3. Hukuk Dairesi 2020/7558 E. , 2021/2944 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 18. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, yeğeni olan davalıya, taşınmazının kamulaştırma işlemlerini takip etmesi için vekalet verdiğini, ancak iradesi dışında vekaletnameye para çekme yetkisininde eklenildiğini, maliki bulunduğu taşınmazın kamulaştırılması nedeniyle, dava dışı kurumca ödenen bedelin bankaya yatırıldığını, davalının vekaletnameyi kötüye kullanarak bankaya yatan parayı çekerek uhdesine geçirdiğini ileri sürerek 289.866,12 TL"nin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, vekaletnameye binaen hesaptan çektiği kamulaştırma bedelini davacıya ödendiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince, tarafların dayı yeğen olmaları ve birlikte yaşamaları nedeniyle, HMK m. 203/1-b gereğince, davalı tanığının beyanı esas alınarak davalının bankadan tahsil ettiği bedeli davacıya ödediği gerekçesiye davanın reddine karar verilmiş; davacının istinaf başvurusu... Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığından esastan reddedilmiştir. Karara yönelik davacı temyiz talebinde bulunmuştur.
1-Davacı, eldeki dava ile davalıya vekalet verdiğini, davalının anılan vekaletnameye istinaden bankadan çektiği kamulaştırma bedelini ödenmediğini ileri sürerek bu miktarın tahsilini istemiştir. İleri sürülüş şekli ve dayanılan olgular çerçevesinde, davacının bu davadaki alacak isteminin, vekilin hesap verme yükümlülüğüne aykırı davranması hukuksal nedenine dayandırıldığı açıktır. Gerçekten de vekil, vekaleti iyi bir surette ifa ile yükümlüdür. (B.K. md. 390/2) Başka bir ifade ile, müvekkilin kendisine verdiği görevi özen ve sadakatle ifa etmek yükümlülüğü altındadır. Öte yandan, müvekkilin talebi üzerine, yapmış olduğu işin hesabını vermekle, her ne nam ile olursa olsun, almış olduğu şeyi müvekkile tediye etmekle yükümlüdür. (B.K.md. 392/1) Vekilin hesap verme yükümlülüğüne, üçüncü kişilerden aldığı değerler evleviyetle dahildir. Vekilin hesap verme borcu, vekalet sözleşmesinin kurulmasıyla birlikte doğup, işin vekil tarafından yürütülmesi sırasında ve sona ermesinde de devam etmektedir. Vekilin aldıklarını geri verme borcunda muacceliyet, vekilin hesap vermesi veya sözleşme ilişkisinin bitmesi ile başlar. (Bkz. Hukuk Genel Kurulunun 2011 tarih ve 2011/13-161 esas ve 2011/276 karar sayılı ilamı da bu yöndedir.)
Somut olayda davacının davalıya vekaletname verdiği, davalının da bu vekaletnameye istinaden davacının hesabına yatan kamulaştırma bedelini çektiği sabittir.
TBK 508. maddesi hükmünce, vekilin vekil edeninin adına veya yararına yaptığı tüm işlerden dolayı hesap verme yükümlülüğü gereği davalı vekil, kamulaştırma bedelini aldıktan sonra davacıya ödeme yaptığını ispatla mükelleftir. Başka bir deyişle, davada ispat yükü vekil olan davalıdadır. Nitekim ilk derece mahkemesi ve bölge adliye mahkemesinin kabulü de bu yöndedir.
Somut olayda uyuşmazlık; davalının, ödeme savunmasını, tanık delili ile ispat edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nun “İspat Yükü” başlıklı 6.maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” ifadesine yer verilmiştir.
Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.
6100 sayılı HMK m.189/3 maddesi (1086 sayılı HUMK mad. 287) "Kanunun belirli delillerle ispatını emrettiği hususla, başka delillerle ispat olunamaz." hükmünü amirdir. Aynı Kanunun m. 200/I maddesine göre (1086 sayılı HUMK mad. 288) senetle ispat kuralına göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrar ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin yapıldıkları zamanki miktar veya değeri kanunda öngörülen sınırı geçtiği takdirde senetle ispatlanması gerekir. 200/II (1086 sayılı HUMK mad. 289) maddesinde de “senetle ispat gereken hallerde karşı tarafın açık muvafakati ile tanık dinlenebileceği” hususları düzenlenmektedir. Yine Aynı Kanunun m. 201. maddesinde de (1086 sayılı HUMK mad. 290); "Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler …(2012 yılı için 2.500TL) liradan az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz." denilmekte; HMK’nın 203. Maddesinde ise hangi hâllerde tanık dinlenebileceği açıklanmış olup,
"a) Altsoy ve üstsoy, kardeşler, eşler, kayınbaba, kaynana ile gelin ve damat arasındaki işlemler.
b) İşin niteliğine ve tarafların durumlarına göre, senede bağlanmaması teamül olarak yerleşmiş bulunan hukuki işlemler.
c) Yangın, deniz kazası, deprem gibi senet alınmasında imkansızlık veya olağanüstü güçlük bulunan hallerde yapılan işlemler.
ç) Hukuki işlemlerde irade bozukluğu ile aşırı yararlanma iddiaları.
d) Hukuki işlemlere ve senetlere karşı üçüncü kişilerin muvazaa iddiaları.
e) Bir senedin sahibi elinde beklenmeyen bir olay veya zorlayıcı bir nedenle yahut usulüne göre teslim edilen bir memur elinde veya noterlikte herhangi bir şekilde kaybolduğu kanısını kuvvetlendirecek delil veya emarelerin bulunması hali." şeklinde düzenlenmiştir.
İlk derece mahkemesince, tarafların dayı yeğen olmaları ve birlikte yaşamaları nedeniyle, ...K m. 203/1-b gereğince işin niteliğine göre işin senede bağlanmamasının taraflar arasında teammül olduğu gerekçesiyle davalı tanığının beyanı esas alınarak davalının bankadan tahsil ettiği bedeli davacıya ödediği kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de somut olayda taraflar arasında ...K"nın 203/1-a maddesinde öngörülen, senetle ispat kuralının istisnaları arasında sayılan hısımlık mevcut olmadığı gibi, yine davacı ile davalının birlikte yaşamasının ...K"nın 203/1-b maddesinde öngörülen istisna kapsamında kabul edilemeyeceği nazara alındığında davalı ödeme savunmasını ancak yazılı delil ile ispat edebilir. Mahkemece açıklanan bu hususlar gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK"nın 373/1 maddesi uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371 inci maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 18/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.