonucuna göre sanıkların hukuki durumun belirlenmesi gerekirken eksik araştırmayla yazılı şekilde karar verilmesi,
2-5237 sayılı TCK’nın 204/1. maddesinde düzenlenen resmi belgede sahtecilik suçunun mağdurunun, toplumu oluşturan bireylerinin tamamı yani kamu olduğu, aynı Yasanın 158/1-j. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçunun mağdurunun, banka veya diğer kredi kurumları olduğu cihetle; sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek, katılanlar adına düzenlenmiş sahte nüfus cüzdanları, noter onaylı imza beyannameleri ve katılan ... adına düzenlenmiş sahte vergi levhası ile, ...’ne müracaat edip, imzalanan kredi sözleşmesi ve ekleri ile 18 ay vadeli 150.000 TL tutarında plaka işletme kredisini almak suretiyle resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarını işledikleri iddia ve kabul edilen olayda; katılan banka müfettişi ... tarafından düzenlenen 02.06.2009 tarih ve 51/11 sayılı soruşturma raporunda, sanıkların benzer şekilde gerçekleşen fiilleri ile, ...Bankası ...Şubesi’nden de farklı tarihlerde kredi aldıklarının belirtilmesi karşısında; müfettiş raporunda belirtilen fiiller sebebiyle sanıklar hakkında dava açılıp açılmadığının araştırılması, açıldığının tespit halinde dava dosyası/dosyalarının getirtilip incelenerek, özeti/özetlerinin duruşma tutanağına yazılması, mümkün olması halinde davaların birleştirilmesi, aksi takdirde bu davayı ilgilendiren onaylı örneklerinin dosyaya alınması ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek, TCK’nın 43/1. maddesi kapsamında zincirleme suç hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının tartışılması ve sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesi gerekirken, eksik araştırmayla yazılı şekilde karar verilmesi,
3-Kabule göre de;
a)Suça konu “noter onaylı imza beyannamelerinin” kanun hükmü gereği sahteciliği sabit oluncaya kadar geçerli belgelerden olduğu ve sanıkların fiillerinin TCK"nın 204/1-3 ve 43/1. maddeleri kapsamında zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacağının gözetilmemesi,
b)5237 sayılı TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ... ve ... müdafii ile sanık ...’ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMUK"nın 326/son maddesi gereğince kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 11.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.