Esas No: 2016/7
Karar No: 2016/4221
Karar Tarihi: 10.05.2016
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2016/7 Esas 2016/4221 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi Ağır Ceza Mahkemesi)
SUÇ : Suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme, örgüte üye olma, örgüte yardım, yağma, tefecilik, iş ve çalışma hürriyetini ihlali, konut dokunulmazlığını ihlal, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, tehdit, 6136 sayılı Yasaya aykırılık, kasten yaralama, suç delillerini gizleme, değiştirme ve yok etme, resmi belgede sahtecilik, hakkı olmayan yere tecavüz
HÜKÜM : Mahkumiyet, Beraat, Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına
Yerel Mahkemece verilen hüküm sanıklar ..., ..., ..., ...,..., ... ve... savunmanları ile sanıklar ...,... tarafından duruşmalı olarak da temyiz edilmekle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07/04/2014 gün ve 14/12/2015 tarihli tebliğnameleri ile Daireye gönderilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Üye ..."un, 6526 sayılı Kanunla Terörle Mücadele Kanununa eklenen geçici 14/4. maddesinin son cümlesinin, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Milletlerarası andlaşmalara aykırı olduğu, bu nedenle iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulması; Üye ...’un anılan maddenin ülkemizin kabul ettiği milletlerarası antlaşmalar ile çeliştiği için verilen hükmün incelenmesinin eşitlik ilkesi ve adil yargılama hakkı gereğince bütünüyle bozulması görüşleri oyçokluğu ile reddedilmesinden sonra, sanıklar ..., ... ve ...’a atılı tefecilik suçu yönünden 5271 sayılı CMK"nın 260/1. maddesine göre, katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş olan ...’nin kanun yoluna başvurma hakkının bulunması ve sanıklar hakkındaki beraat hükmünün ... vekili tarafından temyiz edilmesi karşısında; aynı Yasanın 237/2. maddesi uyarınca ...’nin katılma talebinin kabulüne karar verilerek yapılan incelemede;
Sanıklar ..., ..., ..., ...,..., ...,..., ...,... hakkında hükmolunan cezaların süresine göre, sanıklar ..., ..., ..., ...,..., ... ve... savunmanları ile sanıklar ...,...’in yaptığı duruşmalı inceleme istemlerinin, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollaması ile 1412 sayılı CMUK’nın 318. maddesi gereğince REDDİNE,
Sanıklar ... ve ...’ın, fikir ve eylem birliği içerisinde diğer sanık ... ile birlikte suç tarihinde geceleyin yakınan ...’in işyerine gittikleri, yakınanı silah zoruyla işyerinden alarak arabaya bindirdikleri, kredi kartıyla ATM’den ve 4 ayrı iş yerinden değişik meblağlarda toplam 1.780 TL para çektirerek veya işlem yaptırarak menfaat sağladıkları, sanıkların tanık ... tarafından çoklu ortamda teşhis edildiği, yakınanın zararının soruşturma aşamasında giderildiğinin anlaşılmasına göre, haklarında 5237 sayılı TCK’nın 149/1-a,c,d,f,g,h, 168 ve 109/2-3,a,b; 2007 yılı Nisan aylarında bir tekel bayiinin içerisinde sanık ...’in, ... ve ... ile birlikte, “Bu parayı alacaksın yoksa seni ve aileni öldürürüz” diyerek yakınan ...’yu tehdit edip, 12.500.- TL’lik senedi zorla imzalatarak aldıkları, 2007 yılının Nisan veya Mayıs ayı içerisinde sanık ...’un, ... ile birlikte yakınanın evine gelip boş araziye götürdükleri ve “Borçları nasıl ödeyeceksin” dedikleri, “..."de tarlalarının olduğunu ve satacağını, biraz müsaade etmelerini tarlayı sattığında ödeyeceğini” söyleyen yakınanı arabaya bindirdikleri, dövdükleri ve ... civarına getirerek bıraktıkları, 2007 yılının Temmuz ayı içerisinde sanık ...’un, ..., ... ve ... ile birlikte araçlarına bindirip ... kahvehanesine götürdükleri, ...’ın da belinden bir silahı çıkartarak kabzası ile kafasına vurmak suretiyle 21.000 TL’lik senet imzalattıkları, evde tek kaldığı sonraki bir tarihte sanıklar ... ve ...’un, ..., ... ve ... ile birlikte evine gelip “Artık bize olan borcunu ödeyene kadar burada kalacağız” diyerek o gece evinde kaldıkları, dövdükleri ve ertesi gün saat 15.00 ile 16.00 sularında “Yine geleceğiz bizim paramızı ayarla yoksa seni ve aileni yok edeceğiz” diyerek evden ayrıldıkları, babasının yanına ...’ye gittiği 2007 yılı yaz ayları içerisinde sanık
...’un, ..., ... ile birlikte ... ilçesine bağlı ... Mahallesindeki evlerine gelip dövdükleri ve ...’nin de elinde bulunan bıçağı sol bacağına batırdığı, aradan bir hafta geçtikten sonra da ... ve ... ile birlikte sabah saat:05.30 sıralarında ...’ye evlerine tekrar gelip araçlarına bindirdikleri ve şehir içerisinde tur atmaya başlayarak kırtasiyenin açılmasını bekledikleri, kırtasiye açıldıktan sonra boş senet alıp, “Bu senetleri babana imzalatacaksın sen de kefil olacaksın yoksa seni ve aileni öldürürüz. Baban emekli, icraya verirsek paramızı alırız” dediklerini ve ölümle tehdit ederek kahvehanede bir tanesi 7.000 TL’lik diğeri 4.000 TL’lik olmak üzere kefil sıfatıyla iki ayrı senet imzalattıklarının anlaşılmasına göre, sanık ... hakkında aynı Yasanın 149/1-c,d,f,g,h ve sanıklar ... ve ... hakkında 109/2-3, b; sanık ...’in, 2007 yılı içerisinde 4-5 milyar civarında faizle para alan yakınan ...’ı yazıhaneye çağırıp diğer sanıklarla birlikte borcuna karşılık senet imzalattığı ve sürekli tehdit ettiğinin anlaşılmasına göre, hakkında TCK’nın 106/2-c,d; ...’ı sürekli tehdit eden, diğer sanıklarla fikir ve eylem birliği içinde hareket eden sanık ... ile örgüt yöneticisi olması nedeniyle TCK’nın 220/5 maddesi yollamasıyla olmak üzere sanıklar ... ile yine benzer şekilde yakınan ...’ı sürekli tehdit eden sanıklar ... ve ... hakkında aynı Yasanın 106/2-c,d maddeleri uyarınca, zamanaşımı içerisinde Cumhuriyet Başsavcılığınca işlem yapılması olanaklı görülmüş, sanık ...’ın adı hüküm fıkrasında ...; kendisine yönelik yağma ve tehdit suçundan kurulan hükümlerde yakınan ...’un adı ... olarak yazılmış ise de, bu hususlar yerinde düzeltilebilir yazım hataları kabul edilmiştir.
I-) Sanık ... hakkında, suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olmak;
Sanık ... hakkında yakınanlar ..., ... ve ..."e yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma; sanık ... hakkında suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme; sanık ... hakkında yakınan ..."a yönelik tehdit;
Sanık ... hakkında, yakınan ..."a yönelik hakkı olmayan yere tecavüz; sanıklar ... ve ... hakkında yakınan ..."e yönelik tehdit; sanıklar ... ve ... hakkında, yakınan ...’a, yakınan ..."a yönelik tefecilik suçlarından kurulan beraat hükümlerinin temyiz incelemesinde;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, kararın dayandığı gerekçeye ve takdire göre, o yer Cumhuriyet savcı ve katılan ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin ONANMASINA,
II-) Sanık ... hakkında suç örgütü kurmak ve yönetmek; sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ...,... ve ... hakkında suç örgütüne üye olmak; sanıklar ..., ...,... ve ... hakkında suç örgütüne yardım etmek; sanıklar ... ve ... hakkında yakınan ..."e yönelik kişi hürriyetinden yoksun kılma ve yağma; sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında katılan ... "e yönelik tehdit; sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında yakınan ..."ya yönelik kişi hürriyetinden yoksun kılma; sanıklar ... ve ... hakkında yakınanlar ..., ... ve ..."e yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma; sanıklar ... ve ... hakkında yakınan ..."e yönelik tehdit; sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... hakkında yakınan ..."a yönelik tehdit; sanıklar ..., ... ve ... hakkında yakınan ..."a yönelik tehdit; sanıklar ..., ... ve ... hakkında yakınan ..."a yönelik tehdit; sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve... hakkında yakınan ... "ye yönelik tehdit; sanıklar ... ve ... hakkında yakınan ..."a yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma; sanıklar ... ve ... hakkında yakınanlar ... ve ..."a yönelik yağma; sanıklar ..., ..., ...,... ve ... hakkında tefecilik; sanıklar ..., ..., ..., ...,..., ..., ... ve... hakkında 6136 sayılı Yasaya aykırılık; sanıklar ... ve ... hakkında suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçlarından kurulan mahkumiyet hükümleri ile sanık ... hakkında kurulan beraat hükümlerinin temyiz incelemesinde;
Yakınan ...’e yönelik eylemin, silâhla, birden fazla kişi tarafından birlikte, işyerinde, var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak, suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla ve gece
vaktinde işlendiğinin anlaşılması karşısında, sanıklar ... ve ... hakkında 5237 sayılı TCK’nın 149/1. maddesinin (a), (f), (g) ve (h) bentleri ile birlikte (c) ve (d); 109/3-a bentleri ile birlikte (b) bentlerinin de uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi, katılan ... "e yönelik tehdit eyleminin, silahla, birden fazla kişi tarafından birlikte ve var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlendiğinin anlaşılması karşısında, sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında 5237 sayılı TCK’nın 106/2-c ve d bentlerinin de uygulanması ve aynı Yasanın 61. maddesi değerlendirilerek alt sınırdan uzaklaşılması gerektiğinin düşünülmemesi, sanıklar ..., ... ve ...’ın 2007 yılı Nisan ayında, ... ile birlikte sanık ...’ın aynı yılın Nisan veya Mayıs ayında, ... ile birlikte sanıklar ..., ... ve ...’nin silahlı olarak aynı yılın Temmuz ayında, evine gidip kalmak suretiyle ... ve ... ile birlikte sanıklar ..., ... ve ...’nin yine o tarihlerde, ... ile birlikte sanıklar ... ve ...’nin silahlı olarak 2007 yılı yaz ayları içerisinde, bundan bir hafta sonra ... ile birlikte sanıklar ... ve ...’nin ve daha sonra sanıklar ... ve ...’nin Ağustos ayında, sanık ..."ın ve örgüt yöneticisi sanık ...’in, yenilenen kasıtla ikiden fazla ve aynı suçu işleme kararının icrası kapsamında zincirleme olarak; sanıklar ... ve ..."nin ise, yenilenen kasıtla birden fazla ve aynı suçu işleme kararının icrası kapsamında zincirleme olarak yakınan ...’yu hürriyetinden yoksun kıldıklarının anlaşılması karşısında; sanıklar ... ve ... hakkında ikiden fazla, sanıklar ... ve ... hakkında birden fazla olmak üzere, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan hüküm kurulması ve 5237 sayılı TCK’nın 109/3 ve 43. maddeleri uyarınca da artırım yapılması gerektiğinin gözetilmemesi; sanıklar ... ve ...’nın yakınan ..."a bıçak dayayıp hürriyetinden yoksun kıldıklarının anlaşılması karşısında; haklarında 5237 sayılı TCK’nın 109/3-a bendi uyarınca da uygulama yapılması gerektiğinin gözetilmemesi; yakınan ... ..."ye yönelik tehdit eyleminin, silahla, birden fazla kişi tarafından birlikte ve var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlendiğinin anlaşılması karşısında; sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... hakkında 5237 sayılı TCK’nın 106/2-a bendiyle de uygulama yapılması ve aynı Yasanın 61.maddesi değerlendirilerek sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve... hakkında temel ceza belirlenirken alt sınırdan uzaklaşılması gerektiğinin düşünülmemesi, sanıklar ... ve ... hakkında, yakınanlar ... ve ..."a yönelik yağma eylemlerinin birden fazla kişi tarafından birlikte, var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak ve suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla işlendiğinin anlaşılması karşısında; aynı yasanın 5237 sayılı TCK’nın 61. maddesi değerlendirilerek sanıklar hakkında, temel ceza belirlenirken alt sınırdan uzaklaşılması gerektiğinin düşünülmemesi, Yargıtay ve Dairemizce benimsenip sürdürülen uygulamaya göre, sanık..."in 99 adet mermi bilindurmak eyleminin, 6136 sayılı Kanununun 13/3.maddesine uyan suçu oluşturduğunun gözetilmemesi, karşı temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamış,
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre, mahkumiyet hükmü kurulan suçların sanıklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-) Beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık ... lehine, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yazılı biçimde uygulama yapılması,
2-) Katılan ... ..."e yönelik tehdit suçundan kurulan hükümde örgüt faaliyeti çerçevesinde suç işlemeyen sanıklar ..., ... ve ... hakkında, 5237 sayılı TCK"nın 58/9. maddesinin uygulanamayacağının gözetilmemesi,
3-) Sanıkların, hapis cezalarının infazı tamamlanıncaya kadar TCK"nın 53/1-a-b-c-d-e maddesinde yazılı hakları kullanmaktan yoksun bırakılmalarına; ancak, TCK"nın 53/3. maddesi uyarınca koşullu salıverildikleri takdirde, kendi altsoyları üzerinde TCK"nın 53/1-c bendinde sayılan hakları kullanmaktan yoksunluklarının sona erdirilmesine karar verilmiş ise de; 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 gün, 2014/140-2015/85 Esas ve Karar sayılı kararı ile TCK"nın 53/1-b maddesinde yazılı, "seçme, seçilme ve diğer siyasi hakları kullanmaktan" ibaresinin iptal edilmiş olması,
Bozmayı gerektirmiş, O yer Cumhuriyet savcısı, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...,..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... savunmanları ile sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...,... ve ...’in temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenleri yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1.
maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK"nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanıklar ..., ... ve ... hakkında katılan ... ..."e yönelik tehdit suçundan kurulan hükümde 5237 sayılı Yasanın 58. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölüm ile hüküm fıkralarından TCK"nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümlerin çıkarılması; 53. maddenin uygulanmasına ilişkin bölümlerin yerlerine, "Sanıkların, kasten işlemiş olduğu suç için hapis cezasıyla mahkumiyetinin yasal sonucu olarak, TCK"nın 53/1. maddesinin uygulanması yönünden, (a, c, d ve e) bentleri ile (b) bendinde yazılı seçme, seçilme ve diğer siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakılmalarına; aynı Kanunun 53/2. maddesinin uygulanması açısından, 53/1.maddesinin (a, c, d ve e) bentleri ile (b) bendinde yazılı seçme ve diğer siyasi hakları ve aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca, (c) bendinde yazılı kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerini mahkum oldukları hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar kullanamamalarına" ve hüküm fıkrasına “Beraat eden ve kendisini vekille temsil ettiren sanık ... lehine, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 2.640.- TL vekalet ücretine hükmedilmesine” cümlesinin yazılması suretiyle, eleştiriler dışında diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
III-) Sanık... hakkında, suç örgütüne üye olmak, yakınan ...."e yönelik kişi hürriyetinden yoksun kılma ve yağma; katılan ... ..."e yönelik sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında, iş ve çalışma hürriyetini ihlal ile sanıklar ..., ... ve ... hakkında, tehdit; yakınan ..."a yönelik sanıklar ... ve ... hakkında, yağma ile sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında, tehdit; yakınan ..."ya yönelik mahkumiyet kararı verilen sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... hakkında, tehdit ve yağma ile beraat kararı verilen sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında, konut dokunulmazlığını bozma; sanıklar ... ve ... hakkında, yakınan ..."a yönelik yağma; yakınan Hikmedin Ok"a yönelik mahkumiyet kararı verilen sanıklar ..., ... ve ... ile beraat kararı verilen sanıklar ..., ... hakkında, kasten yaralama; sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında, yakınan ..."a yönelik tehdit; sanık ... hakkında yakınan, ..."a yönelik tehdit; Yakınan ..."e yönelik mahkumiyet kararı verilen sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... ile beraat kararı verilen sanık ...
Kanatlı hakkında, tehdit;
sanıklar ... ve ... hakkında, yakınan ..."e yönelik konut dokunulmazlığını bozma; yakınan ..."a yönelik sanıklar ..., ... ve... hakkında, tehdit ve sanıklar ... ve... hakkında yağma; sanık ... hakkında, çıkar amaçlı suç örgütüne üye olmak; sanıklar ... ve ... hakkında, yakınanlar ... ve ..."a yönelik tehdit; sanık ... hakkında, resmi belgede sahtecilik; sanık ... hakkında tefecilik; sanıklar ... ve ... hakkında 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçundan kurulan hükümler ile sanık ... hakkında kurulan hükümlerin temyiz incelemesine gelince;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre, resmi belgede sahtecilik suçunun sanık ...; 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçunun sanıklar ... ve ... tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede; katılan ... ..."e yönelik eylemlerin sanıklar ..., ..., ... ve ...; yakınan ..."ya yönelik eylemin sanıklar ..., ..., ..., ... ve ...; yakınan ..."e yönelik eylemin sanıklar ..., ..., ..., ... ve ...; yakınan ..."a yönelik eylemin sanıklar ..., ... ve... tarafından gerçekleştirildiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-) Sanık ...’ın, başka suçtan hükümlü bulunduğu aynı yer yargı çevresinde bulunan ... E Tipi Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumunda bulunduğu ve Cezaevi aracılığıyla temyiz dilekçesini gönderdiğinin anlaşılması karşısında; 5271 sayılı CMK’nın 196. maddesi gereğince 25.2.2013 tarihli oturum ile karar oturumuna getirtilerek, esas hakkındaki savunması sorulduktan sonra hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, yokluğunda yargılama yapılması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
2-) Dosya içerisinde bulunan nüfus kayıt örneğinden sanık ...’ın 13.12.2013 tarihinde öldüğünün anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 64/1. maddesinin uygulama olanağının değerlendirilmesi zorunluluğu,
3-) Sanık ... hakkında, yakınan ...’a yönelik eylem nedeniyle tefecilik suçundan kamu davası açıldığı ve beraatine karar verildiği, bunun dışında sanık hakkında tefecilik suçundan açılmış bir kamu davası bulunmadığı halde; dava konusu dışına çıkılarak, yazılı şekilde hüküm kurulması suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 225/1. maddesine aykırı davranılması,
4-) Yakınan ...’nun, 2007 yılı Nisan aylarında sanık ...’a 10.000.- TL’ye ihtiyacı olduğunu söylemesi üzerine, adı geçenin ... Kıraathanesinde kendisine 5.600.- TL getirip verdiği, bu paranın geriye kalan 4.400.- TL’sini faiz olarak kendisinin kestiğini söylediği, kendisinin bu duruma itiraz ettiği ve parayı almak istemediği, bunun üzerine sanık ...’ın “Ben senin için gittim para buldum, bu parayı bu şekilde kabul edeceksin, yoksa seni öldürürüz, bu iş çocuk oyuncağı değil ben parayı senin için gidip buldum ve bu şekilde kabul etmek zorundasın” dediği, parayı almayınca da “Gel seninle bir yere gideceğiz” deyip arabasına alarak bir Tekel bayiine götürdüğü, tekel bayinin içerisinde olan sanıklar ..., ... ve ... ile birlikte “Bu parayı alacaksın yoksa seni ve aileni öldürürüz” diyerek tehdit ettiği, yakınana zorla verdiği 5.600.- TL paraya karşılık 12.500.-TL’lik senedi zorla imzalatarak aldıkları, 3 ay boyunca aylık 2.500.- TL olmak üzere toplam 7.500.- TL parayı yakınanın faiz farkı olarak sanık ...’a ödediği, sanıkların her ay faizin faizi olarak da kendisinden para istemeye başladıkları, 4. aydan sonra faizi ödeyemez duruma gelen yakınanı Kanatlı Hayvanlar Derneği isimli yere götürdükleri ve orada tekrar 15.000.- TL’lik bir senedi sanıklar ... ve ...’nin zorla imzalattıkları, önceki vermiş olduğu senedi istediğinde geri vermeyip “Bu senetlerin karşılığını ödeyeceksin” diyerek serbest bıraktıkları, bir ay geçtikten sonra tekrar faizin günü geldiğinde yakınanın ödeme yapamadığı, bunun üzerine sanıkların sık sık evlerine gelmeye başladıkları, 2007 yılının Nisan veya Mayıs ayı içerisinde sanıklar ... ve ...’un evlerine gelip aşağıya çağırarak boş araziye götürdükleri ve “Borçları nasıl ödeyeceksin?” dedikleri, onun da "..."de tarlalarının olduğunu ve satacağını, biraz müsaade etmelerini tarlayı sattığında ödeyeceğini” söylediği, tekrar arabaya bindirdikleri, dövdükleri ve ... civarına getirerek bıraktıkları, sanık ...’a aldığı 5.600.- TL’ye karşılık parça parça yaklaşık yakınanın 36.000.-TL para ödediği, ancak senetlerini almadığı ve bu paraya karşılık faizi ile birlikte 90.000.-TL para istedikleri, 2007 yılının Temmuz ayı içerisinde sanıklar ..., ..., ... ve ...’un, yakınanı tekrar araçlarına bindirip ... Kahvehanesine götürdükleri, önceden imzalamış olduğu senetleri geri vermeyi de kabul etmeyip sanık ...’ın da belinden bir silahı çıkartarak kabzası ile kafasına vurmak suretiyle 21.000.- TL’lik senet imzalattıkları, evde tek kaldığı sonraki bir tarihte sanıklar ..., ..., ..., ... ve ...’un evine gelip “Artık bize olan borcunu ödeyene kadar burada kalacağız” diyerek o gece evinde kaldıkları, dövdükleri ve ertesi gün saat 15.00 ile 16.00 sularında, “Yine geleceğiz bizim paramızı ayarla yoksa seni ve aileni yok edeceğiz” diyerek evden ayrıldıkları, babasının yanına ...’ye gittiği 2007 yılı yaz ayları içerisinde sanıklar ..., ... ve ...’un, ... ilçesine bağlı ... Mahallesindeki evlerine gelip dövdükleri ve sanık ...’nin de elinde bulunan bıçağı sol bacağıma batırdığı, yakınanın “Öldürseniz dahi para yok ancak tarlamız var onu satıp paranızı ödeyeceğiz” demesi ve “O zaman bizim yol paramızı ver” demeleri üzerine yakınanın akrabalarından bulduğu 200.- TL parayı sanıklara verdiği, aradan bir hafta geçtikten sonra sanıklar ..., ... ve ...’un sabah saat:05.30 sıralarında ...’ye evlerine tekrar geldikleri, araçlarına bindirdikleri ve şehir içerisinde tur atmaya başlayarak kırtasiyenin açılmasını bekledikleri, kırtasiye açıldıktan sonra boş senet alıp “Bu senetleri babana imzalatacaksın sen de kefil olacaksın, yoksa seni ve aileni öldürürüz. Baban emekli, icraya verirsek paramızı alırız” dedikleri ve ölümle tehdit ederek kahvehanede bir tanesi 7.000.-TL’lik diğeri 4.000.- TL’lik olmak üzere kefil sıfatıyla iki ayrı senet imzalattıkları, sanıklar hakkında şikayetçi olduktan sonra sanık ...’in, telefonla arayarak “Oğlum seni öldürmeye ...’ye geliyor. Ya parayı öde kurtul, ya da sen oğlumu öldür, ben de senin sülaleni öldüreyim” dediği, bu şekilde tehditler sürerken yaklaşık 1,5- 2 ay kadar sonra, sanıklar ..., ... ve ...’nin tekrar ...’a gelip, “Borcu nasıl ödeyeceksin” dedikleri, yakınanın da tarlayı sattıklarında ödeyeceğini söylediğinin anlaşılması karşısında; eylemlerinin bir bütün halinde 5237 sayılı Yasanın 149/1-a,c,d,f,g ve h bentlerine uyan tek yağma suçunu oluşturduğu, tehdit ve konut dokunulmazlığını bozma suçlarının yağma suçunun unsurları olduğu gözetilip hükümlülükleri yerine, kanıtların takdirinde yanılgıya düşülerek yerinde ve yeterli olmayan gerekçe ile yazılı biçimde karar verilmesi,
5-) Yakınan ...’in, eşi ....’in darp edilmesi, işyerlerinin dağıtılması ve eşinin zorla alıkonularak kredi kartından para çekilmesi olayını gerçekleştiren ... ve ... ile yanlarında isimlerini bilmediği şahısların eşini sabah saatlerinde bırakmalarından sonra, öğleden önce kendisi işyerine geldiğinde, daha önceden satılığa çıkarmasından dolayı işyerine müşteri olan ancak, ... Bulvarı üzerinde ... Otomotiv isimli işyerini işleten...’in geldiğini, “Burada tatsız bir olay yaşanmış geçmiş olsun diyerek, olayı yapan şahısları tanıdığını, şahısların alkollü iken bir halt ettiklerini haklarında davacı olmamalarını, çekilen paraları kendisinin ödeyeceğini" söylediğini ve kredi kartından çektirilen paranın bir miktarını kendisinin yanında iki şahıs ile
birlikte getirerek teslim ettiğini, geriye kalan kısmını ise, daha sonra kendisinin işçisini göndererek...’den aldırdığını, bu olayların arkasında...’in olduğunu düşündüğünü iddia ettiği, sanık..."in aşamalardaki savunmalarında ise, "Olay tarihinde sabah saatlerinde işyerine geldiğinde, olayı gerçekleştiren daha önceden tanıdığı ... isimli şahsın işyerinin önünde olduğunu, "Kendilerinin Balcalı’da bulunan ... Cafe sahibi ile tartıştıklarını" söylediğini, "Bunun üzerine ... Hanımı tanıdığını ve görüşebileceğini" söylediğini, ... Hanımı aradığını ve durumu anlattığını, ... Hanımın da, "Onları buraya getirme, ancak sen gel görüşelim" dediğini, gidip ... Hanımla görüştüğünü, ... Hanımın "Sen benim alacağımı bunlardan al beni muhatap etme Allah belalarını versin" dediğini, ..."nın 1.000.- TL civarında bir para getirdiğini, parayı götürüp ...’e verdiğini, ...’nın getirdiği kalan parayı da ...’in eniştesi veya dayısının gelip kendisinden aldığını" beyan ettiğinin anlaşılması karşısında; sanık...’in, diğer sanıkları yakınan ...."e yönelik kişi hürriyetinden yoksun kılma ve yağma suçlarına azmettirdiğine ilişkin, olayların arkasında sanık...’in bulunduğunu düşündüğünü beyan eden yakınan ...’in iddiası dışında hukuka uygun, kuşkudan uzak, kesin, yeterli ve inandırıcı kanıtların nelerden ibaret olduğu karar yerinde gösterilip açıklanmadan; sanık ...’in olay sonrası yakınanların iş yerine gelip,
“Burada tatsız bir olay yaşanmış, geçmiş olsun diyerek, olayı yapan şahısları tanıdığını, şahısların alkollü iken bir halt ettiklerini, haklarında davacı olmamalarını, çekilen paraları kendisinin ödeyeceğini" söylemesi ve zararın giderilmesine aracılık etmesi eyleminin, 5237 sayılı TCK’nın 220/7 örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek suçunu oluşturduğu düşünülmeden, yazılı şekilde hakkında suç örgütüne üye olmak, kişi hürriyetinden yoksun kılma ve yağma suçlarından mahkumiyetine karar verilmesi,
6-) Yakınan ...’ın, 2007 yılı içerisinde sanık ...’den 40.000.- TL para aldığı, daha sonra sanığa elden ödediği, parayı ödedikten sonra sanık ...’in, “Ben sana bu parayı babamın hayrına vermedim, ben herkese bu şekilde para verirsem nasıl geçineceğim, ben bu parayı senden almasını bilirim” diyerek 40.000.- TL istediği, yakınanın, sanık ve arkadaşlarının faizle para verdiklerini ve parayı ödeyemeyen şahısları tabanca ile yaralama, darp etme, dağa kaldırma gibi işkencelerle paralarını ve mallarını aldıklarını bildiği için vuracaklarından korktuğundan ve sanığın devamlı tehdidi üzerine evini sanık ...’e devrettiğinin anlaşılması karşısında; adı geçen sanık ... ile örgüt yöneticisi olması nedeniyle 5237 sayılı ve TCK.nın 220/5.maddesi yollamasıyla sanık ..."in yağma suçunu işlediklerinin kanıtlandığı gözetilip hükümlülükleri yerine, kanıtların takdirinde yanılgıya düşülerek yerinde ve yeterli olmayan gerekçe ile beraatlerine karar verilmesi,
7-) Sanıklar ..., ... ve ...’nın, 26.05.2009 günü saat:15.00 ile 18.00 arasında katılan ... ...’in ... Cafe isimli işyerine gidip ...’tan ayrılmasını istedikleri ve kabul etmeyen katılanı, “Sen kimsin, biz adamı asarız, keseriz” demek suretiyle tehdit ettikleri, 29/05/2009 günü gece saat 03:00 sıralarında ise, aynı suçu işleme kararının icrası kapsamında tekrar gelerek katılanın içerisinde bulunduğu işyerinin camlarına tabancayla ateş ettikleri ve olay yerinden kaçtıklarının anlaşılması karşısında; eylemlerinin bir bütün halinde 5237 sayılı TCK’nın 106/2-a, c, d ve 43. maddelerine uyan tehdit suçunu oluşturduğu gözetilip, aynı Yasanın 61. maddesi de değerlendirilerek alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle hükümlülükleri yerine, tehdit ile olayda koşulları bulunmayan iş ve çalışma hürriyetini ihlal suçlarından yazılı biçimde hüküm kurulması,
8-) Yakınan ... aşamalardaki anlatımlarında; "... Cumhuriyet Başsavcılığına şikayet dilekçesi verdiğini, Adliye"den çıkarken karşılaştığı arkadaşı ..."a durumu anlattığında "onların böyle bir şey yapacağını tahmin etmiyorum, ben ... ile görüşürüm ve seni ararım" dediğini, ...’ın ertesi günü arayarak "Sen şikayette bulunmuşun, İsmail senden babanın yanına gidip işine gücüne bakasın diye o senedi almış, ben o senedi sana getiririm, sen şikayetinden vazgeç, İsmail korkusundan dolayı senedi yırttı, ancak yeni bir senet düzenleyip sana iade edecek" dediğini, birkaç gün sonra senedi ... ile ..."ın adliye binasının önünde teslim ettiklerini, ancak vermiş olduğu senedin o olmadığını, teslim edilen senedin arkasına "Benim ...’da alacağım kalmamıştır. ... isim ve imzalı" yazılı olduğunu ve bu senedin kendisinin ismi ve imzası taklit edilmek suretiyle düzenlendiğini gördüğünü" beyan ettiği, sonradan da şikayetten vazgeçtiği, telefon görüşme içeriklerinde de tehdide ilişkin bir beyana rastlanmadığının anlaşılması karşısında; sanıklar ..., ..., ... ve ..."ın, yakınanı şikayetinden vazgeçirmek için tehdit ettiklerine dair hukuka uygun, kuşkudan uzak, kesin, yeterli ve inandırıcı kanıtların nelerden ibaret olduğu karar yerinde gösterilip açıklanmadan, yazılı şekilde tehdit suçundan mahkumiyetlerine karar verilmesi,
9-) Oluş ve dosya içeriğine göre, sanık ...’ın, 08.06.2009 tarihinde saat:11:50’de yapmış olduğu telefon görüşmesi sırasında “Lan …çakal gerekirse seni öldürürüm lan…, sıkma benim canımı ha, …Canımdan korkmam … seni parça parça yaparım” diyerek yakınan ...’ı tehdit ettiğinin anlaşılması karşısında; sanığın tehdit suçunu işlediğinin kanıtlandığı gözetilip hükümlülüğü yerine, kanıtların takdirinde yanılgıya düşülerek yerinde ve yeterli olmayan gerekçe ile beraatine karar verilmesi,
10-) Yakınan ...’in, 2007 yılının Ocak ayı içerisinde sanık ...’den 4.000.- TL para aldığı, 2007 yılı Mayıs ayı içerisinde 9.000.- TL olarak ödemek üzere 9.000.- TL’lik senet imzaladığı, 2007 yılı Mayıs ayında parayı ödeyememesi üzerine sanıklar ... ve ...’nin köye gelip ödeyemeyeceğini belirten yakınanı darp ettikleri, saat 21:00 sıralarında yanlarında kimlikleri belirlenemeyen iki şahıs ile birlikte tekrar gelerek evini dağıttıkları ve babası ...’i darp ettikleri, sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ...’nin bu olaydan sonra 3-4 kez köye gelerek tehdit etmeleri nedeniyle yakınanın köyü terk ederek Kumhüyüğü köyüne yerleştiği, sanıkların haber göndererek paranın faizini işletmeye devam ettiklerini ve 9.000.- TL’ye karşılık 2008 yılının Ağustos ayında borçlarının 82.000.- TL olduğunu söyledikleri, 82.000.- TL’yi düştükten sonra geriye kalan 78.000.- TL para yakınana verilmek üzere yakınan ve hissedarların, 2008 yılı Ağustos ayı içerisinde sahibi oldukları arazinin tapusunu sanık ...’e devrettikleri, tapu devir işlemi bitip arabaya bindiklerinde, elden vereceklerini söyledikleri 78.000.- TL parayı almayı bekleyen yakınana silah çıkararak kafasına dayadıkları ve “Size para yok, sen bizi daha önce şikayet ettin, eğer bir daha şikayet edersen ya seni ya da ağabeyini öldürürüz” dedikleri, sonraki günlerde sanıklar ..., ... ve ...."nin tarlaya gelerek silah çektikleri ve “Tarlayı boşaltın yoksa sizi burada öldürürüz” demeleri nedeniyle korktuklarından tarlayı boşaltarak köyü terk ettikleri, sanıkların kendilerine vereceklerini söyledikleri 78.000.- TL’yi de vermediklerinin anlaşılması karşısında; fikir ve eylem birliği içerisinde hareket eden sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ...’nin eylemlerinin bir bütün halinde 5237 sayılı Yasanın 149/1-a,c,d,f ve g bentlerine uyan yağma suçunu oluşturduğu ve konut dokunulmazlığını bozma suçunun da yağmanın unsuru olduğu gözetilip yağma suçundan hükümlülükleri yerine, kanıtların takdirinde yanılgıya düşülerek yerinde ve yeterli olmayan gerekçe ile yazılı biçimde karar verilmesi,
11-) Yakınan ...’ın eşi ...’ın, 2008 yılı içerisinde ektiği soğanları simsarlık yapan ... aracılığıyla sattığı, ancak karşılığı olan 130.000.- TL parayı alan şahısların ve ...ın vermedikleri, ...ın "Faizle para veren arkadaşları olduğunu ve onlardan para alarak işçilerin parasını ödeyebileceklerini" söylemesi üzerine soğanları söken işçilere olan borçlarını ödemek için sanık ...’den 34.000.- TL’lik senet imzalayarak 20.000.- TL ve yeğeni sanık...’den ise, 13.000.- TL olmak üzere toplam 33.000.- TL parayı % 15 faizle 5 ay sonra ödemek koşuluyla aldığı, ...ın parayı işçilere dağıttığı, bu borcun zamanında ödenmemesi nedeniyle sanık ...’in çocuklarının, işyerine giderek kendisi ve ailesini öldürmekle tehdit etmeye başladıkları, aradan geçen zaman içerisinde yakınan ve eşinin, sanık ...’e 44.000.- TL; sanık...’e ise, 17.000.- TL ödeme yaptıkları, ancak senetleri alamadıkları, 2009 yılı Ocak ayı içerisinde ...ın, yakınan ve eşini sanıklar ... ve...’in de bulunduğu sanık ...’in bürosuna götürdüğü, senetleri istemeleri nedeniyle sanık ...’in, “Ödediğiniz para, aldığınız paranın faizi bile değil, senet veremeyiz, gidin başınızı nereye vurursanız vurun” dediğini ve ısrar etmeleri üzerine de sanık ...’ın, “Biz günlük tavuk vuruyor gibi adam vuruyoruz, ben burada yiyeceğim ekmeği gider, cezaevinde çalışmadan yerim, bir daha senet için buraya gelmeyin, 1 hafta içerisinde de aldığınız 33.000.- TL paraya karşılık bize 150.000.- TL daha borçlusunuz, bu parayı da ödeyeceksiniz, yoksa gereken her şeyi yapacağız” dediği, kendilerinin korkularından bir şey diyemeden oradan ayrıldıkları, sanıklar... ve ...’in telefonla yakınan ve eşini arayarak ölümle tehdit ettikleri ve çocuklarını kaçıracaklarını söyledikleri, bunun üzerine korkularından ...’ya kaçtıkları, bir ay kadar orada kaldıktan sonra ...ın kendilerini ...’da bulduğu ve “Ben artık senin borçlarını hallettim, ..."ya gel, sana kimse bir şey demeyecek” diyerek ikna etmesi üzerine ...’ya döndükleri, sanıklar ... ve ...’in, kendilerini arayarak ve evlerine gelerek tehdit etmeye ve ağır hakaretlerde bulunmaya başladıkları, tehditler nedeniyle yakınan adına kayıtlı olan iki katlı evlerinin tapusunu...’e 13.02.2009 tarihinde devrettikleri, tapuyu verdikten sonra senetleri istedikleri, ancak sanık...’in “Borcunuz bitmedi” diyerek senetleri vermedikleri, ..."ın, yakınanın eşinin borcuna karşılık kendisinden sanık ...’in aldığını söylediği arabaya karşılık 13.000.- TL parayı yakınanın eşinin, sanık ...’e vermesi için ..."a ödediği, yakınanın eşinin kiraladığı mandalina bahçesinin ürününü sanıklar...’in, kendilerinden habersiz olarak 19.000.- TL’ye satıp parasını aldıklarının anlaşılması karşısında; fikir ve eylem birliği içerisinde hareket eden sanıklar ...,... ve ...’ın eylemlerinin bir bütün halinde 5237 sayılı Yasanın 149/1-c,d,f ve g bentlerine uyan yağma suçunu oluşturduğu, tehdit suçunun yağma suçunun unsuru olduğu ve aynı Yasanın 61. maddesi değerlendirilerek alt sınırdan uzaklaşılması gerektiği gözetilip yağma suçundan hükümlülükleri yerine, kanıtların takdirinde yanılgıya düşülerek yerinde ve yeterli olmayan gerekçe ile yazılı biçimde karar verilmesi,
12-) Sanıklar ... ve ...’in, yakınanlar ... ve ..."a yönelik eylemlerinin bir bütün halinde yağma suçunu oluşturduğu ve tehdit eylemlerinin yağma suçunun unsuru olduğu gözetilmeden, tehdit suçundan da ayrıca yazılı şekilde hüküm kurulması,
13-) Sanık ...’in üzerinde yapılan aramada aynı anda yakalanan suça konu nüfus cüzdanı ile sürücü belgesinin farklı zamanlarda ve ayrı kasıtla düzenlendiğinin belirlenememesi karşısında; aynı anda birden fazla sahte belge düzenlenmesi veya kullanılması halinde eylemin iki ayrı suçu oluşturmayacağı, tek suç kabul edilip belge sayısı ile TCK’nın 61.maddesi nazara alınarak alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde iki kez resmi belgede sahtecilik suçundan ceza tayini,
14-) 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçunun mütemadi suçlardan olduğu ve hukuki kesintiyi oluşturan iddianamenin düzenlendiği tarihe kadar gerçekleştirilen eylemlerin tek suç, bu tarihten sonra gerçekleştirilen eylemlerin ise ayrı suç oluşturacağı gözetilerek, iddianamenin düzenlendiği tarihten önce ele geçen ruhsatsız tabanca ve mermiler nedeniyle sanıklar ... ve ...’ın eylemlerinin kül halinde tek bir 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçunu oluşturacağı, ancak bu suçtan temel ceza belirlendiği sırada kastlarının yoğunluğuna göre alt sınırdan uzaklaşılarak cezanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeksizin, her bir eylem nedeniyle ayrı ayrı cezaya hükmolunması,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısı, sanıklar..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve... savunmanları ile sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ...’ın temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, ... hakkında kurulan hükümler ile sanık ... hakkında, tefecilik suçundan kurulan hükümler açısından diğer yönleri incelenmeyen hükümlerin açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
KARŞI OY:
5.7.2012 günlü Resmi Gazete"de yayımlanan 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 105/6. maddesi ile yürürlükten kaldırılan; ancak, aynı Kanunun geçici 2/4. maddesi uyarınca, bu mahkemelerde açılmış olan davalara, kesin hükümle sonuçlandırılıncaya kadar bakmakla görevlendirilen CMK’nın yürürlükten kaldırılan 250/1. maddesine göre görevli mahkemeler; 6 Mart 2014 tarihli, mükerrer 28933 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 1. maddesi ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununa eklenen geçici 14/1. maddesi gereğince kaldırılmışsa da; anılan maddenin 4. fıkrasına, “Bu mahkemelerce verilip Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında veya Yargıtay"ın dairelerinde bulunan dosyaların incelenmesine devam olunur.” hükmü konulmuştur. Sözü geçen bu hüküm, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırıdır.
Şöyle ki;
1-Özel yetkili mahkemeler, “Adil Yargılanma Hakkı” ve “Yargı Birliği”ni sağlamak amacıyla kaldırılmıştır. Bu husus, anılan Kanunun genel gerekçesi ile sözü geçen madde gerekçesinde belirtilmiş; tüm ağır ceza mahkemelerinin aynı usul kurallarına tâbi olması amaçlanarak, adil yargılanma hakkı için gerekli olan özel soruşturma ve kovuşturma usullerine son verilmesi amaçlanmıştır.
Ancak, 6526 sayılı Kanunla, Terörle Mücadele Kanunu’na eklenen geçici 14. maddesinin 4. fıkrasının son cümlesinde, özel-genel mahkeme ayrımı sürdürülmekle; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanun önünde eşitlik” başlıklı 10; “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36; “Kanuni hâkim güvencesi” başlıklı 37 ve “Suç ve Cezalara ilişkin esaslar” başlıklı 38. maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin adil yargılanma hakkına ilişkin 6. maddesine aykırı bir düzenleme yapılmış ve yargı birliği ilkesi ihlal edilmiştir.
2-Mahkemeler, bütün işlemlerinde, Anayasa’nın 10. maddesinde yer alan “Kanun önünde eşitlik” ilkesine uygun hareket etmek zorundadır. 6526 sayılı Kanunla kanıt toplama yöntemleri değişmiş; yargılama hukuku, hukuka uygun ve güvenilir hâle getirilmiştir. Önceden, CMK’nın 250. maddesi kapsamında kalan soruşturma ve kovuşturmalarda, şüpheli ve sanıklar yönünden mevcut kısıtlayıcı hükümler kaldırılmakla, kişilerin hukuki güvenlik hakları ile yargılama eşitliği sağlanmıştır.
3-Keza bu cümle, Anayasa’nın 36. maddesinde yer alan, “Hak arama hürriyeti ile herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu”; 37. maddesindeki, “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamayacağı” ve 38. maddesinde yer alan, “Kanuna aykırı olan elde edilmiş bulguların, delil olarak kabul edilemeyeceği” hükümlerine de aykırılık teşkil etmektedir.
4-Çağdaş anayasaların temel kurallarından birisi de kanun koyucunun abesle iştigal etmeyeceği kuralıdır. Kanun koyucu, CMK’nın 250. maddesi ile görevli mahkemeleri kaldırmakla, bu mahkemelerin, normal ağır ceza mahkemelerine göre daha güvencesiz olduğunu kabul etmiştir.
5-CMK’nın 250. maddesi ile görevli mahkemelerin kaldırılarak diğer ağır ceza mahkemelerine gönderilen davaların sanıklarıyla, kararları Yargıtay’da temyiz incelemesinde bulunan dosyaların sanıkları arasında fark yaratılması da Anayasa’nın 10. maddesinde yazılı eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmuştur.
6-Anayasa’nın 90/son maddesinde yer alan, “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır” kuralı gereği olarak da; yapılan düzenleme, AİHS’nin adil yargılanma hakkına ilişkin 6. maddesine aykırı olduğundan iptali gerekmektedir.
Özetle, 5526 sayılı Kanunun 1. maddesi ile Terörle Mücadele Kanununa eklenen geçici 14. maddenin 4. fıkrasının son cümlesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na ve Ülkemizin kabul ettiği milletlerarası antlaşmalara aykırı olduğundan, 152. madde uyarınca Anayasa Mahkemesine başvurulması ve verilecek karar sonucuna kadar temyiz incelemesinin geri bırakılması görüşündeyim.
KARŞI OY :
6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 105/6. maddesi ile yürürlükten kaldırılan; ancak, aynı Kanunun geçici 2/4. maddesi uyarınca, bu mahkemelerde açılmış olan davalara, kesin hükümle sonuçlandırılıncaya kadar bakmakla görevlendirilen, CMK’nın yürürlükten kaldırılan 250/1. maddesine göre görevli mahkemeler, 6 Mart 2014 tarihli, mükerrer 28933 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren
6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 1. maddesi ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununa eklenen geçici 14/1. maddesi gereğince kaldırılmışsa da, anılan maddenin 4. fıkrasına, “Bu mahkemelerce verilip Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında veya Yargıtay"ın dairelerinde bulunan dosyaların incelenmesine devam olunur.” hükmü konulmuştur. Türkiye Cumhuriyetinin, konumu gereği; başta terör olmak üzere, örgütlü suçlarla mücadele edebilmesi için; Kanun Koyucunun özel yetkili mahkemeleri kaldırırken; kaldırma gerekçesinde ortaya koyduğu sakıncaları taşımayan; evrensel hukuk kurallarına uygun; yetki ve görev sınırları iyi çizilmiş; alt yapısı iyi oluşturulmuş; ihtisas mahkemelerine ihtiyaç olduğu, inancını taşıyorum.
Düşüncem bu olmakla birlikte, benim muhalefetim; bu mahkemeler kaldırılırken; dosyası henüz sonuçlanmamış sanıklarla; dosyası karara bağlanıp, Yargıtay"a gönderilmiş olan sanıklar arasında ayrım yapan yukarıda açıklandığı şekilde bir hükme yer verilmesinin, kaldırma nedenleriyle örtüşmediği ve çeliştiği noktasına ilişkindir.
Çünkü;
5271 sayılı Kanunun 2/f maddesi "kovuşturma: iddianamenin kabulü ile başlayıp, hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreyi" ifade eder, şeklinde tanımlanmış olup, bu tanıma göre, temyiz aşamasındaki dosyalar kovuşturması devam eden derdest dosyalardır. Bu tanım karşısında, henüz kovuşturma süreci tamamlanmamış dosyalardan; özel yetkili mahkemelerce karar verilmemiş olanların genel (normal) ağır ceza mahkemelerine gönderilmesi; temyiz aşamasındakilerin ise Yargıtay tarafından incelenmesi yolunda düzenleme yapılmak suretiyle ayrıma gidilmesinin doğru bir çözüm şekli olmadığını düşünüyorum. Sebeplerini aşağıda açıklayacağım üzere, bu Kanun hükmüne rağmen; Yargıtay"da bulunan dosyalarında, aynen, karar verilmemiş dosyalarda olduğu gibi; hiçbir incelemeye tâbi tutulmadan salt, söz konusu mahkemelerin kaldırıldığı gerekçesi ile genel bir kanun bozması yapılıp, mahalline iade edilmeleri ve muhakemelerinin; genel (normal) mahkemelerde yapılmasının sağlanması görüşündeyim. Aksi bir çözüm, yani esasa girilerek bu dosyaların inceleneceği kuralına uyulması 10 Aralık 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine ve 4 Kasım 1950 tarihli Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı olur.
Şöyle ki;
1-Özel Yetkili Mahkemeler, "Adil Yargılanma Hakkı" ve "Ağır Ceza Mahkemeleri" arasındaki ayrıma son vermek amacıyla kaldırılmış olup, bu husus anılan Kanunun genel ve sözü geçen madde gerekçesinde belirtilmiş; böylece, bütün Ağır Ceza Mahkemelerinin aynı usul kurallarına tâbi olması sağlanarak, adil yargılanma hakkı için gerekli olan özel soruşturma ve kovuşturma usullerine son verilmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda baktığımızda; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında ve Yargıtay"ın dairelerinde bulunan dosyaların incelenmesine devam olunacağına ilişkin düzenlenme yapılması; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 10. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddelerine uygun düşmez.
Zira, Kanun Koyucu, bizzat kendisi, özel yetkili mahkemeleri adil yargılanma hakkını temin etmek amacıyla kaldırıldığını, Kanun gerekçesinde yer vermesine ve bu mahkemelerin normal ağır ceza mahkemelerine göre, daha güvencesiz olduğunu kabul etmesine rağmen; bu mahkemelerce kurulan hükümlerin, normal ağır ceza mahkemelerinden verilen kararlar gibi incelenmesini öngörmesi; kaldırma gerekçesi ve amacıyla çelişen bir sonuç yaratır.
2- Mahkemeler, bütün işlemlerinde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorundadırlar. 6526 sayılı Kanunla delil toplama yöntemleri değiştirilmiş; önceden CMK"nın 250. maddesi kapsamında kalan soruşturma ve kovuşturmalarda şüpheli ve sanıklar yönünden kısıtlayıcı hükümler kaldırılarak, hukukî güvenlik ile yargılama eşitliği sağlanmıştır. Ancak Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması sonucu, bu mahkemelerce karara bağlanmayan ve diğer ağır ceza mahkemelerine gönderilen davaların sanıkları ile; kararları Yargıtay"da temyiz incelemesinde bulunan dosyaların sanıkları arasında ayrım yapılarak, fark yaratılması; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 7. maddesinde öngörülen eşitlik ilkesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin, sözleşmede yer alan hak ve özgürlüklerden ayrım gözetilmeksizin, herkesin yararlanmasını hüküm altına alan 14. maddesine ve iç hukukumuz yönünden de, Anayasamızın "Kanun önünde eşitlik" başlıklı 10; "Hak Arama Hürriyeti" başlıklı 36; "Kanunî Hâkim Güvencesi" başlıklı 37; "Suç ve Cezalar" başlıklı 38. maddelerine aykırılık oluşturur.
Görüldüğü üzere;
Söz konusu Kanunî düzenleme, bu hâliyle, hem Anayasamıza aykırıdır, hem de tarafı olduğumuz ve usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalarla çatışmaktadır.
Şimdi, burada sorun, Anayasamıza ve yukarıda açıkladığımız milletlerarası antlaşmalara aykırılık oluşturan, anılan Kanun hükmünü aşıp aşamayacağımız; aşabilecek isek, bunu nasıl yapabileceğimiz noktasında toplanmaktadır.
Aslında, bu konu, bir sorun iken, Anayasamızın 90/5. maddesinde 07.05.2014 tarih ve 5170 sayılı Kanun"la yapılan değişiklikle, milletlerarası antlaşma hükümlerine üstünlük tanınarak, temelinden çözülmüş olup, bu gün için tartışma kalmamıştır.
Şöyle ki;
Anayasamızın 90/5. maddesi ile; bir kanun hükmüyle usulüne uygun olarak yürürlüğe girmiş, temel hak ve özgürlükleri düzenleyen bir antlaşma kuralının çatışması hâlinde, antlaşma hükümlerinin uygulanacağı kabul edilmiştir.
Bu hükümden hareketle somut olayımızı değerlendirecek olursak, 6526 sayılı Kanunun 1. maddesi ile Terörle Mücadele Kanununa eklenen geçici 14. maddenin 4. fıkrası son cümlesinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Ülkemizin kabul ettiği milletlerarası antlaşmalar ile çeliştiği açıkça görülmekte olup, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin yukarıda açıklanan hükümlerine üstünlük tanınması suretiyle sorunun çözülmesi ve özel yetkili mahkemelerce verilen hükümlerin; başka yönleri incelenmeksizin, kanun önünde eşitlik ilkesi ve adil yargılanma hakkı gereğince, bütünüyle bozularak, genel (normal) ağır ceza mahkemelerinde; muhakemelerinin yapılması ve sonucuna göre, hüküm kurulması için bozulması gerekmektedir. Aksi bir düşüncenin kabul edilmesi; kanun koyucunun bu mahkemeleri kaldırma gerekçesi ve amacıyla çelişen sonuçlar doğuracağı gibi hukukun; adalet, yerindelik ve hukukî güvenlik başlıkları altında toplanabilecek temel değerlerine de aykırı olur, kanaatindeyim.
Bu nedenlerle söz konusu dosyada; yüksek çoğunluğun esasa girerek inceleme yapma görüşüne ve bu görüşe bağlı olarak verdiği karara katılmıyorum.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.