Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2016/7575 Esas 2018/3370 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2016/7575
Karar No: 2018/3370
Karar Tarihi: 11.04.2018

Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2016/7575 Esas 2018/3370 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Mahkeme kararı, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun oluşabilmesi için, kişinin açıklamaları üzerine bir kamu görevlisinin resmi bir belge düzenlemesi ve düzenlenen belgenin beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gerektiğini belirtiyor. Yalan beyanın tek başına kanıtlama gücü olmadığı, belgeye dayanak oluşturan bilginin yalan beyan olmayıp görevlinin araştırması sonucu ulaştığı bilgi olduğu vurgulanıyor. Kanun maddeleri açıklandığında, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun \"Kimliği bildirmeme\" başlığını taşıyan 40. maddesi ile 5237 sayılı TCK'nın 206. maddesi arasındaki farkın, beyanın resmi belge düzenlenmesi sırasında yapılıp yapılmadığı olduğu ifade ediliyor. Kamu görevlisinin göreviyle bağlantılı olarak sorması durumunda, kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunulması ya da kimlik ve adresle ilgili bilgi vermemek durumunda ise Kabahatler Kanunu'nun 40/1. maddesi uyarınca idari para cezası verilmesi gerektiği sonucuna varılıyor.
11. Ceza Dairesi         2016/7575 E.  ,  2018/3370 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun oluşabilmesi için, kişinin açıklamaları üzerine yetkili bir kamu görevlisi tarafından resmi bir belgenin düzenlenmesi ve düzenlenen resmi belgenin, beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gerekir. Yalan beyanın tek başına kanıtlama gücünün bulunmadığı, bu beyana rağmen görevlinin, beyan edilen hususların doğruluğunu araştırıp da belgeyi sonra düzenlemesinin gerekli olduğu hallerde, belgeye dayanak oluşturan bilgi yalan beyan olmayıp görevlinin araştırması sonucu ulaştığı bilgi olduğundan, yine beyan olunan bilgiler ilgili memur ya da makamın başkaca araştırma yapmasını, belge incelemesini gerektirirse veya yalan beyan üzerine memurun kandırılamaması neticesinde doğru şekilde belge oluşturulması durumunda anılan suçun oluşmayacağı açıktır. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun "Kimliği bildirmeme" başlığını taşıyan 40. maddesinin birinci fıkrası "Görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiye, bu görevli tarafından elli Türk Lirası idari para cezası verilir.", 2. fıkrası ise "... bu kişi kimliği açık bir şekilde anlaşılıncaya kadar gözaltına alınır ve gerekirse tutuklanır." hükmünü taşımakta olup, bu kabahat fiili ile 5237 sayılı TCK’nın 206. maddesinde düzenlenen suç arasındaki fark, beyanın resmi belge düzenlenmesi sırasında yapılıp yapılmadığıdır. Kamu görevlisinin görevi nedeniyle resmi belge düzenlediği sırada yalan beyanda bulunulması halinde TCK"nın 206. maddesi uygulanacaktır. Resmi belgenin düzenlenmesi sırasında olmayıp da kamu görevinin gereği gibi yerine getirilebilmesi için, kamu görevlisinin göreviyle bağlantılı olarak sorması durumunda, kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunulması veya kimlik ve adresle ilgili bilgi vermekten kaçınılması halinde Kabahatler Kanunu"nun 40/1. maddesi uyarınca idari para cezası verilmesi gerekir. Açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sanığın durumundan şüphelenilerek sanıktan kimliğinin sorulduğunun, sanığın da yanında bulunan kardeşi ..."e ait nüfus cüzdanını ibraz ederek kendisini bu kimlikle tanıttığının, ancak emniyet görevlilerinin bu kişinin ... olduğundan şüphelenerek parmak izi araştırmasına gittiklerinin ve kimliğinin tespiti için sanığı gözaltına aldıklarının ve bu hususta tutanak düzenlediklerinin anlaşıldığı olayda; 5237 sayılı TCK’nın 206. maddesinde düzenlenen suçun unsurları itibariyle oluşmadığı , fiilin 5236 sayılı Kabahatler Kanunu 40. maddesi kapsamında kamu görevlisine kimliği ile ilgili gerçeğe aykırı beyanda bulunma kabahatini oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi,
    Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak sanığın lehine bulunan ve eylemine uyan 5326 sayılı Yasanın 40/1. maddesinde öngörülen idari para cezasının miktarına göre aynı Yasanın 20/2-c maddesinde yazılı soruşturma zamanaşımının eylemin gerçekleştiği 23.09.2013 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşıldığından, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta 1412 sayılı CMUK’nın 322 ve Kabahatler Kanununun 24. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün bulunduğundan, Kabahatler Kanununun 20/1. maddesi uyarınca sanık hakkında İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 11.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.