14. Hukuk Dairesi 2017/3867 E. , 2018/3615 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 24.04.2017 gün ve 2017/412 Esas, 2017/3298 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı ... vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, imar işleminin iptali sebebiyle kadastral mülkiyet durumunun ihyası isteğine ilişkindir.
Davacı; davaya konu 1512 (3063) parsel sayılı taşınmazın 541,01 m2"lik kısmının evvelinde kadastro harici, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup, Hazine adına tescili gerekirken ihdasen Adana Büyükşehir Belediyesi adına tescil edildikten sonra yapılan imar uygulamasıyla da tamamının kamuda kullanılmak üzere terkin edildiğini ve çekişmeli bölüm üzerinde de 4980 ada 2 sayılı imar parselinin oluşturulduğunu; ancak, dava konusu alanda gerçekleştirilmiş olan imar uygulamalarının idari yargı yerinde iptal edildiğini ve böylece sicil kaydının TMK"nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düştüğünü ileri sürerek, tapu iptal ve Hazine adına tescil ile tapu kayıtlarının eski hale iadesinin sağlanmasını istemiştir.
Mahkemece, tapu kayıtlarının dayanağını teşkil eden imar uygulamalarının idari yargı yerinde iptal edildiği gerekçesi ile davanın kabulüne dair verilen ilk karar, Dairemizin 07/07/2014 tarih 2014/4277 Esas 2014/9017 Karar sayılı ilamı ile “… teknik bilirkişilerin çekişme konusu 1512 parsel sayılı taşınmazın kadastro paftasına göre tescil harici yerler ile Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki sahipsiz yerlerden ihdas edildiği bildirildiği halde, çekişme konusu taşınmazın imar uygulamalarından önceki vasfı, kadastro harici bırakılan bir yer olup olmadığı ve Hazine ile ilgisinin bulunup bulunmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanmadığı, ayrıca Belediyeye devri gereken yerlerden olup olmadığı hususu üzerinde de durulmadığı görülmektedir. Bu durumda mahkemece; öncelikle 1512 (3063) parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı ile ilk tesisinden itibaren geldi tapu kayıtlarının celbedilerek daha sonra yukarıda değinilen ilkeler ve yasal düzenlemeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, tarafların bu konuda gösterdikleri tüm delillerin toplanarak sonucu çerçevesinde bir karar verilmesi gerekir..." şeklindeki gerekçeyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalılar vekillerinin temyizi üzerine hükmün, Dairemizin 24.04.2017 gün, 2017/412 Esas, 2017/3298 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmiştir.
Davalı ... vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Hemen belirtilmelidir ki; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. İmar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK"nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır.
Öte yandan; çekişmeli taşınmazın Belediye sınırları içerisinde ve kadastro sırasında tespit dışı bırakılan yer olduğunun belirlenmesi halinde, 1966 yılında yürürlüğe giren 775 sayılı Kanunun 3/2 maddesinde öngörülen belediyeye devri gerekli taşınmazlardan olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet kanun gereğince belediyeye devri gereken yerlerden olduğu tespit edilirse, Hazinenin taşınmazda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı gözetilerek Hazinenin davasının reddine karar verilmesi, diğer taraftan; 775 sayılı Kanunun 3. maddesi her ne kadar 19.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4916 sayılı Kanun ile ilga edilmiş ise de, bu tarihten önce doğmuş olan haklara etkili olmayacağı, bir başka ifadeyle kazanılmış hakkın korunması gerektiği açıktır. Ayrıca kapanmış yollar bakımından da 3194 sayılı Kanunun 17. maddesi hükmü uyarınca belediye adına tescilin öngörüldüğü ve 2644 sayılı Tapu Kanununun 21. maddesi hükmünün de kapanmış yolların içinde bulunduğu tüzel kişi adına tescili gerektiğini düzenlediği gözden uzak tutulmamalıdır.
Ancak, anılan bu hususlar Dairemizin önceki bozma ilamında belirtilmesine ve mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma gereklerinin tamamen yerine getirildiği söylenemez. Bilindiği üzere, bozma kararına uyulmuş olmakla bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hakkın doğacağı ve buna göre bozma kararında belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılması gerekeceği kuşkusuzdur.
Somut olaya gelince;... Belediyesi tarafından yapılan 37 no"lu imar düzenlemesi ile sonrasında Adana Büyükşehir Belediyesi"nin yaptığı şuyulandırma işlemlerinin idari yargı yerinde iptal edildiği bilinmekte olup, hükme esas alınan bilirkişi raporunun kendi içerisinde çelişkili olduğu anlaşılmıştır. Anılan raporda dava konusu taşınmazın hem ilk uygulama tarihinde 775 sayılı Yasanın (mülga) 3/2. maddesi uyarınca Belediyeye devri gereken yerlerden olduğu belirtilip, hem de 3194 sayılı Yasanın 11/3. maddesi uyarınca Hazine adına tescilinin gerektiği yönünde görüş bildirildiği görülmektedir. Yine, çekişmeli 1512 (3063) sayılı kök parselinin tescil beyannamesinde 188 sayılı kadastral parselin terkininden ihdas edildiği belirtilmesine rağmen bu konuda değerlendirmede bulunulmamıştır. Ayrıca mahkemece de, 775 sayılı Yasanın mülga 3. maddesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği bakımından yeterli araştırma ve soruşturma da yapılmamıştır.
O halde; dava konusu alanın hangi tarihte belediye veya mücavir saha içerisine alındığının belirlenmesi, dava konusu alana ilişkin kadastral pafta ile ilk ve ikinci imar uygulamasıyla konumlarını gösterir imar krokileri getirtilerek şuyulandırma işlemleri öncesi ve sonrası niteliklerinin (ilk uygulama ve ikinci uygulama öncesi ve sonrası nitelikleri, nereden ihdas ile oluşturulduğu, vs) şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi, raporlardaki çelişkilerin giderilmesi, 775 sayılı Yasanın mülga 3. maddesinin koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin, başka bir ifadeyle dava konusu taşınmazın belediyeye devri gereken yerlerden olup olmadığının net bir şekilde saptanması, ondan sonra toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Hükmün belirtilen nedenlerle bozulması gerekirken maddi hata nedeniyle onanmasına karar verildiği davalı ... vekilinin karar düzeltme istemi üzerine yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından, anılan davalının karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 24.04.2017 gün, 2017/412 Esas, 2017/3298 Karar sayılı onama ilamının kaldırılmasına ve yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 24.04.2017 gün, 2017/412 Esas, 2017/3298 Karar sayılı onama ilamının KALDIRILMASINA ve Yerel mahkeme kararının belirilen nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan karar düzeltme harcının istek halinde iadesine, 09.05.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.