Esas No: 2010/1506
Karar No: 2011/60
Karar Tarihi: 17.01.2011
Tapu İptali Tescil - Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2010/1506 Esas 2011/60 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı A... D... adına tescil edilen 212 ada 37 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı davacı hazine tarafından farklı bir tapu kaydına dayanarak iptal edilmesi ve tescil edilmesi istemiyle açılan dava reddedilmiştir. Ancak, yapılan araştırma ve soruşturma yeterli değildir ve tapu kayıtlarının tarafların tutunduğu kayıtlardan hangisinin dava konusu taşınmaza uyduğunun belirlenmesi için keşif yapılması zorunludur. Tarafların kayıtları ve tedavülleri, haritaları ile birlikte Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ve Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtilmeli, revizyon görmüş ise dava konusu taşınmaz ile revizyon görmüş dava dışı taşınmazlar ve komşu taşınmazlar tespit edilmeli, bilirkişi ve tanıklar taşınmaz başında dinlenmeli, tapu kayıtları yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanmalıdır. Mahkeme kararı isabetsiz bulunarak bozulmuştur. Kanun maddeleri: 3402 S. Kadastro Kanunu (Madde 20).
7. Hukuk Dairesi 2010/1506 E., 2011/60 K.
7. Hukuk Dairesi 2010/1506 E., 2011/60 K.
- TAPU İPTALİ TESCİL
- 3402 S. KADASTRO KANUNU [ Madde 20 ]
"İçtihat Metni"
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı hazine tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında dava konusu 212 ada 37 parsel sayılı 115,59 m²
² yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydına dayanılarak davalı A... D... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı hazine, başka tapu kaydına dayanarak tapu iptal ve tescil davası açmıştır. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece davalı A... D..."un tutunduğu 23.10.1943 tarih ve 1 sicilden gelen 2.1.1984 tarih ve 1 sayılı tapu kaydının davacı hazinenin satışı ve tedavülü sonucu oluştuğu, bu nedenle davacı hazinenin bir hakkının kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve soruşturma hüküm vermeye yeterli değildir.
Kural olarak taşınmaz mallara ilişkin davalarda kayıt uygulamalarının taşınmaz başında yapılması, bilirkişi ve tanıkların taşınmaz başında dinlenmesi zorunludur. Davacı hazine, dava konusu 212 ada 37 parsel sayılı taşınmaza uygulanan tapu kaydından farklı olarak 1926 tarih ve 13 sayılı tapu kaydına dayanmıştır. Tarafların tutundukları tapu kayıtlarından hangisinin dava konusu taşınmaza uyduğunun belirlenmesi için keşif yapılması zorunludur. Eksik araştırma ve soruşturma ile hüküm kurulamaz.
O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle tarafların tutunduğu tapu kayıtlarının ilk oluştuğu günden itibaren tüm tedavülleri, varsa haritaları ile birlikte Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ve Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtilmeli, dayanılan kayıtların dava dışı başka taşınmazlara revizyon görüp görmediği, Tapu Sicil Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğünden sorulup saptanmalı, revizyon görmüş ise dava konusu taşınmaz ile revizyon gördüğü dava dışı taşınmazlara komşu taşınmazları da bir arada gösterecek şekilde geniş kapsamlı birleşik harita ile komşu taşınmazların tespit tutanakları varsa dayanakları kayıtlar Kadastro Müdürlüğü ve Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtilmeli, daha sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi, tutanak bilirkişilerinin tümü, tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıklar hazır olduğu halde taşınmaz başında keşif yapılmalı, 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu kayıtları yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanmalı, tarafların tutunduğu tapu kayıtlarının revizyon gördüğü dava dışı taşınmazlar varsa özellikle göz önünde tutulmalı, tapu kayıtlarının varsa dayanağı haritalarının ve kadastro paftasının ölçekleri eşitlenerek haritalar çakıştırılarak yerine uygulanmalı, uygulamada haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalar ile arz üzerindeki doğal ya da yapay sınır yerlerinden yararlanılmalıdır. Kuşkusuz tapu kayıtları haritaya dayanmıyor ya da yerine uygulanmıyor ise kayıtlarda tarif edilen sınır yerleri esas alınmalı, kayıtlarda tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişiye kayıtlarda tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, uygulamaya ilişkin yerel bilirkişi ve tanık sözleri, dıştan komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla denetlenmelidir. Bu yolla dava konusu taşınmazın tarafların tutunduğu tapu kayıtlarının kapsamında kalıp kalmadığı, kalmış ise hangi tapu kaydı kapsamında kaldığı duraksamasız saptanmalı, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı, toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir.
Mahkemece böylesine bir araştırma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacı hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 17.01.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.